4. Bölüm

37 10 35
                                    

“Okyanus mavisi gözler, bana bakıyor. Ve ben batıp, boğulup, ölüyormuş gibi hissediyorum...”

"Hey! Sen ne yaptığını sanıyorsun?!"

"Seni ilgilendirmez. Hem sen kim oluyorsun da sevgilimi kucağında taşıyorsun!?"

"Ben sen yokken onun yanında olan kişiyim."

"E-Ethan..."

"Demek ismin bu! Aşağılık herif!"

Ethan çok sinirli gözüküyordu. Bir anda ben daha ne olduğunu anlayamadan Pete'e tekme tokat daldı.

Pete yere düştü. Ethan üstüne çıktı ve yüzünü yumruklamaya başladı.

"Ethan! Pete! Yeter!"

"Sen... Sus... Taylor." dedi Pete. Hala Ethan'ın altındaydı.

Ethan yeterli bulunca üstünden kalktı ve geri çekildi. Yumruğunu sıktı ve Pete'e öldürücü bakışlar atmaya başladı.

Paparazilerin kamera flaşları patlarken herkes de bize bakıyordu. Kim bilir bu sefer nasıl başlıklar görecektim.

"BİTTİ TAYLOR. ARTIK SEVGİLİ DEĞİLİZ!"

"P-Pete... Tatlım..."

"TATLIM DEME BANA! DEF OL!"

Ethan kolumu yakalayıp beni çekiştirmeye başladı. Koşarak merdivenlerden iniyordu. Bense arkada sürükleniyordum. Aynı zamanda yüzümde yıkılmışlık ifadesi vardı. Resmen önce bana tokat atmış, sonra da benden ayrılmıştı. O anda ne yapacağımı buldum.

Ethan'a döndüm ve “Bir saniye bekle.” dedim. Sonra merdivenlerden yukarı tırmandım ve Pete'in yanına vardım.

Bana şunu söyledi. “Söyledim ya, bitti!” Tam o sırada, hiç beklemediği bir anda, sinirle iki bacağının arasına tekme attım. Ağzından avıyla dolu bir inilti çıktı. Sonra küfretti. Ben ise şunu söyledim. “Ne biliyor musun? Asıl ben senden ayrılıyorum!” dedim ve arkamı döndüm. Ben ilerlerken hala tekme attığım yeri tuttuğuna eminim. Ethan'ın yanına geldim ve konuştum. “Tamamdır. Gidebiliriz.”

O anda paparazziler bize doğru ilerlemeye başladılar. Bir sürü saçma sapan sorular soruyorlardı. Ethan beni tekrar merdivenlerden aşağı sürüklemeye başladı. Çok hızlıydı ve ona yetişemiyordum. Ayağım kaydı ve merdivenlerden yuvarlandım. Yani, yuvarlanıyordum. Ethan tutmasaydı. Arkadasında dengemi sağlayamadığım için hızla beni omzuna aldı ve arabaya doğru ilerledi.

"Ethan sakin ol."

Beni koltuğa bıraktıktan sonra kendi de sürücü koltuğuna oturdu.

"O adam sana tokat attı."

"Yani?"

"Yani mi!?"

"İlk sefer değil daha önce bana vurduğu olmuştu."

"Ne!? Bana bak ben o şerefsizi gebertirim!"

"Sakin ol."

"Sevgili miydiniz!?"

"Evet..."

"Neden!?"

"Çünkü birbirimizi seviyoruz..."

"Taylor. Gözlerime bak. Sana vuran ve kaba davranan bir hödükten bahsesiyoruz. Cidden onu seviyor musun? Seni sevmediğine eminim."

Gözlerine baktım. Okyanus gibi masmavilerdi. Sanki onlarda kaybolup boğulabilirmişim gibi.

"Beni sevmiyorsa niye sevgilim oldu ki?!" Dedim. Bunları söylerken gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Gerçekler acıydı.

"B-Bilmiyorum..."

"Her şey ortada. Belki beni kullanacaktı. Belki... Belki..."

"Taylor, tamam. Konuşmak zorunda değilsin."

Onun yanında olmak beni rahatlatıyordu. Onunla hiç sorunum kalmıyordu. Nasıl yapıyordu bunu? Nasıl her seferinde beni teselli ediyor, hep yanımda oluyordu? Bilmiyorum, belki de bütün bunları söylemem şu anki hüzünlü ortamdan ve sevgilimin beni terk etmesinden kaynaklı ama... Yanından hiç ayrılmamak istiyorum.

Elini başıma koydu ve yavaşça çekti. Ne yaptığını anlayamayacak kadar üzgündüm. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Artık gözyaşlarımı tutamıyordum. Kafam göğsüne çarptığımda aklımı toplayabildim.

"Ağlama Taylor..."

"A-Ama ağlamayıp n-ne yapayım?!"

Baş parmağıyla gözyaşlarımı sildi. Parmağının sıcaklığı hala yanaklarımdayken bu an hiç bitmesin istedim.

Ama arkamızdaki araba en az on beş dakikadır motor çalıştığı halde bir hareket gelişiminde bulunmadığımız için korna çalmaya başladığı için muhteşem derece büyülü anımız bölündü.

"S-Sen arabayı sürsen iyi olacak."

Kafamı çekip camdan dışarı bakmaya başladım. Ethan da sürmeye başladı.

Uzun bir süre sessiz kaldık. Nereye gideceğimizi bilmiyordum.

Bir süre sonra düşündüklerimi Ethan'a söyledim. “Bu durumda kovulmuş oluyorum, değil mi?”

Ethan derin bir iç çekti ve o masmavi gözleri ile bana baktı. “Gerçekten hala orada çalışmak istiyor musun? O adamın, adam bile denmez ama neyse, onun gözlerine nasıl bakacaksın?”

Haklıydı. Zaten orada çalışmak için can atmıyordum. Ama beş parasız da kalamazdım sonuçta. “Zaten orada çalışmaktan nefret ediyorum. Ama param olmadan da yaşayamam. Bu yüzden...-”

“Ne? Sadece para mı sorun? Dert etme! Bir iş bulana kadar benimle yaşayabilirsin...”

Şok olmuştum. Bu adam... Bu adam resmen bir melekti.

“Mükemmel bir insansın...” dedim yanlışlıkla ağzımdan kaçırarak. Yanakları hafif kızarmış gibiydi. Gözlerini yoldan ayırmıyordu. Hemen konuyu değiştirmeye çalıştım.

“Ama sen bunu neden yapıyorsun ki?..” diye sordum. Gerçekten merak ediyordum.

O masmavi gözlerini bana çevirdi. Sanki söyleyecek bir şey bulamıyor gibiydi. Tam o sırada bir şey söylemek için ağzını açtı...

➖➖➖➖➖➖➖

Selamlar! Bu bölümü beraber yazdık. Nasıl olmuş, beğendiniz mi bölümü?

Her neyse, diğer bölümde görüşmek üzere! Her şey dahil 664 kelime.

Gorgeous/Taylor SwiftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin