♧ BÖLÜM ●1● ♧

1.1M 40.6K 14.5K
                                    

Hellö 💦

"Hazal! Okula geç kalıyorsun."

Çantamı omuzuma takıp merdivenlerden acele ile inmeye çalışırken biyoloji ödevimi yukarıda unuttuğum aklıma geldi. Önüme düşen saç tutamımı hızla geriye atmaya çalışırken merdivenlerden tekrar gürültüyle çıkmaya başladım. Odama girip masamın üzerindeki güzelce kapaklanmış ödevimi aldığımda artık hazırdım.

"Hazal!"

"Tamam anne."

Odamdan çıkıp kapıyı kapatmıştım ki karşımdaki kapının açılması bir olmuştu. Ablam gülümseyerek kumral saçlarını geriye atmış ve mavi, parlayan gözleri ile "Günaydın!" demişti. Onun sabahları bu kadar dinç olmasını hiçbir şekilde anlayamıyordum. Sorduğumda ise güzellik uykusunun yeterli olduğunu söyleyip duruyordu.

Evet, muazzam güzellikte bir ablaya sahiptim. Ama her güzelliğin bir sorunu vardı.

"Günaydın. Geç kaldım. Gitmem gerek." diye acele ile merdivenlere koşturmaya başladığımda arkamdan seslendiğini duydum.

"Bugün beni Serkan bırakacak. Gelmek ister misin?"

Olduğum yerde durdum. Nefes nefese kalmıştım ve kalp atışlarım hızlanmıştı. Hayır, onun sevgilisine falan aşık değildim. O adam benim idolümdü ve onunla birkaç dakika bile sohbet etmek benim için lütuftu.

"Gerçekten mi?"

Topuklu ayakkabıları ile zarif bir şekilde merdivenlerden inmeye başladı. Üzerinde beyaz, diz kapağının bir karış üzerinde olan kalem etek giymişti. İçerisine renkli çiçeklerden hoş bir gömlek ve yine üzerine eteğiyle takım olan bir ceket.

Ablam oldukça ünlü bir tekstil markasının müdürlerinden birisiydi. Çalıştığı işten o kadar fazla para alıyordu ki onun gibi olmak hayalimin en büyük alanını kapsıyordu. Ama hayır, giyinmekten fazla anlamazdım. Tekstil yerine bir teknoloji sektöründe de çalışabilirdim. Bence bu makuldü.

Serkan dediği adam ise markanın CEO'su ve akıl almaz bir magazinin vazgeçilmez yakışıklısıydı. Efendi davranışları ile herkesi kendisine hayran eden ve muazzam gülüşü ile ikna edemeyeceği kimse yoktu. Adam tamamen CEO olmak için doğmuştu. Annemin, ablamı ve beni sorgusuz sualsiz emanet edebileceği tek insan denilebilir.

"Evet, hadi öyle koşturmayı kes de git kendine bir çeki düzen ver."

Anlamayan gözlerle olduğum yerde ona ve üzerime baktım. Okul formam, eteğim ve spor ayakkabılarım ile gayet de düzenliydim.

"Ne var ki halimde?" diye saf saf ona sorduğum soruya karşılık yine o konuşma seanslarından birisini yaşayacağımızı anlamam uzun sürmedi.

"Tatlım, saçlarını ne zaman yıkadın sen?"

"İki gün önce?" dedim o karşımda durmuş önüme düşen saç tutamını parmağına dolarken. Ama sözlerimle anında saçlarımı iğrenerek bıraktı ve umutsuz vakaymışım gibi bana baktı.

"Tanrım! O kadar pis olamazsın."

Kaşlarım çatıldı. Ona ters ters bakarken çoktan arkasını dönüp ilerlemeye başlamıştı bile.

V.I.P 08 KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now