12. KÜL ve BUZ

406K 24.1K 94K
                                    

12. KÜL ve BUZ

Red, If I Break

Bazen bir insanı sevmenin tamamen kalbimizde kurguladığımız bir oyun olduğunu düşünürdüm.

Belki de bu oyunu bize oynayan kalbimizin ta kendisiydi.

Sanki kalbimizin bu acıyı duymaya, bu acıyı tatmaya, bu acıya bakmaya, bu acıya dokunmaya ihtiyacı vardı. Sırf kendi ihtiyaçları için, bizi kandırıp sevmek adını verdiği oyunun başrolü yapardı.

Aldatılmıştım.

Bu olduğunda, kalbim aşk adını koyduğu hastalığa karşı savunmasız bir bünye gibiydi ve ben o bünyenin bir gün beni öldüreceğini bile bile o bünye içimde benimken yaşamaya tutunmaya çalışmıştım.

Kalbim benim bünyemdi.

Hayatımda ilk kez birini sevdiğimde, bir daha birini sevemeyecek kadar ona duyduğum sevgiden emin, aldatıldığımdaysa bir daha birini sevemeyeceğimi bilip ama onu da sevmeyeceğimi bilecek kadar olgun ve acılarla doluydum.

Yağmurun dökülüşünü izlerken sessizlik kanıma öyle çok işlemişti ki, içime gömdüğüm bünye artık güçlü olduğunu kanıtlamak istercesine göğsüme baskı uyguluyordu ama yine de ona bir tepki vermiyordum. Yalnızca yağmuru izliyordum.

Onun da konuşmayacağını fark ettiğimde, "Şu an Mert misin yoksa Gurur mu?" diye sordum, sesime yayılan durgunluk dikkatini çekmiş gibi ela gözlerini benden tarafa çevirdi ama ona bakmadım; yalnızca keskin bakışlarının bir bıçak tenime sürtünüyormuş da gerisinde soğuğu ve sızıyı bırakıyormuş gibi hissettiren gözlerini hissettim.

Bir an durdum ve Gurur ile kendimi düşündüm.

Onu bir buza benzetiyordum.

"Hangisi olmamı isterdin?"

"İstek değil, soru," dedim sadece. Omuz silktim. "Fark etmez."

Sonra durdum ve Mert'i düşündüm.

Onu bir küle benzetiyordum.

"Eder," dedi, bu beni duraksatsa da ona bakmadım. "Mert olursam, bana anlatacakların ya da bana soracakların olacak, Gurur olursam hiçbirini anlatmayacaksın ve sormayacaksın."

Dudaklarım öne doğru büzülürken, gözlerim yağmurdan ayrılmadı. "Bilmem," diye mırıldandım. "Belki."

"Sana göre Gurur senin hiçbir sorunu yanıtlamaz," dedi yavaşça, sadece onu dinliyordum ama parmağını bastırdığı noktaların doğruluğunu yok sayamazdım. "Sana göre Gurur sırlarını öylece bırakabileceğin biri değil ama en büyük sırrının ortağı."

"Yorum yapmak istemiyorum," diye fısıldadım sadece. "Sen nasıl görmek istiyorsan, öyle."

"Mert'i henüz tanımıyorsun ama ona soracakların ve anlatacakların var. Hiç olmazsa Gurur'u tanıyordun," dediğinde, birden bu cümlesi içimde derin bir farkındalığın başını kaldırıp yüzümü izlemeye başlamasına neden oldu.

"Her neyse," dememle, "Şu an Mert'im," demesi bir oldu. "Sen bu arabanın kapısını açıp çıkana, benden uzaklaşıp kaybolana kadar Mert olacağım."

"Sana hemen çat diye sorular soracak değildim." Durup yağmuru izledim, uzunca sustum ve o da cümlemin devamı varmış gibi sessizce beni bekledi. Haklıydı, devamı vardı. "Sana başta sadece seni tanımak için sorular soracaktım. Bu saçma mı?" Bana baktığını hissedince, ben de omzumun üzerinden ona baktım ve bir cevap bekliyormuşum gibi kaşlarımı kaldırdım. "Gurur'a güvenebilmem imkânsız ama Mert'i henüz tanımıyorum."

İHTİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin