GİRİŞ

1M 30.5K 30.2K
                                    

Şarkı: Lauren Daigle; Rebel Heart

İHTİLAL

O gece yağan yağmur, yer ve göğün yerini değiştirmişti.

O geceden sonra bir daha şafak sökmemeli, güneş doğmamalı, sabah olmamalıydı.

O gece şafak söktü, güneş doğdu, sabah oldu.

Olmamalıydı.

Genç adam, gökten kurşun gibi yağan yağmurun altında, üzerinde siyah, keçe kumaş, kuşaklı montuyla ilerliyordu. Etraf çok sisliydi. Montunun yakalarını havaya kaldırmış, teninin altına gömülmüş mavi damarların belirginleştiği boynunu yakalarının arkasına saklayarak soğuktan korumaya çalışıyordu.

Siyah botlarının altında ezilen yaprakların ve yağmurun sesi dışında sokağı canlı kılan tek şey bedeniydi; büyük adımları kaldırımlara düşüyor, verdiği nefesin oluşturduğu beyaz buhar onu takip eden bir bulut gibi onunla birlikte ilerliyordu.

Nefesinde bir fırtına taşıdığını kimse bilmiyordu.

O gece yaşanana dek, bunu o da bilmiyordu.

Elleri montunun cebindeydi, sol avucunun içinde buruşmuş bir kâğıt taşıyordu. Göğsü bomboştu, kalbini paltosunun cebindeki avucunun arasında sıkıca tuttuğu kâğıdın içinde saklıyordu.

Sol elinde tuttuğu kâğıdı tutuşunu gevşettiğinde, sağ elinde sıkıca tuttuğu ağzı kapalı bıçağın sapının soğukluğunu hissetti.

Cennet ve cehennemin yerini değiştirme zamanı gelmişti.

Kör bir insan gibiydi. Önünde uzanan yolu görmüyordu, onu o yolda yürüten yolu gören gözleri, yolu yürüyen ayakları değildi; nefretiydi.

Yağmur, Tanrı'nın gözlerinden dökülen gözyaşları gibiydi. Caddeden geçen tek tük araçların önünü görmek için yakması sonucu oluşan ışıklar bazen sırtını, bazen yüzünü aydınlatıyordu ama bu uzun sürmüyordu; o, çok geçmeden tekrar ait olduğu gecenin içinde, karanlığın özüne dönüyordu.

Bir aracın, bir bedene çarpma sesi gecenin içinde onun adım seslerine ve yağmurun yeryüzüne düşüş seslerine karışarak etrafta çınladığında, karanlığa sakladığı ela gözlerini kaldırıp sesin geldiği yöne çevirdi. Sesin yükseldiğini düşündüğü araç kırmızı bir Auidi'ydi. Araç birkaç saniye sesi var ettiği yerde bekledi, sonra da aniden gaza basarak olay yerinden uzaklaşmaya başladı.

Genç adamın adımları şimdi daha yavaştı, ela gözlerini oradan çekmedi. Orada uzanan bedeni gördüğünde, iki kaşının ortasında derin bir yarık oluştu ve çene kemiği belirginleşti. Bu bir sokak köpeğiydi, biraz evvel yükselen sesin nedeniydi, bir zengin züppesinin aracıyla çarpıp, orada öylece bırakıp gittiği bir candı.

Kimsesizdi.

Köpeğin inilti sesini duydu, yağmur şimdi daha hızlı yağıyordu ama duramazdı, durması zaman kaybetmesi demekti ve onun artık bu zamanı kaybetmesi değil, ortadan kaldırması gerekiyordu.

Tam gözlerini önüne çeviriyordu ki, caddede başka bir bedenin ayaklarına ait olan adım sesleri yükselmeye başladı. Ela gözlerini kısıp, adımlarını daha kuvvetli atmaya başladı. Adımların sahibi şimdi koşuyor, ince sesinin yettiği kadar çığlıklar atıyordu.

Genç adam, bıçağın soğuk sapını daha sıkı kavradı.

"Yardım edin!" diye bağırdı ince sesin sahibi. Ela gözlerini yummasına neden olan bu iki kelimelik cümle, onun geçmişinde hâlâ yaşamaya devam eden, geleceğin geçiremeyeceği bir anıya aitti. İnce sesin sahibi şimdi ağlıyordu. "Ne olursunuz, yardım edin!"

Adımlarını hızlandıracağı sırada, ince sesin sahibinin ağlamaklı sesini duydu: "Paltonuzu portmantodan alırken, kalbinizi evde mi bıraktınız? Göğsünüzü boş mu unuttunuz? Ne olursunuz, yardım edin!"

Ela gözlerini sıkı sıkı yumdu. Adımları durdu.

"Sana diyorum!" diye bağırdı ince ses, çatlayıp duruyordu. "Dursana be adam!"

Durdu.

O gece, ne olursa olsun, durmaması gerekiyordu.

O gecenin yaşanmaması gerekiyordu.

🌬

Yazım tarihi: 01.12.2018
Kurgunun oluşturulma tarihi: 01.12.2016
Yayım tarihi: 02.01.2018
Yayım tarihi: 02.12.2018 (güncellendi.)

İHTİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin