3. Bölüm

30 7 13
                                    

"İyi Okumalar!"
Instagram adresinden spoiler vermeye devam ediyorum. Yeni açtım hesabı takipte kalın. @wattpad_me_be__

Eylül ayına girmiştik. Havalar yağmurlu ve soğuktu. Ben ise üşümemek için üzerimden hırkamı eksik etmiyordum. Hiçbir uzun bluzum olmadığı için biraz sıkıntı çekiyordum ama bu bile olmayabilirdi sonuçta. Eylül'ün dokuzundaydık ve Erkan dördünde gelmemişti. Yani benim düşündüğüm gibi ya da hiç düşünmediğim gibi beni ziyaret etmesi sadece Barış içindi. Boşuna hevesle beklemiştim. Hem ben gerçekten onun gibi birinin bana aşık olacağını mı sanıyordum? Kafamı iki yana salladım. Gerçekten salaktım. Ne halt yemeye bir ay boyunca hevesle beklemiştim ki?

Off, içim daralmaya başladı. Nefes alamıyordum.
Saçımı topuz yapıp koğuşta boş boş dolanmaya başladım. Herkes dışarı çıkmıştı izinlerini kullanmak için. Ben ise hasta olmamak için fazla yanaşmamıştım. İçeride boş boş dolanırken kapı açılmış biri girmişti. Ben yüzümü bile dönmemiştim. Çünkü dışarıda sıkılanlardan biri olabileceği belliydi. Masada kapıya ters yönde otururken siyah bir bez gözlerimi kapamaya çalıştı. Hızla arkamı döndüm. Fakat hala gözümü sıkı sıkıya kapatmaya çalışıyordu. Elim ile adamın yüzünü bulup bir anda geriye doğru ittirirken ayağına çelme takıp üzerine çullandım. O sırada eli gevşemişti ve ben de gözümdeki bezi hemen yere fırlatmıştım. Kendimi toparlayıp cüsseli, yüzü kapalı, kim olduğu belli olmayan adamın yüzüne yumruğu geçirdim. İkinci yumruğu atmak için elimi kaldırmıştım ki elimden tuttu ve döndük. Bu sefer o benim üzerime çıktı. Ben direnmeye çalışıyordum ama ne fayda ki. Üzerimden kalkmıyordu. Göğsüne sert sert yumruklar indirmeye başladığımda cebinden bıçak çıkardı. Kafamı bıçağı görür görmez hemen iki yana sallamaya başladım. Elindeki bıçağı tam almaya çalışırken ters çevirdi ve karın boşluğuma soktu. Ben acı içinde bir çığlık atmıştım. Ardından nefes nefese, gözlerimden yaşlar gelmeye başlarken en son gördüğüm kişi gardiyan olmuştu.

🍀🍀🍀🍀🍀

Gözlerim kıpırdamaya başladı. Yavaş yavaş gözlerimi açtım ve etrafa bakmaya başladım. Bir hastane odasındaydım. Anlayabiliyordum. Kafamı sağ tarafa doğru çevirdim. Pencere vardı ve dışarıdan anladığım üzere gün yeni ağarıyordu. Tekrar kafamı uyandığım yöne çevirdim. Hiç kimse yoktu. Gerçekten kendimi çok değişik hissetmeye başladım. En zor zamanımda yanımda olacak bir ailem yoktu. Ya da bir arkadaşım. İnsana gerçekten bu acı koyuyordu.
Kapının sesini duyduğumda içeri birinin girdiğini anladım. Heyecanlanmıştım. Kim gelmişti? Şuana kadar tanımadığım bir akrabam mı? Yoksa... Erkan mı? Evet. Erkan gelirdi. Zaten ondan başka da dört aydır beni ziyarete gelen olmamıştı. Gözlerim mutlulukla kapıya döndüğünde içeriye giren kişinin beyaz önlüklü biri olduğunu gördüm. Yüzüm ifadesiz bir hale düşerken kafamı boş duvara çevirdim. Doktor "Uyanmışsın. Şükür!" dedi.
"Ne o yoksa durumum kritik miydi? Keşke ölseydim! Neden beni yaşattın doktor?" dedim son sorumda yüzüne bakarak. Doktor'un yüzündeki gülümseme solarken "Ben belki neşelenirsiniz diye şey yapmıştım. Özür dilerim!" dedi.

"Off, her neyse. Ne zaman çıkabilirim?"
Gözlerini benden kaçırıp "Bir gün daha burada kalmanız lazım." dedi.
"O niye? Benim bildiğim hasta uyanınca bir iki saate çıkar ve zaten gün yeni aydınlanıyor. Akşama çıkarsın diyebilirdiniz."
Nefesini düzensiz alması dikkatimi çekmişti ama ne olduğunu bilmediğim için sustum. "Duru Hanım, doktorun işine karışmayın! Yarın akşam çıkarsınız!" dedi ve odadan çıktı.
O odadan çıkarken sinirle ellerimin arasındaki çarşafı sıktım. Bu neydi şimdi? Yani ne gereği vardı? Ben iyi hissediyordum ve çıkmak istiyordum.

🍀🍀🍀🍀🍀

Erkan odaya geldiğinde ilk başta şaşırmıştım ve kalbim hızlanmaya başlamıştı. Yerimde duramıyordum. Yanımdaki koltuğa geçip oturdu. Yüzüme gülümseyerek "İyi misin? Çok korktum. Sana bir şey olacak diye ödüm koptu!" dedi.
Utanarak dudaklarımı dişledim. İçimi bir sıcaklık alırken elini saçlarıma götürdü. Eli ile saçlarımı oynamaya devam ederken yüzü biraz düştü. "Kaç gündür aklımdan çıkmıyorsun. Bir bahane bulup bile gelemedim yanına. Çok merak ettim seni!" dedi. Ardından tekrar yüzünü bir gülümseme aldı ve eli ile saçlarımı yukarıdan küçük bir topuz yaptı. Elindeki papatyalı tokayı taktı. Kulağıma yaklaşarak "Bundan sonra daha dikkatli ol! En azından benim olana kadar." dedi ve ayağa kalkıp kapıya ilerledi. Ben iç sesimle bile kekeleyerek konuşurken bu adama nasıl cevap verebilirdim ki? Kalbim güm güm atıyordu ve ben tek kelime konuşamıyordum. Hiçbir şey diyememiştim. Öyle kalakalmış arkasından bakıyordum.

KORUNAĞIM [Askıya Alındı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin