27. Bölüm

749 74 51
                                    

Satırlar arası güzel yorumlarınızı ve oylarınızı heyecanla bekliyorum. Profilimi takip ederseniz çok sevinirim.

☆☆☆☆☆☆


Boğazımdaki kuruluğun yakıcı hissiyle yüzümü buruştururken yüzüme yansıyan güneş ışıkları rahatsızca kıpırdanmama sebep oldu. Gözlerimi araladığımdaysa sabah olduğunu fark ettim. Alarm henüz çalmamıştı. Uyuyamamamın sebebinin yanımda yatan sevgilim olduğunu biliyordum. Çünkü sarmaladığı kolları çok ağırdı. Üzerimden ittirirken yerimde doğruldum yavaşça. Çok susamıştım. Mutfağa inmem gerekiyordu. Hemde bir an evvel Aksel kimseye görünmeden gitse iyi olurdu.

"Aşkım..."

Hiç aldırmadan yorgana daha da sarıldı. Hadi ama... Romantikliğe de gelmiyordu. Mecburen dürtükleyecektim. "Kış uykusuna mı yattın ayı?! Kalksana!"

"Ne var Minel?" Diye homurdandı.

"Git artık evine. Baran görmesin seni burada."

Söylene söylene ayağa kalkarken yalpalamıştı ki kolunu tutarak düşmesini engelledim. Yavru bir kediye benziyordu. Mayışmıştı resmen. Esnerken, gözlerini ovuşturdu. O kadar tatlı gözüküyordu ki...  Dayanamadan yüzünü ellerim arasına aldım ve yanaklarını sulu sulu öptüm. 

"Ne yapıyorsun kızım ya?!"

Kaşları çatıldığında omuz silktim. Dün ki göndermelerine karşılık "Sevgilim değil misin?" diye sordum sinir edici ses tonumla. "Ayrıca çok fazla oyalanma. Baran görmesin seni."

 "Görsün görsün. Vereceği bir hesap var zaten."

"Ne oldu ki?"

"Sevgilisiyle ilgilenmiyormuş."

Oha, nasıl ya?! Körkütük aşıktı Ayça ablaya. Belli ki bir sorun vardı. Zaten kaç gündür annesiyle birlikte ortalıktan kaybolup duruyorlardı. 

"Aksel... Baran'ın bir sıkıntısı var." 

"Neymiş o?"

"Bilmiyorum." diye mırıldandım. Ama öğrenecektim. Kafaya koymuştum bir kere.

"Her neyse... Ben çıkayım artık." deyip dudaklarıma kısa bir öpücük bıraktı Aksel. Ardından odanın kapısını aralayıp bakındı. Görünürde kimse yoktu. Merdivenlere yönelirken sessiz adımlarla aşağı inmeye başlamıştı. Bende arkasından ilerliyordum. Son basamağa geldiğindeyse aniden duraksadı. Bu hareketi yüzünde ona çarpmıştım. Düşmemem için beni tutarken 'Sessiz ol.' diye fısıldadı. Baran'la üvey annem olacak o kadın bir şeyler konuşuyorlardı. Daha doğrusu tartışıyor...

"Saçmalamayı kes Baran! Gönderelim gitsin işte..."

"Hayır dedim anne!"

"Bunca yıldır baktığımız yetmedi mi?!"

Neyden bahsediyorlardı? Kaşlarım çatılırken Aksel'e baktım. Bir şeyler düşünüyor gibiydi. Tam soracaktım ki Baran'ın etrafta gezinen gözleri bizi bulmuştu. Çünkü kaşınan burnum yüzünden hapşurmuştum. Hemde sevgilimin üzerine! Gerçi... Aynısını hastayken bana da yaptığı için ödeşmiş olduk. Ama o yüzünü buruşturarak geri çekildi ve üvey abime yakalandığından teslim olurmuşcasına ellerini kaldırdı.

Sanırım sıçmıştık...

"Ne işin var lan senin burada?!"

"Eee şey..." diye geveliyordum ki "Yarım saat önce sana bakmaya gelmiştim. Neden kardeşimle ilgilenmiyorsun diye soracaktım! Ama evde değilmişsin." diye lafı çevirdi. Yuh. Resmen haksızken, haklı durumuna gelmişti. Bundan korkulurdu vallahi. 

"Ben aslında..." 

"Sen eve erkek mi alıyorsun Minel?! Sürtüğün tekisin işte. Burayı genel ev gibi kullanamazsın ama."

Üvey annemin sert sesi Baran'ın sözünü keserken sıkıntılı bir nefes verdim. Zaten son bir kaç gündür stresliydim. Birde bu kadın üzerime geliyordu. Hemde iftira atarak. Unutmuştu sanırım geçmişi. Ama ben hatırlatırdım. 

"En azından arkadaşlarımın kocalarını ellerinden almıyorum."

Lafı koymamla beraber "Sen fazla olmaya başladın!" diyerek tam üzerime geliyordu ki Baran tutarak engelledi. Bir dakika... Zeytinyağı gibi üste mi çıkacaktı şimdi de?! İzin vermezdim beni küçük düşürmesine.

"Eee ne yapacaksın?!" 

Onun gibi bağırmamla beraber "Defol git bu evden!" diyerek Baran'ın ellerinden kurtuldu. Bu sefer Aksel önüme geçmişti. Neden korumaya kalkıyorlardı ki?! Çok meraklıydım sanki onun gecekondusuna. Alsın bir taraflarına soksun.

"Tamam." dedim bunalmış bir edayla. Hemen ardından hızla merdivenlerden çıkmaya başladım. Bıkmıştım artık. Daha fazla uğraşamayacaktım. Zaten bu gün ilk maaşımın da yatmış olması gerekiyordu. Önce bir otele yerleşir sonra da ev tutardım. En azından çenesini çekmek zorunda kalmazdım daha fazla.

"Minel, hayır!" 

Odama girip gardırobun üzerindeki bavuluma uzandığımda Baran'a aldırmadan kıyafetlerimi gelişigüzel doldurmaya başlamıştım. Şu saatten sonra beş dakika daha kalamazdım burada. 

"Çık dışarı!"

"Ben onun adına özür dilerim tamam mı?"

O ilk kez birisinde af dilemişti.. Ama hayır! Umurumda değildi. Artık özgür olmak istiyordum. Bıkmıştım baskılarından. 

"Ne oluyor ya?"

Berna'nın da esneyerek dibimizde bitmesiyle beraber "Üstümü değiştireceğim..." diye homurdandım. "Çıkın şu odadan."

"Minel sakin ol."

Artık Aksel'de karışmıştı işin içine. Göz devirme isteğimi bastıramadım. Ona neydi?! Biliyor muydu benim yaşadığım şeyleri?! Herkesin hayatı kendinin ki gibi güzel değildi. Önce annem terk etmiş, sonra babam geberene kadar ağzıma sıçmıştı. Karısıyla bir olup etmediği eziyet kalmamıştı. Her gece içip de sabaha kadar dövdüğü o günleri unutmamıştım. Elim yüzüm morluk içinde kaç defa gitmiştim okula? Yardım edin diye yalvardığımda Baran ve Berna önemsememişti ama. Şimdi de ben takmıyordum kafama. 

"İstemiyorum diyorum ya. Defolup gideceğim!"

Baran sinirli bir nefes verirken fazla bile dayanmıştı. "Yeter artık tamam mı?! Si.... git o zaman Minel! Sana yalvaracak halim yok." diye gürledi birden bire. İşte şimdi daha net anlamışsınızdır. Bunlar böyleydi işte. Çok çabuk vazgeçerlerdi. Biliyordum zaten istenmediğimi. Defalarca kez dile getirmişti. İstemsizce yüzümde bir sırıtma oluştu. Çok pişman olacaklardı. Bensiz bu evi bok götürürdü bir kere. Her şeyi tek başıma hallediyordum. Temizlik, yemek, alışveriş... Onlar sokaklarda sürterken benim canım çıkıyordu. Birde Berk'e bakıyordum yetmezmiş gibi. Ama göreceklerdi. Ne halt ederlerse etsinler. Bundan sonra zerre kadar umurumda değiller.



Bölüm nasıldı?

Yorumlarınızı ve görüşlerinizi belirtirseniz çok sevinirim. Profilimi takip etmeyi unutmayın.

İnstagram Hesabım: aleynaozgul1






her yıldız bir gün söner.Where stories live. Discover now