Bölüm 11 / Çıplak

45.2K 2.5K 229
                                    

Askerler yeniden José'nin çalışma odasında toplanmışlardı. José kardeşleri tarafından savaş kurallarına aykırı bir şekilde yaralanıp ortadan kaybolduğu için öldü kabul edilmişti ve kazanan olarak Adrian ilan edilmişti. Ama taç giyme töreni daha yapılmadığı ve José tekrar ortaya çıktığı için Güney Cali'nin bu duruma itiraz etme hakkı vardı. Eğer Adrian'ın kral oluşuna karşı çıkarlarsa savaş yeniden yapılırdı. Tek sorun taç giyme töreninden önce José'nin Kuzey Cali'ye gitmesiydi. Oraya gitmek ve itiraz etmek için iki gün vakti vardı.

Her ne kadar vampir olsada, oraya gitmesi en az dört gününü alırdı. Sanki kralının düşüncelerini okumuş gibi William Jones aniden başını José'ye çevirdi.

"Periyi yanınızda götürün," dedi asker. Bulduğu fikir her ne kadar basit olsa da José'nin aklına gelmemişti. Çünkü o başka şeyler düşünüyordu. Mesela Aera'nın neden lanet olası William Jones'a sarıldığı ya da ona neden bu kadar yakın davrandığı gibi.

Ah lanet olsun. Zaten saatlerdir bunu düşünüyordu ama henüz bir sonuca varamamıştı!
"Neden onunla ilgili her lafın içindesin?" diye homurdandı José. "Aera'yla arkadaş olduğunuzu sanma."

Onun bu kadar uzun cümleler kurmayı alışkanlık haline getirdiğini fark eden diğer rütbeli vampirler kendi aralarında sırıttılar.

"Sadece fikrimi söyledim." William kaşlarını çatmıştı ve huzursuz görünüyordu. "Onu benden bile sakınacak kadar önemsiyor musun?"

"Senden sakındığımın farkındasın yani." İhtişamlı tahtından kalkarak basamakları inmeye başladı Kral. "O zaman onunla senden sakınmamı gerektirecek kadar ilgilenme."
Bu sefer homurdanma sırası William'daydı. "Ona yardım etmeye çalışıyorum. Ben Wade değilim."

"Onun adını ağzına alma," diye tısladı bu seferde José. William biraz yumuşar gibi oldu ama José'nin kıskançlıklarından şimdiden bıkmıştı.

"Yalan mı?" diye sordu kollarını göğsünde kavuşturarak. "Benim peri kızını çalmamdan korkuyorsun. Wade'in Francis'i çaldığı gibi."

José'nin konuşmaktan kaçındığı tek konu ve zaafıydı eski nişanlısı. Sağ kolu Wade onun güzel Francis'ini baştan çıkarmış, ardından José'nin onu halkın ortasında asdırtmasına sebep olmuştu. Başını iki yana sallayarak kötü anılardan kurtulmayı denedi Kral. Başarısız olmuştu ama bunu kimseye gösteremezdi.

"Haddini aşıyorsun Asker," dedi dikleşerek. "Wade senden yüzyıllarca büyük."

Jones kafasını salladı. "Haklısın. Onu hiç görmedim. Peki ya sürgünden dönünce ne yapacaksın? Bitmesine kaç ay kaldı? Bir mi iki mi?"

Ah lanet olsun! Lanet lanet lanet! José'nin düşünmesi gereken yeterince sorun yokmuş gibi şimdi Wade'i de kafasına sokmuştu!

 Daha fazla uzatmak istemeyerek boğazını temizledi. "Yeter."

Onun tek kelimesiyle birlikte birkaç dakikadır unuttuğu diğer vampirler odadan tek sıra hâlinde çıktılar.  En son çıkan kişiyse William oldu. Gitmeden önce José'ye dönüp üzgün olduğunu söyledi ama aldığı tek cevap sessizlik olduğu için sakince çıkıp gitmişti.

Az önce askerlerin oturduğu yere bir bakış attı adam. Doğru dürüst dinleyememişti konuşulanları. Gözleri Aera'yı arıyordu ama bunu kendine yediremiyordu. Onu aramasının hiçbir sebebi yoktu, olamazdı. Ortalıkta 'bana aşıksın!' diye dolaşan ufak tefek sarı şeyi görmediği için sevinmeliydi hatta.

Tüm direnişine rağmen aklına gelen fikirle iyice gerildi. Genç kadının odasına gitmeliydi. Oraya gitmeli, o ufak tefek ama kadınsı bedeni kolları arasına almalı... Ah hayır! Hayır bunları düşünmemeliydi!

AeraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin