11. Bölüm

17 4 6
                                    

İyi Okumalar! Vote atmayı ve yorum yapmayı unutmayın!💜💙🖤

"Biri var ama normal biri değil. Böyle nasıl desem? Onun yanında insan kendini dünyanın en huzurlu yerinde gibi hissediyor. Bir yandan da en tehlikeli yerinde gibi. Bu kadın beni deli ediyor! Hemde öyle normal bir delilik değil. Çıldırtıyor. Ardından da bir bakıyor... İnsanı mest ediyor. Kalbindeki, beynindeki her şeyi siliyor. Gözlerine tutuklu kalıyorsun.

Ama gitti. Bitti. Belki ona sevgi veremeyecektim, ona sevgimi gösteremezdim ama korurdum. Onu en iyi ben korurdum abi! Bizim kızı öğrendi, gitti. Daha doğrusu o gitmedi. Ben gönderdim. Allah belamı verseydi de göndermeseydim ama onu kapıdan dışarı attım. Bana oyun oynadığı için, sözümü dinlemediği için kovdum onu."

Elim ile alkış tutarak tebrik ettim ilk önce. Ardından "Kardeşim senin beyninde problem olabilir mi?" dedim. Gözlerini uçurumdan çekip benim gözümde sabitledi. Anlamamış gibi yüzüme bakarken ben konuşmaya başladım.

"Bana gelen misafir var ya... O kız... O kızın sevdiği biri var. Yani öyle böyle değil çok seviyor! İçim yanıyor mu? Yemin ederim ki alev alev! Ancak o başkasını severken ben ona nasıl seviyorum seni derim? Senin yaptığın mı aptallık, benimki mi? Ha! Söylesene kiminki? Ben onu sevdiğim için sustum. Sen ise ne yapıyorsun? O seni severken vaz mı geçtin? Oğlum kız seni severken sen nasıl böyle bir şey yaparsın? Siktir et şu Yasemin'i! Lan sen onunla formaliteden öylesin. Kıza niye saçma salak şeyler yansıtıyorsun?"

Sinirlendirmişti. Şuan haksızdı ve suçunu anlaması lazımdı. Saçma sapan triplere girerek bir yere varamayacağını anlamalıydı. O Yasemin'i koruyabilirdi. Ancak kendi mutluluğu için sevdiği kıza itiraf etmesi lazımdı. Neden bu kadar mesleğine düşkün olur ki insan?

"Abi ben kadına itiraf etsem ne olacak? Benim ayda bir veya iki defa Yasemin'e gitmem lazım. Onunla yakınlaşınca bu kadın ne der? Kıskanmaz mı? İllaki kıskanır. Neden onu üzeyim? O üzülmeyi hak etmiyor. Onu başkasının mutlu etm..."

"Başkası mutlu ederse yüreğin rahatlar mı? Canın acımaz mı? Sen onu severken başkası ile yaşadığı mutluluk seni yakmaz mı? Oğlum kendine bunu yapmaya ne hakkın var!?" Sesimi yükseltmiştim artık. Bu çocuğun beynine girene kadar uğraşmak lazımdı.

"Abi, bilmiyorum! Çok yoruldum artık. O kadına bir zarar gelmesin diye götümü yırtıyorum. Bir sene oldu. Bir senedir tanıyorum onu. Ne zamandır seviyorum? Bilmiyorum ama onu görünce hep huzurluyum. Onun huzuru benim huzurum. Onun üzüntüsü benim üzüntüm."

Gülerek sırtını sıvazladım. "Oğlum sana bir şey diyeyim mi? Sen bu kıza çok fena aşıksın. Sadece kendine itiraf edemiyorsun!"

Kafasını bana çevirip "Öyle mi dersin?" dedi. Başımı aşağı yukarı tebessüm ederek salladım.

Sabaha kadar oturduktan sonra iyice rahatlamıştık. Erkan beni eve bıraktıktan sonra hemen eve girip salona girdim. Kalbim hızlanırken korkuyla etrafı aradım.

Duru yoktu. Fakat nerede olabilirdi? Kim götürmüştü? Yada nereye gitmişti?

Salona tekrar geldikten sonra masanın üzerindeki kağıdı gördüm. Gözlerim korkuyla açılırken Duru'yu bu eve getirdiğime şimdiden pişman olmuştum.

"Bizim adamımızı bizden saklamak ha? Murat Hancı, bunun cezasını kötü ödeyeceksin!"

"Bizim adamımızı bizden saklamak ha? Murat Hancı bunun cezasını kötü ödeyeceksin!"

Cümleyi bilmem kaçıncı defa okuduktan sonra kendime gelmiştim. Şimdi şapa oturmuştum. Adamlar benim işime de son vereceklerdi. Tamam hadi iş bulunur ama yaşatmazlardı ki bunlar!

KORUNAĞIM [Askıya Alındı]Where stories live. Discover now