1. GECE

683K 32.6K 134K
                                    

1. GECE

Entwine, Safe in a Dream

Sisin tüm şehri altında bırakıp, bana kendimi beyaz bir bulutun içinde yaşıyormuşum gibi hissettirdiği bir geceydi.

Çok geçmeden yağmur başlamıştı.

Tırnaklarımla avuçlarımın içine açtığım yaraların içine gömülmüş acıları hissettiğimde, gözlerim bir romanın sararmış sayfasındaki üçüncü pasajda dolaşıyordu. Cam duvarın gerisinde bir şehir değil de bir gökyüzü varmış gibi sislerle çevrili olduğu sokağın içine düşen yağmurun seslerini duyabiliyordum.

İçinde olduğum kafe sıcak ve sessizdi.

Dışında durduğum gece soğuk ve ıssızdı.

Okuduğum romandan hiçbir şey anlamadığımı fark edeli dakikalar olmuştu ve ben dakikalardır üçüncü pasajı aşamamış, kelimelerin bariyerine takılmış bir his gibi öylece aynı yerde yerimde sayıyordum. Bir an gözlerimin dokunduğu kelimelerin birleşerek oluşturduğu o cümleleri zihnime yerleştirmek bana bir hissi içimden söküp atmak kadar zor geldi.

Oysa o cümlelerin içime ekeceği hislere ihtiyacım vardı.

"Zeliha," dediğini duydum, bana doğru yaklaştığını fark ettiğimde gözlerimi pasajdan ayırıp ahşap masaya sabitlemiştim. Her zaman nazikti, adımı telaffuz ederken duygusal bir şiirin ilk dörtlüğünü okuyormuş gibi hissettirirdi. "Birazdan kasayı kapatacağım güzelim, haber vereyim dedim."

Kafamı kaldırıp karşımda dikilmeye başlayan Gaye'ye baktım. Bu kafede yarı zamanlı çalışırdı fakat bugün gece vardiyasını almıştı. Bir süredir paraya sıkışık olduğunu biliyordum. İki okulu aynı anda idare ediyordu ve bölümü paranın su gibi akmak zorunda olduğu bir bölümdü. Sırf bu yüzden, boş zamanlarında çizim yeteneğini kullanarak para kazanmanın başka yollarının da olduğunu kanıtlıyordu.

"Dalmışım," dedim, kitabın kapağını kapatırken gözlerim ara sıra sohbet etme şansı bulduğum arkadaşımdaydı. Koyu renk saçları düzdü, onlarla çok uğraşmaz ve gelişigüzel atkuyruğu şeklinde toplardı. Hemen hemen benim boylarımda, dokunsam teninde izi çıkacak türden beyaz tenli bir kızdı Gaye.

"Daldığını fark ettim, sis," dediğinde ona gülümsedim. Dışarıdaki yoğun sisi aklıma getiren bu kelime, aslında İngilizce bir kelimenin kısaltılışıydı. Bana kız kardeş anlamındaki sister kelimesinin kısaltmasıyla seslenirdi. "Bu aralar çok dalgınsın, seni izliyordum. Tam beş saattir kitabın aynı sayfasıyla bakışıyordun."

"Farkında bile değilim."

"Ya okuduğun romandaki başkarakter olağanüstü derecede yakışıklı, onu kesiyorsun... Ya da gerçekten bir sıkıntı var." Gözlerini kitabın kapağına indirdi. "Sayfada o adamı göremeyeceğine göre, bir problem var?"

"Aynı şeyler." Önümde duran kitabı alıp sırt çantamın ön gözüne koyarken, Gaye'nin yeşil tonlarındaki gözlerini yüzümün sınırlarında hissedebiliyordum.

"Her şey yolunda, değil mi?" diye sordu. "İstersen biraz yürüyebiliriz. Eve mi gideceksin?"

"Hayır, aşağı yoldaki markete uğrayacağım. Ayça'nın almamı istediği şeyler var," dedim kuru bir sesle. Ayça ev arkadaşımdı, birlikte yaşamaya başlayalı henüz beş ya da altı ay olmuştu ama önceden de arkadaş olduğumuz için çok zorlanmamıştık. Yalnızca iki kişi yaşamıyorduk, bir de Çolpan vardı. İkisiyle de eskiye dayanan bir arkadaşlığımız vardı.

İHTİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin