30

2.6K 241 211
                                    

Louis motorunu yavaşlattı ve tarlanın girişinde durdu. "İn bakalım." dedi Harry'ye. Harry elinde tuttuğu sepeti ile aşağı inerken anlamsızca Louis'ye baktı. "Neden buraya geldik?" dedi ayçiçeği tarlasını göstererek.

Louis ilk Harry'ye gülümsedi. Sonra ise motoru kapattı. "Buraya gelmek seninle zaten hep hayalimdi. Bahsetmiştim de." dedi ve devam etti. "Helianthus'un anlamını biliyor musun?"

Harry başını iki yana salladı. "Anlamının 'ayçiçeği' olduğunı biliyorum ama gerisini araştırmadım." dedi. Louis kendi kendine gülümsedi. "Benim anlatmam daha iyi olacak." dedi.

Elini Harry'ye uzattı. Harry, Louis'nin elini sıkıca tutarken ayçiçek tarlasının arasına girdiler.

Louis ayçiçeklerinin arasında yürürken kendini çok garip hissetmişti. Harry ile beraber gelmişti buraya. Onunla beraberdi.

Ortaya geldikleri zaman Louis durdu. "Burada duralım mı?" dedi Harry'ye. Harry başını sallayarak onaylayınca Louis sepetteki kareli örtüyü çıkartıp yere serdi.

Örtüyü serince hemen kendini yere bıraktı. Kendini o kadar huzurlu hissediyordu ki... Etrafında bir sürü ayçiçeği vardı. Hepsi yer değiştirmeden dimdirekt güneşe bakıyordu.

Harry de ayakkabılarını çıkartıp yanına oturduğu zaman Louis hevesle Harry'ye döndü

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Harry de ayakkabılarını çıkartıp yanına oturduğu zaman Louis hevesle Harry'ye döndü. Yüzünde parlak bir gülümseme ile Harry'ye bakıyordu.

Mayıs ayının en güzel günüydü belki de. Güneş tepede onları izlerken hafif bir rüzgar ise onları rahatlatıyordu. Gerçekten de çok huzurlu bir ortamdı.

Louis, Harry ile aralarında olan boşluğu kapattı. Harry'yi göğüsüne yatırırken Harry ise çoktan yerini almıştı bile. Yüzünde şapşal bir gülümseme ile gökyüzüne bakıyordu.

"Öncelikle," diye başladı Louis. "Helianthus, Latince bir kelime. Anlamı ise ayçiçeği demek." dedi Louis. Harry başını kaldırmadan "Yani ben ayçiçeği oluyorum." dedi.

Louis, Harry görmese de başını salladı. "Aslında hikayeye göre sen Apollon oluyorsun ama neyse." dedi mırıltıyla. Harry hiçbir şey anlamıştı ama üstelemedi.

Louis derin bir nefes aldı. Başlamadan önce ilk güneşe baktı, sonra ise ayçiçeklerine baktı. Ayçiçeğinin güneşe olan aşkına burukça gülümsedi.

"Yunan mitolojinde ayçiçeğinin bir hikayesi var. Ben sana ona anlatacağım."

Harry sarıldığı kollarını sıkılaştırırken Louis'ye baktı. "Mitolojiye ilgin mi vardı?" dedi şaşkınca. Louis omuz silkti ve Harry'ye gücenerek baktı. "O kadar da bilgisiz biri değilim. Arada sırada bakarım." dedi. Harry bir şey demedi ve başını geri Louis'nin göğüsüne koydu.

Louis gözlerini kapattı ve kendini rüzgarın sessiz uğultusuna verdi. "Clytie adında genç bir kız varmış. Clytie Pers prensesiymiş ve Tanrı Apollon'a aşıkmış. Apollon ise güneş tanrısıdır. Güneşin, ışığın, müziğin, şiirin, sanatın, şifanın, kehanetin tanrısıdır-"

Valentine // Larry StylinsonWhere stories live. Discover now