İyi okumalar... Medyada Boyd var. Derekin sürüsünden.
***
(Yazar'dan)
"Onu yapan şeyi gördük!" diye bağırdı İsaac Dereke bakarak. "Neye benziyordu?" diye sordu Derek. Ölmüş genç adamın başının üzerinde duruyorlardı.
"Yeşil... Kuyruğu vardı. Kurt adam olmadığı kesindi." diye Erica cevap verince Derek şok içerisinde onlara baktı. Bu... Bu mümkün olamazdı. Bunca yıl sonra...
"Kanima..."
Derek'in yüzü dehşetle yerde yatan adama döndü.
"O da ne?"
Boyd yüzünü buruşturarak Derek'e baktı. "İnan bana, hayatında öyle bir şey görmemişsin." Derek eliyle yüzünü sıvazladı. Bir dert bitmeden, diğeri başlıyordu. Bu iyice sinirlerini bozmaya başlamıştı. Tam her şey yoluna giriyor derken, yine sarpa sarmıştı. Bu karmaşa canını sıkıyordu.
***
(Stiles'dan)
Güzel bir rüya görüyordum, ama bunu güneş ışınları engellemişti. İçimden küfürler savurarak gözlerimi açtım. Yatakta oturur pozisyona geçip etrafa bakmaya başladım. Gözlerim yeniden kapanıyordu ki...
O da ne? Burası benim odam değildi! Biraz daha inceledikten sonra Heaven'in odası olduğunu anlamıştım.
Yavaşça üzerime baktım. Üzerimde sadece pantolonum vardı. Kafamı ellerimin arasına alıp düşünmeye başladım. Dün en son ne olmuştu? Galiba uçurumun kenarında sinirden içiyordum. Sonra... Sonra Heaven geldi ve konuşmaya başladık. Ondan özür diledim, o da kabul etti. Sonra... Sonrası yoktu.
Ben bunları düşünürken, duşun kapısı açılmıştı. Heaven bornozuyla ıslak şekilde duştan çıkmıştı. Islak saçlarından damla-damla yere sular dökülüyordu.
Ağzım açık onu izlerken bana dönüp "Günaydın." dedi. Onu izlemeye devam ederek "Günaydın..." diye cevap verdim. Saçlarını havlusuyla kurulayarak dolabını açtı. Yatağın üzerine giyeceği kıyafetleri koyuyordu.
"Dün neler oldu?" diye sordum. "Baban içtiğin için seni eve almayacaktı. O yüzden seni buraya getirdim." dedi askıdaki kıyafetlere bakarak.
"Peki... Dün... Şey... Şey yapmadık, değil mi?" diye sordum kızararak. Öyle bir şey olmasını tabii ki isterdim. Ama o zaman ayık olmayı tercih ederdim.
Arkaya dönüp kötü-kötü bana baktı ve "Hayır tabi ki, salak!" diye sinirle cırladı. Bir taraftan üzülsem de, bir taraftan da sevinmiştim. Az önce neden sevindiğimi söyledim.
Gözlerini devirerek kıyafetlere geri döndü. Sonra bana bakıp "Dışarı çıksan iyi olur. Elbiselerimi değişeceğim." dediğinde pislikce sırıtıp "Değişe bilirsin. Gözlerimi kaparım." dedim. Yüzü saniyeler içinde değişmişti. Ve bu hiç iyiye alamet değildi.
Beni dışarı atıp, kapıyı yüzüme çarpmıştı. Bazen bu atarlı hallerine bayılsam da, bazen sinirime dokunuyordu. Kendimi ondan daha güçsüz hissediyordum.
"Biraz ince olsan ne olur sanki?!" diye bağırdım kapının ardından. Ama bir şey söylemeyince yüzümü buruşturup "Yabani..." diye fısıldadım ve diğer banyoya geçtim.
***
(Lia'dan)
Scott'dan yeni bir ölü haberi alınca koşarak Heaven'e gitmiştim. Onun bunu mutlaka duyması gerekiyordu. Artık bir şeyler yapmalıydık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood and Revenge: Geçmişle yüzleşme~ TAMAMLANDI
FanfictionHayatı 7 yaşındayken ailesinin öldürülmesiyle değişen bir kız, ve onun intikamını okumak istiyor musunuz? O zaman hikayeme buyurun! Ona baktım. Korku dolu gözlerle beni izliyordu. Ona baktığımda ailemi hatırlıyordum, yerde yatan kanlı bedenlerini...