5. BÖLÜM

757 103 344
                                    

Medya: Çelik- Affedersin.

Bu şarkıyı bana dinleten Azra1786

Yaşadığım ufak çaplı bir şok sonrası uzandığım yerden kalkmıştım ve kalbim fazlasıyla hızlı atıyordu. Bu an böyle sade olmamalıydı. Her ne kadar sinirlensem de fazlasıyla özel ve ilk andı. Belki daha önceden birçok kızla yapmış olabilirdim bu sahneyi ama bende bıraktığı etki fazlasıyla değişikti. Yerimden hızla kalktıktan sonra üzerime kıyafetlerimi giymiştim. Ceketimi elime alarak bağırmaya başlamıştım.

"Hey, Kum Torbası!" dememle herkes yönünü bana çevirmişti. Değişik bir seslenme olabilirdi ama ben ismini söylemek istemiyordum. Arkasını dönerek kaşlarını çatsa da umursamadım. El kol hareketi yapmıştım ve ağzımı hareket ettirmeye çalışmıştım. İstediğim sonuca vardım ve yerinde durmuşu.

Ağzımı hareket ettirerek söylediğim şeyler; "Eğer durmazsan daha da Kum Torbası diyebilirim" olmuştu. Bu asla onun hoşuna gitmiyordu ve yerinde çakılı kalmıştı. Hızlı ve büyük adımlarla yanına gitmişti. Bir yandan nefes alıyor ve bir yandan da saçımı düzeltiyordum.

"Beni arkandan neden koşturuyorsun? Fazlasıyla terledim ve daha fazla leş kokmak istemiyorum" diyerek çemkirmiştim. Halime gülüyordum ve onun hiç hatası yoktu.

"Koşma be adam koşma!" Adımlarını daha da hızlandırmıştı ve biz artık boks salonundan çıkmıştık. Yüzüme bakmamış olması sinirimi bozsa da asla vazgeçmeyecek gibiydim.

"Ben kazandım ve kahve sözün var bana" Gülmemi sessiz yapmak adına ağzımı kapatıyordum ve gerçekten sinirleniyordu. Sanki başının üstünden duman çıkıyordu ve bu beni biraz tedirgin birazda güldürüyordu.

"Çocuk musun sen? Annesi çikolata almak için söz vermiş gibi peşimde dolanıyorsun!" dedikten sonra duraksadım ve cevap verdim.

"Birlikte yapacağımız çocuksa benden alışmış olabilir!" Biraz değişik bir söylemdi ama ne dediğimi anlamıştı. Yani bizim çocuğumuz demek istemiştim. Duraksayıp gözümün içine bakmıştı ve az önce yanlışlıkla da olsa dudaklarımızın birbirleriyle mıknatısın birbirini çektiği sahne gözümün önüne geldi. Bence onun da!

"Ben seninle bırak yan yana gelmeyi, aynı nefesi solumak bile istemiyordum" dediğinde kalbim az da olsa acımıştı. Bakmayın öyle soğuk ve değişik tavrıma; benim de bir kalbim var sonuçta. Derin bir nefes aldım ve kendi iç sesimle kavga etmeye başlamıştım. "Benden nefret edecek kadar ne yapmış olabilirim ki?" diyerek düşünmeye devam ediyordum ve bir yandan ofluyordum. Sevgili kalbim ve beynim eski halinize döner misiniz? Bu konuşmamın üzerine damarlarımda gevşeme olmuştu. Ben kendi kendime konuşurken Asu çoktan benden uzaklaşmıştı. Arabanın gelmesiyle kapıyı açıp kontağa anahtarı takmıştım. Arabayı çalıştırdıktan hemen sonra; Asu'ya ulaşmak için gaza basarak ilerledim. Fazla uzaklaşmış olamaz derken evet gördüm demiştim. Bir yandan kornaya basıyor ve bir yandan da yola bakıyordum.

Kornaya fazlasıyla basmış olmalıyım ki hem Asu'dan hem de çevrede bulunan insanlardan ağır hakaretler işitmiştim.

"Sülük gibi yapıştın; artık yeter! Çevremde dolanma" Sülükte neymiş öyle, fazlaca mide bulandırdı. Ağır bir şekilde arabayı kullanmaya devam ediyordum ve bu Asu'yla aynı gitmemizi sağlıyordu.

"Tamam, gerçekten susacağım, bin arabaya da gideceğin yere kadar bırakayım" Kafama vurmuştum ve bir yandan da gülerek konuşmaya başladım. "Daha önceden arabaya mı çağırdın da bin ve susacağım diyorsun Mehmet!" Bu konuşmanın üzerine Asu bana dönmüştü ve "Çattık ya!" diyerek yoluna devam etmişti. Bu demek oluyordu ki; reddedildim. Asu'dan ilk reddedilme olmadığından pek takmadım.

KUM TORBASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin