23

2.3K 265 111
                                    

Bölüm yazmak istiyorum ama hep bir şeyler çıkıyor... Üzgünüm...

"Louis," diye mırıldandı Zayn. "Bu kadar içmen sadece doğru mu?"

Louis bardağı kafasına dikmeden önce Zayn'e baktı. "Bunu sen mi söylüyorsun?" dedi tek kaşını kaldırarak. Zayn gözlerini devirdi. "Evet, ben söylüyorum."

Louis omuz silkti ve bardağını tekrar kafasına dikti. Ama bu sefer ağzına sıvı gelmeyince bardağını geri çekti. "Ben içki alacağım, gelecek misin?"

"Hayır." dedi Zayn ileriye bakarak. "Liam ile konuşacağım." durdu ve nefes aldı. "Yüz yüze."

Louis olduğu yerde durdu. "Neden?"

"Konuşmam gerek artık. Hep birbirilerimizden kaçıyoruz. Bu meseleyi hâlledeceğim." bardağındaki sıvıyı dalgınca sallarken mırıldandı. "En azından onu sevmediğimi söylerim. Aramızdaki arkadaşlık bozulmaz."

Louis, Zayn'in geri yanına geçti. "Saçmalama, Zayn. Ona yalan mı söyleyeceksin?" dedi kızarak. Ama Zayn Louis'yi takmamıştı bile. "Elimde değil. Gerekirse gavatlık da yapacağım. Ama aramızdaki arkadaşlığı bozmak istemiyorum."

Louis oflayarak Zayn'in yanından kalktı. "Sen bilirsin." dedi ve bahçeye doğru adımladı.

-

Louis sarhoş değildi. Hap da almamıştı. Ot da çekmemişti. Ama gördüğü şeye inanamıyordu.

Harry elinde kırmızı plastik bardak ile etrafta aylak aylak dolaşıyordu. Bir yandan hıçkırırken bir yanda da gülüyordu. Görünüşe bakılırsa sarhoş olmuştu.

Ve Louis, Harry'yi hiç sarhoşken görmemişti.

Louis hareket etmeden Harry'ye bakarken Harry üstünde olan bakışları hissetmişti. İçinden gelen sesle Louis'nin oturduğu ağacın dibine döndü. Kendisine bakan mavi gözleri görünce kıkırdadı. "Selam!" diye bağırdı.

Louis, Harry'nin kendisine seslendiğini anlamıştı. Sonuçta arkasında ağaç vardı ve yeşil gözleri tam gözlerinde hissediyordu. Belki biraz da dudaklarında.

Cevap vermeyip yerinden kalktı. Hızlı adımlarla Harry'ye yaklaşırken Harry ise zar zor ayakta duruyormuş gibiydi.

"Harry sen iyi misin?" diye sordu Louis. Harry sanki hayatı boyunca biri bu soruyu sormasını bekliyormuş gibi yüzünü buruşturdu ve ağlamaya başladı. Kendini Louis'ye bıraktı. Louis bir anda Harry'nin kendini atmasıyla şaşırırken çoktan düşmeye meyili olan Harry'yi tuttu. "Harry! Ne oldu?"

Harry kollarını Louis'nin boynuna çıkartırken burnunu çekerek konuştu. "Onu bulamıyorum, Lou."

Louis'nin kalbi bir anda hızla atmaya başlamıştı. Harry kimden bahsediyordu? "K-Kimden bahsediyorsun, Harry?"

Harry bu soruyu duyunca daha çok ağlamaya başladı. "Kim olduğunu bilmiyorum işte! Siktiğim bana adını söylemiyor!"

Pekâlâ. Louis anlamıştı. Kendinden bahsediyordu. Ama Louis bir şey diyemedi. Harry resmen kendi için kendi kollarında ağlıyordu ve bu durumdan haberi yoktu.

Louis cevap vermek yerine Harry'nin sırtını okşamaya başladı. Harry ile ilk temasa geçişiydi ve şimdi resmen ölmek üzereydi.

Harry sanki aydınlanmış gibi geri çekildi. "Özür dilerim. Sana sarılarak ağlamak istemezdim." dedi mahçup bir ses ile.

Louis sorun olmadığını belirtmek isterken konuştu. "Hiç sorun değil. İstediğin zaman omzumda ağlayabilirsin. Sarıladabilirsin."

Harry, Louis'nin hâline kıkırdadı. "Tamam, pekâlâ," diye başladı. Tam devam edecekken Louis araya girdi. "İstersen anlatabilirsin."

"Neyi?"

Louis terlemeye başlamıştı. "O dediğin kişiyi. İyi bir dinleyiciyimdir. İstersen yardımcı olurum."

Harry tam reddecekken aklına ne zamandır birileri ile dertleşmediği geldi. Louis yakışıklı ama aynı zamanda sevimli bir çocuktu. Belki bir yardımı dokunabilirdi.

Harry gergince gülümsedi. "Çok konuşurum ama?"

Louis hiç sorun olmadığını belirten birkaç mırıltı çıkardı. Harry gülümsedi ve kendini çimlere attı. Louis de aynısını yaptı ve Harry'nin ağzından kendini dinledi.

-

Louis, Harry gittikten sonra heyecanla parti evine girdi. Parti yavaş yavaş bitmeye başlamıştı ve birçok kişi gitmişti. Tek tük insanlar vardı.

Louis ilk Zayn'i bıraktığı yere baktı ve tahmin ettiği üzere göremedi. Göz ucuyla etrafa baktıktan sonra Zayn'in burada olmadığını gördü.

Hızla merdivenlere yöneldi. Aklına ilk gelen yere -yani banyoya ilerlerken gördüğü görüntü ile şok oldu.

Liam, Zayn'i duvara yaslamış bir şekilde kıtlıktan çıkmış gibi öpüşüyorlardı. Zayn bacaklarını Liam'ın beline dolamış bir şekilde kendine bastırırken Liam ise ara ara inliyordu.

Louis loş ortamdan bile arkadaşlarının nasıl bir pozisyonda olduklarını görüyordu.

Louis ağzı açık bir şekilde iki arkadaşını izlerken Zayn kapattığı gözlerini açtı. Louis'yi görmesi ile Liam'ın dudaklarına doğru çığlık attı.

Liam geri çekilirken Zayn'in baktığı yere baktı. Louis'yi görmesi ile hemen Zayn'den ayrıldı. Ama Zayn'in bacakları beline sarılı olduğu için ve Liam'in elleri Zayn'in kalçalarında olduğu için ayrılamamışlardı. Zayn sadece duvardan uzaklaşmıştı.

Louis, iki arkadaşının bu hâline kahkaha atmaya başladı. Gözlerinden yaş gelirken elini de refleks olarak karnına koymuştu.

Liam ve Zayn ise dehşetle Louis'yi izliyordu.

Louis gülmesini zar zor durdurunca konuşmaya çalıştı. "S-Suratınızın hâlini görmeliydiniz!" dedi ve tekrar bir kahkaha patlattı.

Zayn, Liam'ın kucağından indi ve kaşlarını çattı. "Gülmesene, sığır."

Louis dudaklarını birbirine bastırarak iki arkadaşına bakmaya başladı. Anlaşılan Liam ile konuşması iyi olmuştu. Çünkü Liam biraz zor bir çocuktu. Bazı şeyleri çabuk çabuk kabullenmezdi.

Louis bu sefer kıkırdayarak iki arkadaşına yaklaştı ve ikisini de kolları arasına aldı. "Birlikte olduğunuzu ikinizi basarak görmek istemezdim ama üzgünüm, çocuklar. Hesap edemedim." dedi içten bir gülümseme ile.

Liam hafifçe güldü ve Louis'ye dirsek attı. Bu Liam'ın teşekkür etme biçimiydi. Teşekkür ederim, dostum. Sayende birçok şeyin farkına vardım ve mutluyum.

Louis de cevap olarak Liam'a bakıp sırıttı. İki arkadaş birbirlerine sırıtırken Zayn kaşlarını tekrar çattı ve Louis'nin kolunun arasından çıktı. "Siz neden birbirlerinize sırıtıyorsunuz?"

Louis dudak büzdü. "Bilmem. Neden birbirlerimize sırıtıyoruz, Lee?"

Liam da Louis gibi dudak büzdü. "Hiçbir fikrim yok, Lou." dedi. Zayn bu sefer aynı şekilde Liam'a bakınca Liam, Zayn'in şişmiş dudakları üstüne bir öpücük bıraktı.

Louis yine ikisini de kolları arasına aldı. "Galiba üçümüzün konuşması gerek bir konu var. Bu konuyu çabuk bitirelim de siz ikiniz bıraktığınız işe geri dönün." dedi imâlı bir şekilde.

Valentine // Larry StylinsonWhere stories live. Discover now