9: Güzel sövdün kardeşim.

22.7K 2.3K 1.4K
                                    

"Taehyung!"

Duyduğum yüksek desibelli ses yüzünden rahat rahat yattığım hamakta irkilmiştim.

"Bak şurada bir kedi var, biraz ileride de köpek var. Beş dakikadır dik dik bakıyor. Kesin kavga edecekler. Bir şey yapsana?"

Çocuk gibi korkarak yanıma gelmiş ve hamağın iplerini tutarak beni sarsmıştı. Mızmızlanarak gözlerimi açtığımda ciddi bir şekilde ileriyi işaret etmeye devam edince oflayarak bakışlarımı o tarafa çevirmiştim.

"Neden durup durmadan kavga etsinler? Bizim burada köpekler kedilerle iyi anlaşıyor merak etme"

"Ama ya kavga ederlerse? Biz de araya kaynarız sonra"

"Saçmalama" Oflayarak konuşmama karşı kaşlarını çatmış ve kollarını birbirine bağlayıp dik dik bana bakmaya başlamıştı.

"Eğer bir gün bana gelip korktuğun bir şeyi def etmemi istersen aynı bu şekilde davranacağım" dediğinde derin bir nefes vererek yattığım yerden doğrulmuştum.

Kindar piç.

"İki dakika şurada rahat rahat yatırmadınız"

Kendi kendime söylenerek ilerde kendi halinde gezinen köpeğin yanına doğru gitmiştim. Beni tanıdığından olsa gerek o da bana doğru gelmiş, hemen sevilme pozisyonuna girmişti. Onu sevmek isterdim ama elimi yıkamaya üşeniyordum. O yüzden sadece peşinden geldiğine emin olarak onunla birlikte ileri doğru gitmeye başlamıştım. Ormanlık alana girdiğimizde gözlerim başka bir köpek aramıştı. Çok geçmeden bulduğumda ise bir şekilde yanımdaki köpeği arkadaşının yanına yollayabilmiştim. Önceden de dediğim gibi, köpeklerle iyi anlaşıyorduk.

Yorgun adımlarımla Jungkookun yanına döndüğümde beni duysa da hiç bana bakmayıp elindeki telefonla ilgilenmeye devam ettiğinde iç geçirerek yanına gitmiş ve uzattığı bacaklarını aralayarak kendime yer açmıştım. Araya girip başımı göğsüne yaslamış ve ben de telefonda ne yaptığına bakmaya başlamıştım. Birileriyle mesajlaşıyordu ama isim yoktu. Kayıtlı olmayan bir numaraydı.

"Jungkook?"

"Ne?"

"Hadi ama.. yaptım istediğini?"

"Teşekkürler"

Kısa kısa cevap verip telefonunu kitlemiş ve omuzlarımdan tutarak kalkmam için sinyal göndermişti. Elbette kalkmayıp olduğum yerde dönmüş ve aşağıdan yüzüne bakmaya başlamıştım.

"Tamam, özür dilerim. Sadece ikide bir yattığım yerden kalkmak zorunda kalınca sinirlenmiştim"

"İkide bir kalkmana neden olacak şeyleri ben yapmadım ama?"

"Biliyorum. Sana patlamış gibi oldum. Özür dilerim. Böyle davranma lütfen"

"Özür dilemene gerek yok, kalk hadi"

"Sinirlendin değil mi? Of, özür dilerim gerçekten"

Üzgünce mırıldanarak bir elimi yanağına çıkartmış ve temkinli bir şekilde dudaklarına uzanmıştım. İstemediğini fark edersem geri çekilecektim tabi ama bu bana koyardı. Hem de iyi koyardı. Neyse ki geri falan çekilmeme gerek kalmamıştı. Dudaklarımız birleşir birleşmez elleriyle yanaklarımı kavramıştı. Başını biraz yana yatırıp sinirini dudaklarımdan çıkarıyormuşcasına beni öpmeye devam etmişti. Dudaklarımı sertçe ısırıyor ardından orayı emerek tatlı acıyı dindirmeye çalışıyordu.

Nefessiz kalarak geri çekildiğinde ise fazla değil, hızlı soluklarımız birbirine karışacak kadar uzağımdaydı. Olduğum pozisyon belimi biraz acıttığı için olduğum yerde biraz kayarak başımı karnına yaslamıştım. Ellerinden biri saçlarıma yerleşince dudaklarımı çekinmeden kaslarının üzerine bastırmıştım.

Sensitive: TaekookWhere stories live. Discover now