3.Bölüm (İstihbarat)

1.3K 203 180
                                    

LUCY

Bahçede otururken derin bir nefes alıp Natsu'nun yanından kaçmamın tamamen bir saçmalık olduğunu düşündüm. Keşke fırsatım varken onunla o an daha fazla konuşabilseydim ama hayır, kaçmam gerekiyordu çünkü ben sersemler kraliçesiyim.

Gerçi onunla ne konuşacaktım ki? Beni hatırlamıyor bile. Tabii ki hatırlamaz, o günün yaşandığını bile hatırladığından şüpheliyim zaten. İyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir demişler ama ben halikin Natsu'yu da bilgilendirmesini istiyorum bu konuda.

"Elindeki kahve bardağına aşkla bakarak ne yapmaya çalışıyorsun?" Diye soran sesin sahibine göz devirerek "İçindeki kafein oranını hesaplamaya çalışıyorum." dedim.

Sting homurdanarak karşıma oturup beni süzmeye başlamıştı. Kendisi bu okulda tanıştığım ilk kişiydi, haliyle de yakın arkadaş mertebedesinde yüksek bir seviyede yani tahtta oturuyordu.

Onun üzerimdeki bakışlarını kesmediğini fark edince "Ne yapacağım?" dedim. "Kös kös oturuyorum işte. Düşünüyorum falan."

Huysuzca "Hayat neden toz pembe değil? Pamuk şeker neden pembe? Neden sakura ağaçları bu kadar güzel?" diye söylenmeye başladığımda renklerden yola çıkan zeki arkadaşım derdimi anında anlayıvermişti.

Kaşlarını çatıp "Sakın bana o pembe saçlı herifi düşündüğünü söyleme." demişti Sting. "O seni hatırlamıyor bile."

"Ah, bilmiyordum ya sağol, hiç de acıman yokmuş."

Omuz silkip "Neden durup dururken aklına düştü ki?" diye sordu. "Uzun zamandır lafını etmiyordun." Yanaklarımı şişirerek "Geçen Lisanna'nın yanında gördüm." dedim. "Bizi tanıştırdı da biraz."

"Tanıştırdı demek, ha..." Pislikçe gülüp "Koymuştur bu biraz." dediğinde telefonumu elime alıp sesli bir şekilde mesaj yazmaya başladım.

"Selam, Yukino. Ben Lucy. Bugün sana platonik aşık olan bir sersemden bahsetmek istiyo..."

Telefonu elimden çekerek "Sadece şaka yapıyordum, kızma hemen." demişti telaşla.

Yalandan bir sinirle "Şaka maka anlamam ben." dedim. "Sen dalga geçesin diye anlatmıyorum sana sırlarımı ben."

"Arkadaş olmanın birinci kuralı bu sırlarla eğlenmektir halbuki." Yavru köpek bakışı atarak "Yoksa biz arkadaş değil miyiz?" diye sormuştu. "Bunca zamandır beni sadece oyalıyor muydun yoksa?"

"Sevgili Yukino, sersem demiştim ama sersemlere hakaret ettiğim için üzgünüm."

Telefonumu bana doğru salladı. "Ben senin sırlarınla dalga geçemiyorum ama sen benimkiyle pek bir güzel eğleniyorsun bakıyorum."

Gülümseyerek "Bencilliğin gözü kör olsun." dediğimde "Bence de olsun." derken sinsi bir ifadeyle karşılık vermişti cümleme. "Mesela ben de o pembe saçlı serseriye gidip 'Hey Pembe Panter en yakın arkadaşımın...'"

"Tamam!" Dedim pes ederek. "Sen kazandın. Şartlar eşit." Telefonumu bana geri verirken "Beyaz bayrağı tam zamanında salladınız küçük hanım." demişti bu sonuçtan memnun bir şekilde.

"Çok yorucu bir gündü, üstüne bir de seninle uğraştım."

Bu duygu sömürüsünü yaparken kahveme gözünü diktiğini fark edince bardağımı ona iteleyip "İçeceksen iç." dedim. "Kedinin ciğere baktığı gibi bakıp duruyorsun."

Lipstick (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now