Giriş

167K 4.5K 515
                                    

Merhabalar.. Yepyeni bir hikayenin heyecanını yaşıyorum yine. Bu hikayeyi merakla beklediğinizi biliyorum, üzerine çok düşündüm, çok uğraştım. Hiçbir hikayemde üzerinde bu kadar durmamıştım. İnşallah pişman olmam ve hep birlikte güzelce ilerleyebiliriz. Yorumlarınızı, düşüncelerinizi n'olur eksik etmeyin. Gamze ve Yekta'nın  (Devrim) hikayesine hoşgeldiniz. Yekta'nın deyimi ile Peri, ve Gamze'nin deyimi ile Yaralı Kuzgun'nun hikayesi bizi biraz üzecek, sinir edecek ve sarsacak sanırım. Ama yine aşık edecek... hem de çok aşık edecek...Desteklerinizi esirgemeyeceğinizi biliyorum. Umarım hep benimle olursunuz... Sizleri seviyorum....Bölüm hemen gelmeyecek, kafamı toparladığımda yazıp göndereceğim. Alışmanız, şimdiden benimsemeniz için başlığı açıyorum... İnşallah finalini de görür, hikayemizi bitiririz... Medyadaki müzik - İçeri : Bayağı Kuzgun.. çok güzel parçadır dinlemenizi çok isterim...
 
Allah yolumuzu açık etsin.. 

NOT: Hikayenin tanıtım kısmındaki yazıyı da okumadan geçmeyin. (:

Hikayenin başlama tarihi : 03.08.2018 Videosu burada...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

20 SENE ÖNCE  ...

On beş yaşındaki Yekta, alnındaki teri silerken ona bir bardak soğuk kola veren ablası Armağan'a gülümsedi. "Teşekkür ederim abla."

Armağan ondan sadece beş yaş büyüktü ve üniversite tatile girdiği için İstanbul'dan Bodrum'a gelmişti. O yanlarında olmadığı zaman Yekta ablasını çok özlüyordu. Anne babası ile birlikte aile lokantalarında yarı zamanlı olarak çalışıyordu.

Liseden ve ödevlerinden arta kalan zamanlarda çalıştığı, küçük de olsa onları geçindiren bu lokantada ablasının da yanlarında olmasını istiyordu ama Armağan okuyup doktor olmak istiyordu.

Yekta da onun doktor olmasını çok istiyordu çünkü ablası çok iyi bir doktor olurdu.

"Hadi gel biraz dinlen Yekta."

Yekta annesine döndü ve gülümsedi. "Biraz daha işim var anne. Musluk iyice bozulmuş. Tesisatı bir elden geçirmek lazım."

Başında duran Armağan, neşeli bir sesle, "Sen mi elden geçireceksin tesisatı?" Diye sordu.

Yekta içtiği kolanın bardağını lokantanın mutfak tezgahına bıraktı. "O kadar becerikli değiliz daha ama yaparız bir şeyler." İngiliz anahtarını eline aldı ve ablasına gülümsedi. "Bu iş bitsin de seninle dondurma yemeğe gidelim mi abla?"

Armağan ona başka bir ingiliz anahtarı daha uzattı. "Gideriz ablacım, önce bir tatlı yeriz. Sonra da dondurma."

"Şu işleri bitirelim de gidersiniz,"diye seslendi annesi. Yarınki yemekler için hazırlık yapıyordu. Aile lokantasına insanların gösterdikleri ilgi çok büyüktü. Yekta, annesinin yemekleri yüzünden durumun böyle olduğunu biliyordu. Hiçbir yerde annesinin yemeklerinin tadını alamazdı ve kolay kolay dışarıda yemek yemezdi. 

PERİ ve KUZGUNWhere stories live. Discover now