22. Bölüm - Kaza

6K 346 6
                                    

Cumartesi en sevdiğim gündü. Uyku, televizyon, bilgisayar üçlüsü içinde geçirirdim tüm zamanımı. Bugün ise koca bir istisnaydı. İlk defa oturmuş boş gözlerle duvarı izliyordum. Vereceğim kararın doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu nasıl anlardım ki?

Ece’yi buradan ayırmak onun için çok büyük hataydı. Ama benim yüzümden içlerinden birine zarar gelirse işte o zaman suçluluk duygusuyla kavrulurdum. Babam gülümseyerek başımı okşadıktan sonra kapıya doğru ilerledi. Elinde arabanın anahtarlarına tutuyordu. ‘‘Ben işe gidiyorum, en kısa zamanda karar vermen gerekiyor. Biliyorsun değil mi?’’

Başımı onaylarcasına salladım. Ben biliyordum ama zihnim sürekli duygularımı öne sürüyordu. Ece’nin odadan çıktığını görünce elim ayağıma dolandı. Duymadığına emindim, keşke kendime engel olabilseydim.

Bu kararı nasıl söyleyeceğimizi, onaylayıp onaylamayacağını bilmiyordum.

O adamı gördüğümü de anlatamamıştım babama. Ne diyebilirdim ki? Beni az daha ezeceğini söylesem iki saate kadar toplanıp yola çıkmış olurduk.

‘‘Yalçın’la konuştun mu?’’ dedi Ece babamın çıktığına emin olunca. ‘‘Hayır, konuşmam mı gerekiyordu?’’

Gözlerini devirerek arka cebinden telefonunu çıkardı. ‘‘Ara onu.’’

‘‘Neden?’’

‘‘Çocuk kendini yiyor benim yüzümden diyerek. Her neyse! Ara şunu!’’

Aslında şu an onun sesini duymaktan başka iyi gelecek bir şey bilmiyordum. Ece’nin telefonunu alarak hiç düşünmeden ismine tıkladım. Kararlarımı sorgulamaya başladığım an işin içinden çıkamıyordum. Bu yüzden pek düşünmeyecektim.

Ara tuşuna basarken içimde en ufak şüphe yoktu. Kafam rahattı.

‘‘Alo?’’

‘‘Yalçın? Öhü, ben İmge.’’

‘‘Tanıdım.’’

Diyalogumuz son bulurken içime işleyen huzuru görmezden gelmeyi denedim. Onu aramıştım fakat sebebim yoktu. ‘‘Bir sorun mu var?’’ dedi sessizliğimizden korkmuş biçimde. Ne demem gerektiğini bilemedim. Sadece onun sesini duymaya ihtiyacım vardı ve düşünmeden arayıvermiştim.

‘‘Buraya gel.’’

Bundan sonra dertsiz tasasız yaşayacaktım. Beni koruyabilmek için ayrıldıysa gurur yapmanın anlamı yoktu. Dört sene boyunca gururumdan babama beni çıkarmasını söyleyememiştim. Elime ne geçmişti? Boşa geçip giden seneler o kadar.

‘‘Ne?’’

‘‘Buraya gelemez misin? Seninle konuşmalıyım.’’

Telefonun ardından kesik nefesler duydum, ardından kıyafet hışırtıları. ‘‘Yarım saat,’’ diye fısıldadı sessizce. ‘‘En fazla yarım saate oradayım. Baban evde mi?’’

‘‘Hayır.’’

‘‘Tamam, geliyorum.’’

Hemen sonra kapatmıştı telefonu. Rahatlayarak koltukta yaslanırken Ece’yi süzmeyi ihmal etmedim. Oldukça… Mutlu görünüyordu. Olaylar çok hızlı geliştiğinden olsa gerek Olcay’la olan ilişkisini soramıyordum. Şimdi tam zamanıydı. ‘‘Eee, Olcay’la nasıl gidiyor?’’

Sanki bunu bekliyormuşçasına koltuğun ucuna doğru gelerek bana yaklaştı. Yüzünde sabırsız bir ifade vardı. Elleriyle oynarken aynı zamanda konuşmaya başladı. ‘‘Hiç sormayacaksın sandım! Bana çıkma teklif etti. Sanırım kabul ettim. Bilmiyorum.’’

Aşka Dokunuş ღWhere stories live. Discover now