"YANGIN'DAN SON ON İKİ."

165 44 90
                                    

Emir can iğrek - Beyaz Skandalım

🌹

Yangın'dan son on iki.

Ben yangının'da kül kokarken, sen çiçek gibi kokuyorsun.

Çünkü sen yangında açan çiçeğimsin.

Yangın çiçeğim.

Kelimelerim bile yanarken, ben yine sana yazıyorum. Yoruldum ama durmuyorum.

Bileklerim acırken, bir kaç kelime fısıldamak istiyorum sana. Topallarken, dizlerine düşüyorum. Merak etme diyorum içimden merak etme sen, sadece bir kaç kelime yakıp, yangınımı harlayacağım. Az değil, Çok yanacağız. Daha da.

Günlerden hangi gün bilmiyorum. içim biraz buruk ellerim de dünden kalma bir sigara çöpü var. Bunu ellerimde gördüğünde, kızacağını ve korkacağıni biliyorum. Ama içmek için almadığımı söylemek isterim sana, sadece bir şeyin, bir şeyi nasıl kendi kendine tükettiğini görmek istiyordum.

Bunu neden yapıyorum biliyor musun? Çok değil bir kaç gün önce kaldırım'da çiçekleri sularken, yaşlı bir kadın geçti buradan yüzü çökmüş, elleri titrekti. Lakin, yıllara meydan okurcasına dudağında bir gülümseme ne kadar ardına saklamaya çalışsa da gözlerin de bir acı vardı. Ellerinde ki fileleri taşırken bir elma ayak ucuma düşmüştü o an onu kaldırmak isterken göz göze gelmiştik ben yardım etmek istediğimi söylediğim'de kabul etmişti ve evinin önüne geldiğimizde hoşçakal derken, bir şey söyledi bana. Biraz nefesim tökezlemiş, kalbim'de bir sızı hissetmiştim.

"Eğer ki bir gün, seni yanıp tüketen bir aşka düşersen kaç kızım. Kaç ki, kendi kendinizi zehirleyen bir yangın topuna dönüşmeyin. İllaki biriniz söneceksiniz bak. Benim sol yanım yok. O benim yan'sızım."

Sevgilim, bunu söyledikten sonra uçurumun dibine gitmeden az kala, bir sigara görüp almıştım.

Şimdi sigaranın Küllerini sayıyorum. Sigaranın ne zaman sönüp biteceğini izliyorum. Avuçlarım yanıyor, ama saymalıyım. Bilirsin pek aram yoktur benim sayılarla ama eğer ki, her kül düştüğünde zaman bizi daha da söndürecekse, külümü saymalı bunu harlamalıydım.

Uçurum'un dibinde sular dalgalarını taşlara vuruyor, bu sese kulak verip, avuçlarımın yanışını izliyorum. Seni ardımda bırakmanın ne kadar yakıcı bir his olduğunu biraz daha anlıyorum. Sevgilim, şu an gönlümün yangınını kimse görmüyor muydu? Körler miydi? Aksi taktirde yanından geçtiğim, çiçeğin dalları dahi yangın'dan nasibini alıp boynunu bükerdi.

Bir nefes almak istiyorum. Alamıyorum. Kalbimin odalarının, sertçe kapılarını birbirine çarptığını hissediyorum. Beni arıyorsun. Sana söyleyemediklerimin her kelimesinde tek tek, sönüyorum. Bunu senden gizli yapıyorum, Biliyorum bunu sana söyleseydim avuçlarını açar, avuçların'da bir yangın yakardın. Ben öperdim, dudaklarım yanardı, sonra birbirimizin Küllerini yutardık.

Sonra aklıma bir şey geliyor, senden gittiğimi düşündüğünü düşünüyorum. "Yok,"diyorum çaresizce, "Bunu düşünmezsin, senin evin benim."

Sonra birden bir şey oluyor. Avuçlarım'da yanan kül uçup, havaya karışıyor. Nasıl olduğunu bilmiyorum birden ayağa kalkıyorum. Kül'ümün izini sürüyorum gözlerim biraz kanlanmış, biraz da ıslak ama her seferinde öylece yanmış avuçlarımı gözlerimi götürüp, külüme ulaşmayı yeğliyorum. "Olamaz," diyorum. Kül, uçurumun kenarın'da yüksekte kayalıklara doğru yol alırken ağlamaya başlıyorum. "Kül'üm sensin," diyorum. Sana ulaşmadan önce kül olduğumu unutarak "O sensin. Gitmesene öylece uzak uzak." Kül'üm iyice gözden kayboluyor, dizlerimin üzerine çöküyorum. Pes etmiyorun ama sönüyorum. "Bari gitmeden önce son bir kez daha yaksaydın."

Saçlarım uçuşuyor. Kendimden nefret ediyorum. "Sevgilim, kül'üme sahip çıkamazken, yangınına yanmak ne büyük delilik." Yutkunuyorum. Bunu yaparken, arkam da taşların hareket ettiğini duyorum. Başımı iyice taşlara yaslarken, bir nefes soluyorum. Bu nefes ile birlikte, kaburgam'da kemiğimin, hareket ettiğini hissediyorum. Bu hisle kendime geliyorum. Başımı gökyüzüne kaldırıyorum. Bir damla düşüyor gökyüzünden yanık dudaklarıma.

"Eksik kaburga kemiğim." Fısıldıyorum. "Ah, ah, ah."

Buradasın. Sevgilim buradasın.

Adımların titrek, cılızca sırtımda duruyor. Yere eğildiğini hissediyorum. Biraz sonra sırtını, sırtıma yaslıyorsun. Başın, boyunumun mezarına düşmüş avuçların avuçlarıma kapanmış öylece duruyorsun. Bir nefes daha alıyorum. Ya da dur sevgilim affet. Bir nefesini daha alıyorum.

"Geldin," diyorum. Utanarak, "Geldin. Ama kül'ümü kaybettim ben. Seni de kaybetmeyeceğim. Bu yüzden sen gitsene benden." Kendi kendimi kelimelerim ile zehirlerken, Dizlerimi uzatıyorum. Terlemiş avuçlarını, avuçlarımdan çekmeye yelteniyorum. Bunu yaptığım anda bir hıçkırık sesi duyuyorum. Gözlerimin yandığını hissediyorum. Sana dönmek istiyorum. İzin vermiyorsun.

"Ben," diyorsun. Ağlarken, sesinde bir çocuğun çığlığını duyuyorum. İçime bir kor düşüyor sevgilim. "Sırtın'da yük müyüm?" Bunu söyledikten sonra bir bıçağın kalbim'de kesik kesik nefeslendiğini duyuyorum. Bıçağım, kesiğim'de kanıyor çocuğum, sen tutma.

Yutkunuyorum. Başımı iyice boynuna yaslıyorum. "Evet," diyorum. Sevgilim yanıyorum. İstediğime varıyorum. Yanarken, gülümsüyorum. "Sen benim yangınımsın. Har olmadan, yanmam. " Bir yangın tutuşmadan yanmaz sevgilim, bilir misin? Eskiler insanların sırtında yük olmasaydı, varacak yerleri olmazdı ve asla yürüyemezlerdi, derler. Ben sana varmak istediğimde dahi, seni kendimden ayırmıyorum.

"O zaman," diyorsun. Tane tane yanıp, tek tek tutuşurken, "Neden gittin yangınım," ellerini avuçlarıma vurup gözyaşların ile örtüyorsun. Beraber, birbirimizin mezarını kazarken dahi beraberiz.

Sonra sana anlatıyorum. Sözlerim bittiğinde avuçlarımı kaldırıyorsun.

Yaralarım'dan öpüyorsun. Yandığım, yaktığın yerden.

"Yanlış biliyorsun," diyorsun. Bunu söylediğin zaman yanlışımı sorguluyorum. Başımı iki yana sallıyorum. Asla diyorum. Senin içinde olduğun bir cümlede yanlış nasıl olur diyorum. Sonra konuşuyorsun. Sen benim yanlışım'da tek doğrusun. "Sönmeden kül'ünü kaybedemezsin." Diyorsun. Devam edeceğini anladığım da seni dinliyorum. "kül sensin, yangın ben. Öylece birbirimizi harlıyoruz. Eğer ki bir gün kül uçarsa, yangın kül olur." Nefesleniyorsun. "Benim İçimde, yangınım'da yine sen varsın." Diyorsun yüzünü bana dönüyorsun ve fısıldıyorsun. "Benden gidersen, Ateş'e küserim. Bir daha da yanmam. Cehennem ağlar."

Sevgilim, Ben senim, sen ben.

Sevgilim, burada. Şu an. Öp, ve yak beni.

Kül'ümden yangın doğsun.

🌹

Güzel kızım. Sen yanma.

Çiçeğin, elinde büyüsün.

KÜL'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin