Bölüm 4 : İnatçı Pislik Herif

52.7K 4.3K 368
                                    

Selamlar..bölümü nihayet bitirebildim. Biliyorsunuz, yoğun bir dönemdeyim. İnanın bana ara vermem Aralık'a kadar yazmamam gerekiyor, bunu yapmak gibi bir seçeneğim de var hatta..ama sizleri bekletmemek adına yapamıyorum. O yüzden bölümler gecikirse diye bilginiz olsun, en azından iki hafta sürmeden göndermeye çalışacağım. O yüzden anlayışlı olmanızı, size durumu açıklamama rağmen ısrarcı davranmamanızı rica ediyorum. Israrcı olduğunuz zaman baskı altında hissediyorum ve şu sıralar daha fazla baskıyı kaldıracak durumda değilim... Sizleri seviyorum, yorumlarınızı da bekliyorum... Allah'a emanet olun efendim, dualarınızı da eksik etmeyin.. 

Ambulans Galip'in annesini alıp götürürken biz de taksiyle ambulansı takip ettik

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ambulans Galip'in annesini alıp götürürken biz de taksiyle ambulansı takip ettik. Pembe hanım gözlerini açtığında durumu kısaca ona açıklamaya çalıştım. Evinde yabancı insanları gören kadının korkusu bütün yüzüne yansırken ben onunla konuşmaya çalıştıkça gözünün sürekli oğlunun üzerinde olduğunu fark etmiştim. Beni asıl yıkan sahne ise, Galip'in annesinin elini tutup "Artık iyi olacaksın anne."dediği andı. 

Hayatta bir insanı belki de çok şey etkileyebilirdi ama hiçbiri bu kadar hissedilmezdi. 

Taksi ile özel hastaneye doğru ilerlerken Galip'i annesinin iyi olacağına dair sözler veriyordum. Eğer çok kötü bir hastalığı varsa yenmesi için içimden de dua ediyordum. 

Nihayet hastaneye ulaştığımızda arkadaşım Salih bizi kapıda karşıladı. Galip'in annesi içeriye götürülürken ben taksiden güçlükle indim ve koltuk değneklerime asılarak Galip'i izledim. Küçük çocuk taksiden indi ve çantamı eline alarak yanıma geldi. 

Salih, "Ne olmuş sana böyle?" diye sordu. 

Ona gülümsedim. "Bilirsin ben beladan uzak olsam da o beni hiç bırakmaz."

"Bilmez miyim?" Kaşlarını çattı. "Gerçekten ne oldu?"

"Yoldan geçen bir arabanın önüne attım kendimi. Arabanın geldiğini görmemiştim. Ayak bileğim burkuldu ve göğsüm nefes aldığımda bile acıyor."

Bir doktor edasıyla ayak bileğime bakarken,"Burkulduğuna emin misin?" diye sordu. "Çatlak da olabilir ki bu çatlak kırıktan bile kötüdür." 

"Eminim. Doktorlar söyledi."

"Pekala. Seni görmek güzel." Kollarını açarak beni kucakladı. Koltuk değneklerimin izin verdiği kadarıyla ben de ona sarıldım. Ayrıldığımızda, "Bu küçük adamın adı ne?" diye sordu. Ona kısaca hikayeyi anlattığım için onu biliyordu.

"Galip."

Salip, Galip ile yüz yüze gelmek için çömeldi ve ona elini uzattı. "Merhaba küçük adam, benim ismim Salih."

Galip utangaç bir şekilde elini uzattı ve Salih'in bir doktorun ellerine benzeyen ellerini -ki o zaten bir doktordu- yumuşakça sıkıp bıraktı. Salih onun saçlarını karıştırdı ve gülümseyerek doğruldu. 

PERİ ve KUZGUNWhere stories live. Discover now