7. Bölüm

123 15 25
                                    

Yoğun bir iş gününün sonunda nihayet evime gidiyordum. Minseok'la iki gündür görüşmüyorduk. Ona olan özlemim iliklerime işlemişti.

"Selam!"

"Chanyeol?"

Beni nasıl tanıdığının şokunu yaşıyordum.

"Nereden böyle?"

"Markete gidiyordum."

"Tanınmamak için mi bu sevimli kılığa girdin?"

"Evet.. Sanırım.."

"Seninle gelebilir miyim?"

"Nereye?"

"Markete."

"Şey.. Aslında.."

"Anladım. Minseok'un haberi yok diye endişeleniyorsun?"

"Evet.."

"Sadece poşetleri taşımana yardım edip gideceğim."

"Chanyeol, beni lütfen yanlış anlama."

"Ne konuda?"

"Seni kırmak istemiyorum. Biliyorum, Minseok söz konusu olduğunda düşüncesizce davranıyorum."

"Önemli değil. O senin sevgilin."

"Teşekkür ederim. Çok anlayışlısın."

Israrı sonucu birlikte markete gittik. Minseok için aslında fazlasıyla fedakarlık yapıyordum. Ona yalan söylediğim gerçeğini hiçbir şey değiştirmiyordu evet. Fakat yine de kendimden çok şey verdiğime inanıyordum. Neden yakın arkadaşımla da uzaklaşmak zorunda olduğumu anlamıyordum.

Aslında ne istediğimi iyi biliyordum. Bana ait bir Minseok.. Sadece benimle ilgilenen, bana daha fazla vakit ayıran ve sıcak gülümsemesini daha sık görebildiğim sevgilimi istiyordum. Kısacası imkansızı istiyordum.

Alışveriş sonrası Chanyeol benimle evime kadar geldi. Poşetleri uzatıp gülümseyerek uzaklaştı. Her zamanki gibi iyi kalpliydi. Hatırladığım gibi.. Eski dost sıcaklığını hissettiğimden beri gerçek Sehun olmayı daha da sever olmuştum. Minseok'la geçirdiğim zamanlarda aynada gördüğüm şey kendimi özlememe sebep oluyordu.

"Tanrım.. Neden bu poşetler bu kadar ağır?"

Söylenerek mutfağa gittim. Aldıklarımı özenle dolaba yerleştirdim. Kendim için bir sandviç hazırlayıp salona döndüm.

"Neredeyse unutuyordum. Bu aralar neden böyleyim ki?"

Telefonumu alıp kilidi açtım. Minseok'a mesaj göndermem gerekiyordu. Tabi onun benden önce davranacağını hesap edemiyordum.

'Bir saat sonra sendeyim.'

Mesajı attığı yarım saat olmuştu. Aslında daha yarım saatim var gibi görünüyordu. Fakat Minseok'un, iyi mi yoksa kötü mü olduğuna karar veremediğim bir huyu vardı. Her zaman gideceği yere erkenden ulaşırdı. Geç kalmamak için daha erken çıkardı. Bu yüzden, bana ne zaman bir saat sonra geleceğini söylese, kırk dakika sonra kapımda olurdu.

Mesaja bir kez daha bakıp yerimden kalktım. Aceleyle odama koştum. Gözlüğü ve kıyafetleri çıkarıp yatağa fırlattım. Sevimli olmaktan biraz uzaklaşmalıydım. Bu yüzden aynısından onda da olan eşofmanlarımı giyip üzerimi düzelttim. Dağınık saçlarıma elimle şekil vererek çalan kapıyı açtım.

"Minseok? Erken geldin."

"Beni biliyorsun.."

"Evet.. Gelsene. Neden orada duruyorsun?"

Coward ✓Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ