30: Seni seviyorum, çakma kül kedisi.

18K 1.8K 1.5K
                                    

Ayrılık vakti gelmişti.

Jungkookun bineceği uçağın 15 dakika rötarlı olarak kalkış yapacağı havaalanında bildirilirken Jungkookla birbirimize bakmıştık sadece. Midem bulanıyor ve kasılıyordu. Şu ana kadar zorla tuttuğum göz yaşlarım göz pınarlarıma dolmak için beni zorlamaya başladığında ani bir duygu seli yaşamaya başlamıştım. Ellerimi birbirine kavuşturarak dudaklarımı da birbirine bastırdığımda Jungkook usulca bir nefes vermiş ve elini belimden çekip ayağa kalkmıştı. Elini belimden çekince daha da bir panik olmuş ve ben de ayağa kalkarak kollarına tutunmuştum. Nefesimi istemsiz bir şekilde tuttuğum sırada Jungkook kollarındaki ellerimi tutarak boynuna çıkarttığında ona sıkıca tutunarak ona yaklaşmıştım. Elleri tekrar belimi bulduğunda rahat bir nefes vermiştim. Dudaklarını alnıma yaslayınca otomatik olarak kapanan gözlerim titrer gibi olmuştu.

"Nasıl alışacağım hakkında bir fikrim yok" demişti dudakları her hareketinde alnıma değerken. "Nasıl senden uzakta, istediğim zaman yanına gelemeyeceğim bir yerde yaşayacağımı bilmiyorum. Adapte olabilir miyim onu da bilmiyorum- gerçekten, hiçbir şey bilmiyorum şu anda" demiş ve beni hafifçe kendisinden ayırarak göz göze gelmemizi sağlamıştı. "Tek bildiğim şey, seni şimdiden özlemeye başladığım"

Dudaklarım engelleyemediğim bir şekilde bükülürken boğazıma oturan yumruya inat yutkunmuş ve dolan gözlerime inat gülümsemiştim.

"Adapte olacaksın. Başarılı bir öğrenci olacaksın. Orada arkadaşların da olacak. Ben buna eminim."

"Ne arkadaşı-"

"Jungkook, kendini kapatmayacağına söz ver" demiştim derin bir nefes alıp verdikten hemen sonra. "Eğer gidiyorsan bunun hakkını vermelisin. Oradayken hayatının kolaylaşması, daha iyi hissetmen ve daha iyi öğrenmen için elinden gelen çabayı sarf edeceğine dair bana söz ver"

"Taehyung-"

"İtiraz yok. Sadece söz ver."

Omuzlarını düşürerek belime daha sıkı sarıldığında onu kendime çekerek boynuma sokulmasına izin vermiştim.

"Ben burada iyi olacağım" demiştim sessizce. Ensesindeki saçlarla oynuyordum. "İkimiz de çok zorlanacağız ama Jungkook, bunu atlatabiliriz. Aramızda kilometrelerin oluşu bir şeyi değiştirmeyecek. Ben yine seni seveceğim."

"Seni burada bırakmak istemiyorum" demişti boğuk bir sesle. Yutkunarak boğazımdaki yumruyu indirmeye çalışıyordum. "Taehyung, yanıma gelme şansın hiç mi yok? Burada da sürekli evdesin zaten. Rusya'ya gelsen, seninle sıcacık bir evde yaşarız. Arada hava iyi olur, dışarı çıkar hava alırız. Zaman geçirebileceğin bir sürü şey koyarım eve-"

"Sevgilim" Sözünü kesmiştim sessizce. "Şu an bunları düşünerek kendini daha çok üzdüğünün farkında mısın? Şu an için biraz zor ama pasaport ve vize işlemleri için başvuru yapacağım. Kısa bir süre de olsa yazın yanına gelebilmek için elimden gelen her şeyi yapacağım" dediğimde derin bir nefes alıp vermiş ve başını sallayarak beni onaylamıştı.

"Ben sensiz ne yapacağım orada?" Ağlamaklı bir şekilde mırıldandığında yutkunarak ona yaklaşmış, dudaklarımı dudaklarına bastırıp ona minik bir öpücük vermiştim.

"Seni seviyorum" demiştim sessizce. Dudaklarımız birbirine değdiği için huylanmıştım ama sorun etmedim.

"Ben de seni seviyorum" demişti o da. Sesi titremişti. Elleri daha da sıkılaştığında ağlamak istemiştim ama hayır, tutmuştum kendimi.

Dudaklarımızı birleştirerek ellerimi saçlarına yerleştirdiğimde beni tamamen kendisine yaslayarak  dudaklarımı nazikçe öpmeye başlamıştı. Alt dudağı dudaklarımın arasında ezilirken dilini dudağımın üzerinde gezdirip kuvvetli sayılabilecek bir güçte üst dudağımı emmişti. Yanaklarından tutarak onu olabilirmiş gibi daha da kendime çektiğimde başını hafifçe yana eğmiş, alt dudağımı hedeflemişti.

Sensitive: TaekookDonde viven las historias. Descúbrelo ahora