6.Bölüm (Konuşma)

1K 180 56
                                    

Sting arkasına yaslanırken "Yani Lucy'i kıran kişinin ben olmasını mı istiyorsun?" diye sormuştu durumu anlayamayan Natsu'nun gözlerine bakıp. "Ona söz verdim." dedi Sting.

"Üzgünüm ama olayın ana karakteri bile olsan sana söyleyemem, bunu Lucy'e sormalısın."

Natsu bir şey demeye kalmadan kızlar çoktan gelip yerlerine oturmuşlardı bile. Şu kayıp gün gerçekten aklına takılmıştı genç adamın. Bir günü unutacak kadar ne yaşamış olabilirdi ki?

Hiçbir zaman bilincini kaybedecek kadar içmediğinden emindi ya da herhangi bir hafıza kaybı yaşamadığından... Ama çöpe giden koca bir gün nasıl açıklanabilirdi bilmek istiyordu.

Sohbet bitiminde herkes evlere dağılırken Natsu'ya aklını kurcalayan bu sorularla bir deli cesareti gelmişti ve "İyi geceler." diyip el sallayan Lucy'nin koluna yapışmıştı bir anda.

Sting ve Lisanna böyle bir şeyi zaten bekliyorlardı ama yanıbaşlarında olunca istemsizce bakakalmışlardı Natsu'nun bu adımına.

"Lucy." Dedi tedirgin bir sesle. "Biraz konuşabilir miyiz?" Genç kız işlerin nereye gideceğini bilmiyordu bu yüzden biraz gerilmişti. Yine de bu fırsatı tepecek değildi, ondan kaçması her şeyi daha da berbat ederdi özellikle bir yıldır onu uzaktan izlediği düşünülürse.

Lisanna'nın kendi mektubu olarak yazdığı yazı Lucy'e de uyuyordu aslında ve bunu bilen tek kişi Sting'di. Sarışın kabul etmek istemese de bir yıldır onunla konuşmaya cesaret edebileceği bir günü bekliyordu ve bu fırsat şimdi ayağına gelmişti.

"Tamam." Dedi heyecanını bastırmaya çalışarak. Sonra da bakakalmış ikiliye döndü. "Sizinle sonra görüşürüz."

Sting kaşlarını çatıp "Akşam ararım." demişti. Bu durum güldürmüştü Natsu'yu. "Onu yiyecek değilim, her şeyi rapor almana gerek yok. Nesin sen annesi mi?"

"Gerekirse evet, sen sonra olanları unuttuğunu söylersin diye ikinci bir şahit istiyor bu ilişki."

"Sting!" Biraz sesini yükseltmişti Lucy. Sting ise göz devirerek "Tamam, sustum." diyerek cevap vermişti. Natsu ile aralarında soğuk bir bakışma geçtikten sonra sonunda ikisini başbaşa bırakabilmişlerdi.

Natsu hala Lucy'nin bileğini tuttuğunu fark ettiğinde çekinerek elini çekti ve "Üzgünüm." dedi. "Aklımdan çıkmış."

Birlikte yürümeye başladılar. Hava kararmıştı ve gece bir çok şeyin üstünü örtmüştü bir örtü gibi. Sırlar da dahildi buna. Sahile geldiklerinde deniz kenarındaki taşlara oturup bir süre sessiz kalmışlardı. En sonunda cesaretini toplayan Natsu olmuştu.

"Lucy..." Demişti gergin bir sesle. "Bir şey sormak istiyorum ama yemin ederim egomdan değil."

Ne olduğunu anlamıştı Lucy. Onu bu çekingen durumdan kurtarmak için "Evet." dedi. "Evet ne?"

"Sana aşk mektubunu yazan kişi bendim."

Genç adamın yüzünde bir rahatlama oluşmuştu. Ayrıca öpülesi bir gülümseme de yayılmıştı yüzüne. Genç kadın bu ifadeyi asla unutmayacağını düşündü çünkü fazlasıyla hoşuna gitmişti. Memnun ve mutlu birinin yüzüydü bu.

Üstelik Natsu'nun kızarmasını da çok tatlı bulmuştu kendi içinde. "Çok şükür." Demişti genç adam sonunda sesli bir şekilde gülerek. "O zaman sana tarif ettiğim kişinin..."

Sıcacık bir gülümsemeyle "Evet, ben olduğunu az çok tahmin etmiştim." dedi Lisanna'nın ona okuttuğu yazıdan yola çıkarak. Gerçekten kendisine yazıldığı fazlasıyla açıktı ve bu güzel kadını otuz iki diş gülümsetmişti ilk okuduğunda.

Natsu sesli bir kahkaha attıktan sonra "İnanılmaz!" diye bağırmıştı. "Hayal gibi, cidden inanılmaz!" Sonra da Lucy'e dönüp sanki sarhoşmuş gibi "Sen..." demişti. "Sen inanılmazsın."

Gülümseyerek "Biliyorum." demişti Lucy bu iltifata karşılık. Natsu ise sadece "Ne zamandan beri?" diye sorabilmişti heyecanını zar zor bastırıp.

Arkasına yaslanıp gökyüzüne bakmıştı Lucy. "Bir yıl olmuştur sanırım." Taşlardan sarkan ayaklarını sallamıştı kafasını tekrar Natsu'ya çevirmeden önce. "Vay canına, o kadar olmuş gerçekten."

Genç adam çekinerek eliyle güzel kadının rüzgardan yanağına yapışan saçlarına dokunmuştu yavaşça. Elleri titriyordu ve korkuyordu. Karşısındaki kırılmaya yüz tutmuş bir vazo gibiydi sanki, onu incitmekten fazlasıyka korkuyordu.

"Seni tanımak istiyorum, Lucy. Birlikte daha fazla vakit geçirelim istiyorum ama bir şey kafamı kurcalayıp duruyor."

Lucy "Nedir?" diye sorarken aslında içten içe bunun ne olduğunu biliyordu. Bir yanı keşke hatırlasa derken diğer yanı keşke sonsuza kadar unutsa demekte ısrarcıydı.

"Sesin..." Lucy'nin yüzüne dokunup dudaklarını baş parmağıyla okşarken tekrar etmişti. "Sesin, sesin, sesin!"

Birlikte delirdiklerini düşünüyordu genç kadın. "O kadar tanıdık geliyor ki aklımın içinde dönüp duruyor." Sonra gülmüştü burukça "Sanki bir anı gibi."

Lucy gökyüzüne bakıp "Bir anı gibi demek..." diye mırıldandı. İlk öpücüğünü çalan Natsu'nun o anıyı hatırlamasını isterdi. Belki de sadece o kısmını.

"Lucy, daha fazla bu işi gizli saklı tutmanın bir anlamı yok. O yüzden direkt olarak sormak istiyorum. Bu ikinci tanışmamız öyle değil mi?"

Genç kadın gülümseyerek "Evet, öyle." dediğinde Natsu biraz huzursuzlanmıştı. Koca bir günü nasıl unutmuş olduğuna bir türlü anlam veremiyordu.

"Keşke hatırlasaydım... Gerçi ne unuttuğumu bile bilmiyorum, alınma ama."

"Alınmadım." Alınmıştı. Natsu'nun biraz kıt kafalı olduğunu düşündü Lucy. Genç kadın hatırlanmadığını zaten biliyordu ama böyle dan diye yüzüne söylenmesine de ihtiyacı yoktu.

"Lucy, sakıncası yoksa sorabilir miyim, yani neyi unuttuğumu? Önemli bir şey miydi?"

Bir an Natsu'nun yüzüne tokat atmamak için kendini çok zor tutmuştu Lucy, kızaran yanaklarını görmezden gelmeye çalışarak şaşkın yüzünü denize doğru çevirdi. "Pek sayılmaz."

"Emin misin?"

"Natsu, koca bir günü unuttun. Benimle ilgili olan kısım önemli olmasa bile ki yalan söylemeyeceğim benim için önemliydi, mutlaka bunun dışında önemli bir şey olmuştur."

Yutkunmuştu Natsu. Fazla kırıcı davrandığının farkında değildi çünkü hatırlamıyordu. Zaten karışık olan aklıysa hoşlandığı kızın yanında iyice çorba olmuştu heyecandan.

"Bunu sormak bencilce olacak belki ama gerçekten hatırlayamadığım için nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum. Lütfen anlatır mısın? O gün ne olduğunu? Nasıl tanıştığımızı?"

Genç kadın ne yapması gerektiğinden emin olmadığı için bir süre sessiz kalmıştı. Anlatmak isterdi ama her anı Natsu için mutluluk verici olmazdı bu anıların. Lucy onunla fazla karanlık bir anında tanışmıştı, farklı bir insan olduğu bir andı belki de.

"Şey, belki daha sonra." Gülümsemişti şevkatle. "Ama önce abinle konuşman gerektiğini düşünüyorum, şu kayıp anıların hakkında."

"Abimle mi?! Onu tanıyor musun?!"

"Senin unuttuğun o gün tanışmıştık. Biraz sohbet etme şansımız olmuştu, o yüzden önce onunla konuş derim ben. Sonuçta senin için iyi olanı ister abin."

Natsu bu güzel kadının gözlerine bakıp "Neden hatırlayınca kalbim kırılacakmış gibi hissediyorum?" diye sormuştu gergince. "Kırılacak zaten." Dedi Lucy. "Ama kıran kişi ben olmayacağım."



YN

Bir sonraki bölümde o günü yazacağım, o yüzden ne oluyor buraya nerden geldik diye kafanız karışmasın. Bir kaç bölüm sonra da finalini yazacağım. : ))

Aşksal Semptomlar adında yeni bir Nalu hikayesi yayınladım, kısa bir psikolojik hikaye olacak, göz atarsanız sevinirim. : ))

Lipstick (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now