BÖLÜM 10 (part 1)

750 50 6
                                    

Kyungsoo

Acı çekiyorum. Etlerimi liğme liğme doğrasalar bu kadar acı çeker miyim? Kalbim! O çok acıyor. Bugün yine o lanet tatil günlerinden.Ve O yok! O, iki haftadır yok. Ne de çabuk alışmıştım oysa ki. Neden benden kaçıyor anlamıyorum. Tabi ya iki haftadır çalışıyorum ayağına sevgilisiyle görüşüyo kesin. Barıştılar mı yani!? Delireceğim. Onunla konuşamamak, sen kimsin diyememek. Herşeyi anlat artık! Lütfen beni bırakma! Seni seviyorum diyememek öldürüyor beni.

Onların konuşmasını duyduktan sonra kabuslarım iyice arttı. Her gece aynı şeyler. Korku, ter ve yine korku. Chanyeol de yok yanımda o yüzden dahada korkunç olmaya başladı herşey. Kabuslarımdan bir külün sarılmasıyla arınmam ironi olsada onun şevkatli kucağını arıyorum. O artık benim yanımda olmuyor. Sabah ben uyanmadan evden gitmiş oluyor. Okulda çok konuşmuyoruz. Sonra part-time işi ve gece kaçta geliyor Tanrı bilir. Belki de hiç gelmiyor. Benden neden kaçıyor?! Ahh buna alışmak zor. Onu çok özlüyorum. Kısa süredebeni kendine bağımlı yapan o ruhu çok seviyorum!

Ahh! Bugün ben ne yapacağım şimdi. Yeolll! Nerdesin?! Arasam mı ki? Yok yaa aramam. Ya sevgilisiyleyse? Ya aradım diye daha çok kızarsa? Off!

Bunlarda ne neden suratım ıslak? Neden gözlerim yanmaya başladı. Ben ağlıyor muyum? Kendimi tutamıyorum. Amaağlamamlıyım. Güçlü olmalıyım. Mutsuzluğuma, acıma yenik dü-ş-memeliyi-m!

Kaç dakkikadır ağlıyorum. Yeter artık. Ya herşey başlasın ya da herşey bitsin. Onunla konuşmalıyım. Evet! Cesaretini topla Soo konuşmalısın ne olacaksa olsun.

Chanyeol

Yeniden aynı şeyler oluyor işte! Ben yine kalbimi masum birine kaptırıyorum. Kabul ediyorum, Onu seviyorum. Ama olmaz yapamam! Benim aşkım onun için iyi değil. Ona hiçbir şey veremem. Ondan uzak durmalıyım.

Öyle yapıyorum zaten.Her gece o kabus görürken yanında ellerimle terini siliyorum, ona sarılıyorum, yanında oluyorum ama o uyandığında çoktan evden çıkmış oluyorum. Onunla karşılaşmamak için gece geç gelip, sabah erkenden evden ayrılıyorum. Ondan kaçıyorum. Aslında kendimden kaçıyorum…

*O öyle her gece ağlarken rüyalarında, ona karşı koymak imkansızdı. Göz yaşlarını silmek istemedim mi sanki? Ama yalnızca o uyurken sarıldım ona. Cesaretim yoktu, onu uyanıkken aklı başındayken, aklım yerinde değilken saramazdım. Ben korkaktım!*

Neden ona aşık oldum? Neden kaderim bu kadar karmaşıklaştı. Ona yani Minseok’a çok kızıyorum. O öyle olmasaydı. Ben böyle olmazdım. Bay Wu nerdesin sorularımı yanıtsız bırakıp nereye kaçtın?..

Cafede tenhalaşmaya başlamıştı. Mesaimde bitmek üzereydi. Dışarıda hava cidden soğuk olmalıydı. Bazı insanlar koşturuyordu. Çiftler birbirini ıstmak için bazen buraya gelip sıcak şeyler içiyor, bazen sokakta sevgililerin ellerini ısıtıyorlardı nefesleriyle. Ben onu düşünüyordum. Ölümü göze aldığım adamı ve geçmişte ki acılarımı unutmamı sağlayan, kalbimde yarattığı depremler yüzünden kaçtığım adamı. O da üşüyor mu ki şuan? O küçük ellerini ellerim arsına alsam öpsem ve ısıtsam. Onu çok özledim. Derken içeri yeni bir müşteri geldi yüzü burnuna kadar çektiği paltosu yüzünden görünmüyordu. Şapkası da vardı. Uzun boyluydu. Önce şapkasını çıkardı. Altın sarısı saçlarını salladı, daha sonra yavaşça paltosunu çıkardı. Bu oydu. Gelmişti sonunda işte. Yanına gittim. Bana konuşmamız gerektiğini söyledi. Mesaim bitmişti. Yanına oturdum.

AŞKIN KÜLLERİWhere stories live. Discover now