28

2.3K 258 171
                                    

Pekâlâ.

Olaylar tam olarak şöyle gerçekleşmişti;

Harry kendini yere atınca Louis, Harry'yi sıkıca tutmuştu. Liam, Zayn ve Niall hemen aşağı inince az önce sus pus olan bar tekrar gürültüleşmeye başlamıştı.

Louis, Harry'yi kucağına aldığı gibi Niall'ın arabasına binmişlerdi ve hastaneye gitmişlerdi.

Hastaneye vardıkları zaman hemen bir sedye çağırıp Harry'yi acile götürmüşlerdi.

Ve Louis ortalığı kaldırmıştı.

Eğer hastaneye boynunuzda asılı olan bir gitar, saçınız başınız dağınık ve yüzünüzde dehşet bir ifadeyle girerseniz muhtemelen herkes size bakıyor olacaktır.

Şimdi ise saat akşam 8'i gösteriyordu. Niall, Bayan Styles'a haber vermişti. Bayan Styles geldiği zaman ortalık daha da karışmıştı. Çünkü biricik oğlunun kaldığı odanın etrafında kötü giyimli çocuklar ve kızlar vardı. Bayan Styles bir miktar ürkmüştü.

Evet, kendi oğlunun da pek düzgün giyindiği söylenmezdi ama bu çocukları gördükten sonra Harry'nin orta parmak baskılı tişörtlerini tercih ederdi.

Louis, Bayan Styles'ı hemen tanımıştı. Harry'ye benziyordu. Kendini Bayan Styles'ın yanında bulmuştu.

Sonra da zaten Harry uyanmıştı.

Harry uyandığı zaman ilk Bayan Styles girdi içeriye. Louis da doktorla konuşup Harry'nin neden bayıldığını öğrenmişti. Aşırı şaşkınlık bazen o kadar da iyi olmuyordu.

Bayan Styles kapıdan yüzünde küçük bir gülümseme ile çıktı. Kapıyı kapattı. Bir eli kapının kulpundaydı. Etrafındaki meraklı bakışlara karşın mavi gözlü çocuğa döndü. "Louis," diye başladı. "Galiba konuşmanız gereken bir konu var oğlumla." dedi.

Louis derin bir nefes alıp başını salladı. Herkes bir anda ooo diye ses çıkarırken yanlarından geçen birkaç hemşire ses çıkaran kişileri uyardı.

Louis arkasında dönüp duran karışıklığı önemseyecek değildi. Bayan Styles çekildi ve içeri Louis girdi. Arkalarından kapıyı kapattı.

Harry'ye döndüğü zaman ise Harry'nin gülümseyen yüzü ile karşılaştı. Harry biraz kenara kayıp Louis için yer açtı. "Otursana."

Louis ikiletmeden Harry'nin bıraktığı boşluğa oturdu. İkisi de deli gibi utanıyordu. Louis sanki birkaç saat önce Harry'ye şarkı söylememiş gibi çekiniyordu.

"Özür dilerim." diye başladı Harry. "Bir anda görüşüm karardı ve kendimi tutamadım." dedi mahçup bir ses ile. Louis, Harry'nin elini tuttu. "Önemli olan sağlığın, Harry. Bir şeyin yok, değil mi?"

Harry başını iki yana salladı. "Hayır, yok." dedi ve Louis'nin elini tuttu. Louis bu tutuş ile nefessiz kalmıştı.

Harry ilk kendi kendine güldü. "Bana... Böyle itiraf edeceğini düşünmezdim. Aslında senin çıkacağını bile düşünmezdim. Bu çok- değişikti."

Louis kaşlarını çattı. "Nasıl yani?"

Harry kuruyan dudaklarını yaladı. Louis'nin gözleri oraya kaysa da hemen kendini toparladı. "Bana birkaç gündür yazmadın. Ben de düşündüm ki benden vaz geç-"

Sözleri bir çift dudak tarafından kesilmişti. Louis içine çekerek Harry'yi öperken Harry donup kaldığı için karşılık verememişti. Louis dudaklarını çekmeden Harry'nin dudaklarına doğru kıkırdadı. "Ben senin bu şaşkınlığın ile ne yapacağım?"

Harry kendine geldiği zaman hemen dudaklarını Louis'nin dudaklarına bastırdı. Louis anında karşılık verirken yavaş yavaş sedyeye yatmaya başlamıştı bile.

Louis sedyeye çıktıktan sonra Harry'nin üstüne çıkmaya başladı. Dudakları bir saniye bile ayrılmazken ikisi de birbirlerini hiç bırakmadan öpüyordu.

Louis elini Harry'nin beline götürürken kapı çaldı. "Sesiniz gelmiyor. İyi misiniz?!" diye bağırdı biri. Louis dudaklarını seslice çekerken arkasına döndü. "İyiyiz biz!" diye bağırdı. Harry, Louis'nin bu hâline gülümserken Louis ise Harry'nin gülümseyen dudaklarını öpüp geri çekildi. Kendini Harry'nin bıraktığı boşluğa atarken derin bir nefes aldı.

İkisi de ne konuşacaklarını bilmiyorlardı. WhatsApp üzerinden konuşsalar daha rahat olacaklardı. Ama şimdi ise-

Harry, Louis'ye döndü. Tek kolu üzerinde dururken Louis'yi incelemeye başladı. Gözlerini, saçlarını, hafif kirli sakalını, yüz hatlarını, burnunu ve dudaklarını...

Şişmiş dudaklarını Louis'nin burnuna bastırdı. Burnu küçüktü ve çok sevimli duruyordu. Louis gülümseyerek Harry'nin beline sarıldı ve kendine çekti. Harry, Louis'nin üstüne düşünce Louis hiçbir şey olmamış gibi Harry'ye sarıldı. "Biraz uyumaya ne dersin?"

Harry bir şey demeyip kollarını Louis'nin göğüsüne sardı. Belinden yukarısı Louis'nin üstündeydi. Bacakları ise yataktaydı. Garip bir pozisyondaydı ve çok rahat hissediyordu.

Burnunu gülümseyerek Louis'nin boynuna sürttü. Burnuna gelen erkeksi ve güzel koku ile mayışmıştı. Louis'ye göz ucuyla baktığı zaman uyuduğu gördü.

Harry de Louis gibi yapıp ona sarılarak kendini uykuya bıraktı.

Valentine // Larry StylinsonWhere stories live. Discover now