6. Bölüm

20 5 15
                                    

İyi Okumalar!
Vote atmayı unutmayın!
Yorumlarınızı Esirgemeyin!

Tahliye günü gelip çatmış gardiyan bir saate kadar çıkacağımı haber vermişti. Bir haftadır gün sayıyordum. Bugün ise saniyeler, dakikalar geçmek bilmemişti. Heyecandan düşüp bayılacaktım zaten. Hiç dışarı çıkmamıştım. Bahçeye bile çıkmam yasaktı.

Çantalarımı topladım ve ayakta benimle vedalaşmayı bekleyen koğuş arkadaşlarımla sarıldım. En sona Emel ve Derya teyzeyi bırakmıştım. İlk başta Emel teyzenin karşısında durdum. "Emel Sultan, benim annem çok küçükken öldü. Sen bana burada kaldığım sürece annelik de yaptın ablalık da. Gerçekten kendimi iyi hissetmiştim burada kaldığım sürede. Benim dert ortağım, sırdaşım oldun bazı zamanlar. Annelik yaptın, benim hiç tanımadığım o sevgiyi gösterdin bana..." derken sonlara doğru gözlerim doldu. Gözümden bir damla yaş yanağımda süzülürken "Sağol her şey için." dedim ve sarıldım. O da benim gibi ağlamaya başlamıştı. Derya teyze "Sizi ağlaklar ayrılın bakem." dedi gülerek. Onun da gözleri doluydu. Emel teyzeden ayrılıp ona sarıldım. "Sanki sen hiç ağlamıyorsun?" dedim gülümseyerek.
"Sus, deli kız. Giderayak beni de ağlattın zaten. Bari çaktırma!" dedi.
Ellerimi gevşetip ondan da ayrıldım. Çantaları elime aldıktan sonra gardiyanla birlikte çıktım. İmzalar için bir odaya gelmiştik. Ben işlemleri hallederken gardiyanı biri aramıştı. Gardiyan telefonu kapatırken "Peki, efendim." dedi. Ben de imzaları halletmiş. "Artık gidebilir miyim?" diyerek gardiyana döndüm.
Dudakları düz bir çizgi olmuştu. "Maalesef!" dediğinde bir anlık şok geçirmiş olabilirdim. Kalbim hızlanırken buradan çıkamayacağımı düşünmek gözlerimin dolmasını sağladı. Bir anda neden gözlerim doldu, onu bile anlamamıştım.

"Nasıl yani? Yine mi içeri giriyorum? Peki ne..." derken sözüm kesilmişti. "Sadece akşama kadar. Erkan komiser sizi almaya gelecek. Bu yüzden isterseniz sizi dinlenme odamıza alalım. Orada oturun." dedi. Neden ama? Neden onu bekliyordum? Kalbim hızlanırken nefesim kesildi. Bu adam beni neden bu kadar önemsiyordu?
Akşam öğrenecektim artık. Ya ben akşam dışarı çıkacaktım! Şehrin kokusunu içime çekecektim. Ayh, yine heyecanlandım.

🍀🍀🍀🍀🍀

Akşam dokuz olmuştu. Artık sıkılmaya ve sinirlenmeye başlamıştım. Hava karardı, akşam oldu ama beyefendi hala gelmeye tenezzül bile etmedi.
Neden yani? Gelmeyeceksen neden beni tutuyorsun?
Gardiyan kafasını içeri doğru uzattı ve "Erkan Komiser geldi." dedi. "Sonunda!" diyerek ayağa kalktım. Şu an sinir küpüydüm ve ona patlayacaktım kesinlikle!

Çantaları elime alıp kapıdan çıktım. Ardından ilerleyip büyük demir kapıdan da. Büyük kapıdan çıkarken önüme eğmiştim başımı.
Yavaşça kaldırdım ve etrafa göz gezdirdim. Tam karşımda siyah bir arabaya yaslanmış Komiser vardı. Onu görünce heyecanlansam da sinirim daha ağır basıyordu.

Hızlı adımlarla yanına ilerledim. Tam karşısında durduğumda çantaları elimden bırakıp "Senin saat kaç haberin var mı?" diye bağırdım.
Tepkime karşı yüzünü buruşturup kulağını ovdu. "Çok bağırıyorsun!" dedi. Ay, cidden delirtecekti. Sorusunu onun yaptığı gibi eş geçip "Sen neden beni hapsediyorsun içeriye bu saate kadar? Ben neyim ya? Kölen fal...?" dedim yine aynı ses tonumla.
Sonlara doğru elini ağzıma kapamış ve "Bu tonda konuşmaya devam edersen bir polise bağırman karşılığında seni 24 saatliğine içeri atarım!" dedi sinirle. Cümlesini tamamladıktan sonra elini çekmişti. Ancak ben daha da sinirlenmiştim. Kendi aramızda konuşurken bile mesleğini mi kullanacaktı?

"Sana bravo!" dedikten sonra ellerimi alkış yaptım. Ardından "Böyle devam et. Beni tehdit ettikçe o son giderken dediğin şey bok gerçekleşir!" diye ekledim.  'Beni sev!' demesini kastederek.
Konuşmamı bitirir bitirmez yürümeye başladım. Çantaları da orada bırakmıştım. Hiçbiri umrumda değildi. Yazın sıcağında zaten onları taşımak bunaltıyordu.

KORUNAĞIM [Askıya Alındı]Where stories live. Discover now