Bölüm 1

95 6 5
                                    

  MEDYADAKİ ŞARKIYI DİNLEYEREK YAZDIM. BU BÖLÜM İLE ACAYİP UYUMLU, ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN AĞZINDAN BAŞLADIĞI YERDE BENCE BU ŞARKIYI BAŞLATIN.  

Momo'nun  ağzından;

Bu dünyaya eziyet çekmek için gelmiş olmalıyım. Kalbimin istediklerini değil mantığımın istediklerini yapmak zorundayım. Bu saçma ve saçma dünyada böyle bir güç neden bana verildi ki? Cidden üstümde büyük bir sorumluluk var ve bunu taşıyabilir misin diye sormuyorlar. Bu hayata sadece dünyayı korumak için geldim daha doğrusu kendimi unutmak için, kendime acı çektirmek için, herkes hayatını yaşarken beyinsiz bir varlık gibi nefes alıp sonlandırmak için geldim, özeti bu. Daha derine inmek gerekirse kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Hirai momo, Hirai ailesinin 4. kızlarıyım ve bir prensesim. Ama ben sizin televizyonlarda izlediğiniz veya hayal ettiğiniz prenseslerden değilim. Evet, bir kraliyet ailesinde doğdum ama biraz başıma buyruğum, aslında buyruktum... şu 18 yaşıma girmez olaydım. Her şey üç yıl önce başladı...

Daha henüz çok genç bir kız iken sürekli ağlardım. Bunun nedeni ablalarımın hepsinin gücü vardı ama benim yoktu ve Hirai ailesi dünyayı korumak için gönderilmiş bir ailedeydi, süper güçleri olan üç aile vardı. Ve benim gücüm yoktu eğer bir yıl boyunca bir güç sahibi olmasaydım öldürülecektim, burası böyleydi; katı kurallar...  bir saattir burası burası deyip duruyorum. Neresi orası diye beyninizde soru oluştu. Burası Dünya'nın paralel evreni. Aynı dünya gibi ama insanlar farklı, buradaki insanlar genetiklerine sihir karışmış insanlar. Aynı şekilde halkımız var , ve onlar bizim kadar güçlü olmasa da bazı güçlere sahipler. Biz ise biraz çizgiyi aştık, neyse konuyu çok aştım, ablalarım 5 tane , iyi ve yetenekliler ama bazılarının gerçekten iyi mi yoksa kötü mü çözmeye çalışıyorum. Birde 3 tane kardeşim var , hepsini seviyorum ama biraz yaramazlar. ONLAR;

abla topuluğu; jihyo-İSTEYİP,DOKUNDUĞU HERŞEYİ  UÇURABİLME,sana-DİLEKLERİ GERÇEKLEŞTİRME,mina-BÜTÜN CANLILARI KONTROL EDEBİLME,nayeon-HAVA DURUMU,jeongyeon-SÜPER GÜÇLÜ

kardeş topluluğu; dahyun,tzuyu,chaeyoung ( daha güçlerini almadılar)

hikayemden devam edelim, bu ağladığım zamanlarda yanımda sadece nayeon ve annem vardı. Nayeon beni hep korudu ve gözetti. O benim hayatımdaki en önemli insan. Anneni neden seçmedin diye soruyorsunuzdur içinizden, bunun nedeni beni yarı yolda bırakması... sarıldı,sevdi,öptü,tuttu ve BIRAKTI... yani kaçtı.Ama nayeon öyle değildi o güçlerimi alırken bie yanımdaydı ve şimdide yanımda. Nayeon'nun özeti  çok sarıldı,çok sevdi,çok öptü,çok sıkı tuttu ve  BIRAKMADI. 18 yaşıma gireceğim gün gelmişti ki bu gün 9 kasım oluyor. Nayeon ağlayarak bana döndü ve lütfen biraz dayanmaya çalış dedi, ne dediğini anlamamıştım. Oysaki ben mutluluktan uçacaktım, çünkü o kadar ağlamıştım ve şimdi karşılığını alacaktım tabi böyle hayal etmiştim. 8 kasım akşamı  yatağıma yattım ve her zaman ki gibi nayeonu bekledim, yavaşça kapı aralandı ve içeri tahmin ettiğim gibi nayeon girdi. Alnımdan öptü ve yanıma oturdu o benim hem babam hem annem hem ablam hem de arkadaşımdı. 

-Lütfen hemen uyu ve sakın güneş doğarken uyanıp dışarı bakma tamam mı?

- neden unni?

- Sen benim dediğimi yap ve rahatça uyu, yarın çok yorulacaksın.

<YARIN ÇOK YORULACAKSIN> bu beynimde yankılanmıştı ve nedense kalbim çok acımaya başlamıştı. Tmm dedim ve gözlerimi kapattım. Nayeon yavaşça odadan çıktı ve bende tabi ki hemen gözlerimi açtım. Nayeonun şaka yaptığını zannetmiştim, zannetmez olsaydım. Heyecandan gözüme uyku girmiyordu bende nayeonun dediği şakayı anlamak için güneşin doğuşunu bekledim. Saatler geçmişti ve ben sadece şu tavana baktım. Etraf aydınlanmaya başlamıştı bende hemen ayaklandım ve balkona çıktım.

BURADAN SONRASI ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN AĞIZINDAN;

Momo yavaş ve ürkek adımlarla balkona çıktı, aslında buraya balkon değilde teras denilebilirdi ama momo balkon demeyi seviyordu,nedeni bilinmezdi. Momo demirlere yaklaştı ve güneş doğmaya başladı, momo nefes alamıyordu , sanki soluk borusunu tıkamışlardı.  Yere yığıldı, vücudundaki damarlar o kadar belli oluyordu ki korkudan ölebilirdi, mosmor olmuştu. Sanki insan değildi hiç bir şey hissetmiyordu desem yalan olurdu o sadece çok fazla acı çekiyordu, sonra tırnaklarında acı hissetti, gördüğü şey çok iğrençti çünkü ellerindeki ve ayaklarında ki tırnaklar çıkıyordu, canı o kadar acımıştı ki , nefes alamasa bile çok sert bir çığlık attı, farklı olan şey ise yaşadıkları şato dağın tepesindeydi ve çığlık atması ile yer sallanmıştı, teras kan gölüne dönmüştü. Tuhaflık ise bir türlü güneş doğmuyordu bunun nedeni bahçedeki ağlayan nayeondu. Momonun acı çığlıklarından ağlıyordu, ve güneşin doğmamasını sağlamaya çalışıyordu ama ne kadar dayanabilirdi bilmiyordu,bilmiyorduk. Momo bunu anlamıştı ki 

- NAAAAYEEEEOOOOOOOOON BIRAAAAAAAAAK!

Bunu dediğinde momo, çok acı çekiyordu , artık nefes alıyordu ama ölmek üzereydi aslında şuan yaşayan ölüydü. Nayeon dayanamamıştı, bir hıçkırık bırakarak yere yığıldı. Güneş doğuyordu ve momo nun acısı iki katına artmıştı, bütün vücuduna hayali bıçak ve kılıçlar saklanıyordu sanki. Artık yaşadığı acı ona normal nefes almak gibi geliyordu.  Ama aşağıda kardeşleri ve babası vardı ve neden hiç bir şey yapmıyorlardı? Mina ve sana ağlıyordu, jeongyeon bir şey yapamadığı için sinirliydi. Dahyun , tzuyu ve chaeyoung müzik dinledikleri için duymuyorlardı. Babası ise camın önünde mutlulukla kahvesini içiyordu, tabi ki onunda içi gidiyordu ama kızını öldürmeyeceği için mutluydu. Jihyo ise kötü bir kahkaha atıyordu( jihyoyu böyle bir karakter yaptığım için üzgünüm, ama ondan nefret ettiğimi düşünmeyin onu çok seviyorum) jeongyeon  jihyoya yumruk atmamak için zor dayanıyordu , dişlerini sıkıyordu dişleri kırılmak üzereydi , ağzından kan geliyordu. Sonunda dayanamayıp jihyoya çok sert bir şekilde tokat attı sanki bütün üzüntüsünü ve kızgınlığını çıkartmaya çalışıyor gibiydi. Jihyo acıyla inledi ve jeongyeona döndü ve bunu ödeyeceksin deyip odasına çıktı. Momo, artık umudu kesmişti, ölücekti bu belliydi. Bir anda karnında bir acı hissetti, karnında kocaman bir balta duruyordu. Bunun hayal olduğunu biliyordu ama  acımak kelimesi bile bunun yanında hafif kaldıysa gerçekten sanki balta gerçekti. Ve  dünyayı inletebilecek bir çığlık attı, iki dağ birbirine girmişti evet, bu olmuştu . Momoya o an bir cesaret geldi ve elini kaldırmaya çalıştı ama deli gibi acıyordu, ne olursa olsun kaldıracaktı. Güneş doğmuştu ve momo elini kaldırmayı başarmıştı. Eli ile baltanın sapını kavradı, bu balta gerçekti. Öyleyse neden ölmemişti? Baltayı olduğu yerden çıkartmayı denedi ama fena şekilde acı çekerek bıraktı. Terasın yanındaki sarkaçlar yavaşça momoya doğru geldi ve sapa bağlandı ve bir anda baltayı çekti.Momo kurtulmuştu, bütün yaralar gitmişti,tırnaklar olduğu yerde duruyordu ve her şey normaldi. Balta ve sarkaç ortada kaybolmuştu. Momo yattığı yerden yavaşça kalktı ama hiç acı çekmedi, bir şey fark etti, saçları olduğundan uzundu , diz kapaklarına geliyordu, vücudu daha bakımlıydı şaşırmıştı normal olarak. Güneşe baktı ve iç çekti, o kadar canı acımıştı ki artık galiba güneşten nefret ediyordu. Yavaş adımlarla aşağı indi. Kardeşleri onun güzelliği karşısında şaşırmıştı,ama üzüntü ile ona koşarak sarıldılar. Jeongyeon saçını öptü ve daha iyi misin? diye sordu. Momonun cevabı ise onları şaşırtmıştı;

-HİÇ OLMADIĞIM KADAR!


EVET, BU BÖLÜM BURADA SONLANDI. BİRAZ MACERALI VE UZUN OLDU. BAKALIM BİZİ NASIL MACERALAR BEKLİYOR. 


BİR DAHA Kİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ...

MIKNATISWhere stories live. Discover now