VI

2K 239 110
                                    

Hemen yanına oturduğumda, daha rahat nefes alabilmesi için üstündekileri çıkartıyordum ki, beklenmedik bir şekilde omuzlarımı kollarıyla sıkı sıkıya sarıp boynuma sarıldı. Sıcak nefesini boynumda hissettiğinde irkilmiştim. Aniden. Sert bir şekilde. Elim, ne yaptığını bilmeden saçlarına gitmişti. Yapmam gereken doğru şey oymuş gibiydi, saçlarını okşadım ve onu kokuma biraz daha bastırdım. Bacaklarını birbirine bastırıyor ve ufak kasılmalarla titriyordu. Kokusu burnuma geldiğinde gözlerim birkaç saniyeliğine kapandı ve-

Siktir.

Onu hızla üzerimden ittim.

Gözlerindeki yaşlarla bana baktı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu ve tir tir titriyordu. Titredikçe demir yeleğinden çıkan ses ormanda yankı yapıyordu.

"Lütfen." diye fısıldadı defalarca. Ne için yalvardığını bilmeden.

Ne yapacağımı bilmiyordum. Yeni yeşeren kokusu bile sertleşmeme sebep olmuştu. Düşünemiyordum.

O alfa değildi, o bir erkek omegaydı.

Yavaşça uzanıp demir yeleğini üstünden çıkardığımda, kafesinin kapağı açılmış bir kuşcasına rahatladı. Onu kucağıma çektiğinde hala yüzü gözyaşı ve terden dolayı ıpıslaktı. Tekrar boynuma gömülmüştü. Kolları sıkıca omuzlarımı sararken aynı zamanda kasılan tüm vücudunu bana bastırıyordu. Alev gibiydi teni ve hüngür hüngür ağlıyordu. İlk defa kızgınlığa girdiği için şaşkındı ve belki de böyle bir şey beklemediği için üzgündü de. Saçlarını okşamak dışında hiçbir şey yapmadım. Birkaç dakika sonra rahatladığında, en az ben de onun kadar terlemiştim.

Titremesi geçmişti, ama başını boynumdan kaldırmıyordu. Saçlarını okşamaya devam ederken nefes seslerimi dizginlemeye çalıştım. Kucağımdan artık kalkması gerekiyordu. Saraya dönmeliydik.

"Majeste-"

"Kimseye söyleme."

"Tamam."

"Omega olduğumu."

"Biliyor muydun?" Tekrar ağlayacağının haberini veren titremesi, onu sıkıca sarmama neden oldu. "Tamam." diye yatıştırmaya çalıştım. "Sakinleş. Sarayda konuşalım bunu ne dersin?"

"William! Tanrı aşkına kimseye söyleme!"

"Söylemeyeceğim." Fısıldadım. "Söylersem beni öldürürler."

Boynuma sıkıca sarıldı tekrar. "Kokun çok güzel. Buradan ayrılmak istemiyorum."

Onu üstümden kaldırmak için ittiğimde gözlerini büyütmüştü bana bakarken. "Gitmemiz gerek."

Korku.

Çok korkuyordu. Aynı zamanda bana karşı fazlasıyla utanıyordu. Yüzü ağlamaktan kızarık ve ıslaktı, gözleri asla benimkilere ilişmiyordu.

Onu atına bindirdiğimde dizginlerini sıkıca tuttu. Saraya dönüşümüz, geldiğimizden biraz daha yavaş ve sakin olmuştu. Yolda ona sorular sormak istesem de, görevimin onun kişisel hayatıyla hiçbir şekilde ilgili olmadığını hatırlayıp çenemi kapalı tutmaya karar vermiştim.

Hava hala kararmamıştı saraya geldiğimizde. Atından inerken birkez olsun benimle göz teması kurmamıştı yine. Saraya girdiği an herkes ona baksa da, o yine kimseyle göz teması kurmadan odasına geçmişti. Yine de onu takip ettim. Peşinden odasına girdiğimi fark edince sırtı dönük bir şekilde konuştu. "Yalnız kalmak istiyorum."

"Kokun tüm saraya yayılmış olabilir. Ayrıca tekrar nöbet-"

"Biliyorum William." Diye sertçe kesti beni. Sinirledirmişti bu hareketi. "Bugün için ilaçlarımı önceden hazırlamıştım. Sadece gelmesini bekliyordum."

Yatağına oturmadan önce komidin üzerindeki orta boydaki vazoyu ters çevirdiği anda içindeki paketlenmiş ilaçlar eline dökülmüştü. Paketleri açıp içlerinden biraz aldı ve ağzına götürdü. İçimdeki meraklı kişi, onun için endişelenip aynı zamanda sorular sormak istiyordu. Bir yandan, kendi açımdan baktığımda onun alfa olmadığı öğrenildiğinde gerçekten işim bitecek, diye düşündüm. Yani Prens Harry'nin sırrı artık tek kişilik bir meseleden fazlasıydı.

"Üzgünüm." Paketleri yanına bırakıp yatakta ayaklarını topladıktan sonra geriye yaslandı. Artık bana bakıyordu ama yüzü hala fazla solgun gözüküyordu. "Çok az tanıdığım bir alfaya böyle bir şey göstermek istemezdim. Bunu ben de beklemiyordum. Bu yüzden sana karşı çok utanıyorum. Babama rahatsızlandığımı ve dersleri iptal etmen gerektiğini söyleyebilirsin."

"Peki." dedim sakinlikle. "Sana kim bakacak?"

"Hizmetçilerim biliyor."

"Onlara nasıl güveniyorsun?"

"William. Seni bir süre görmek istemediğimi daha kaç farklı şekilde söylemem gerek?!"

Yumruğumu sıkmıştım. Hem de ona karşı.

Bu çok garipti aslında. Tüm bu ona karşı kibirim onun bir omega olduğunu öğrendiğimden sonra belirmişti. O hala bir prensti oysa ki.

Başımla selam verip odadan çıkmıştım. Tıpkı benden istediği gibi.

—————————————————-

y/n: veeee Harry omega çıkar!!! Şok şok şok
Acaba çok mu hızlı gidiyorum diye düşünmüyorum değil ama daha hikaye yeni başlıyor...

my old man is a thief » a/b/oWhere stories live. Discover now