7. DÜŞEN MASKELER

21.9K 931 326
                                    

Koca dünya beni içinde bir yerine sığdıramamış, nereye gitsem her kapı yüzüme kapanmıştı bir bir yıllar boyu. Ailemden sonra kendimi içinde güvende hissedebileceğim, oraya ait olacağım bir yerim yoktu artık. Ailem benim bu hayattaki tek evimdi ve benim evim, yedi yaşımda yıkılmıştı başıma. Yedi yaşımda bir enkazın altında kalmışken, başka bir ev inşa etmeye cesaret edememiştim kendime yeniden başıma yıkılır diye. Bir misafir gibi konaklıyordum her yeni yaşımda. Çünkü yedi yaşımdan beri kendimi ait hissedemiyordum aldığım her bir yeni yaşa ...

Bana ait kılınan hayatım sanki yeterince zelzeleye uğramamış gibi sürekli yaka paça bir yerlere sürüklenmek, sabır çizgimin sonuna gelmeme neden olurken iki kolumdan da, insan gücü üstünde bir kuvvetle tutan 'asker' adı altındaki kişiler tarafından nereye götürüldüğümü bilmeden, sürüklenirken daha fazla içime sığdıramadığım hislerimle öfkem taştı.

"Bırak! Yeter artık bırak." Sesim kendi kulaklarımda yankılanacak derecede bir çığlıkla çıktığında, ikisi de neye uğradıklarını şaşırarak, bir anda kollarımdaki ellerini gevşettiler.

Hızla aralarından sıyrılarak ileriye doğru adımladığımda üzerime doğru birkaç adım atmışlardı ki daha fazla dayanamayarak yeniden bağırırken buldum kendimi.

"Gelmeyin!" yüksek desibelde çıkan sesim boğazımı tahriş ederken, dudağımdan akan kanı hızla elimin tersiyle sildiğim sırada, bir çıkış yolu aradı gözlerim. Bu korkunç yerden kurtulmam için herhangi bir çıkış... Soluklarım kontrolsüzce işlerken, buradan kaçamayacağımı, bana hiçbir şekilde müdahale etmeyerek karşımda duran iki adamla daha net anlamıştım.

İfadesiz, donuk gözleri hareketlerimi sakince izliyorken çatılan kaşlarımla ikisi arasında hızla gidip geldi bakışlarım. "Niye buradayım ben?"

Cevap vermeyeceklerini bildiğim halde sorduğum soruyla ikisi de birbirlerine boş bir bakış attılar sessizlik içerisinde. Ares'in olduğu, büyük çaplı bir karmaşanın eşiğine gelen odadan uzaklaşmıştık ve bu yüzden, şimdi nereye gideceğimi hiçbir şekilde bilmiyordum. Karmaşık bir yapıya sahip olan bu yerde, neyle karşılaşacağımı bilmemek, kaçmamın önüne engel koyuyordu.

"Algan Bey gelene kadar sizi güvende tutmamız emredildi. Lütfen, buradan ayrılmayın." Robotik bir tonlamayla konuşan adamla gözlerim onu buldu. Sonunda birinin benimle iletişim kurmasına sevinebileceğim daha önce aklıma gelmeyecek olan bir düşünceydi kesinlikle.

"Diğerleri neden karşı çıktı o zaman?" Bu soruma cevap vermekte bir sakınca görmemiş olacak ki, düz seviyesinden şaşmayan sesiyle yanıtladı.

"Komutanımız Algan Bey'in annesi, Atalante Hanım tesiste yönetici olamamanın vermiş olduğu bir takım hazımsızlıkla-" Lafını kesen şey diğer yanında ki, deminden beri sessizce duran diğer asker oldu.

Uyarıcı bir şekilde karnına vurduğunda, konuşan adam hafifçe boğazını temizleyerek devam etti. "Bu öz eleştirimden kimsenin haberi olmazsa yalnız..." Rica eder bir sesle konuştuğunda hızla başımı sallayarak onayladığımda, şuan bu eleştirisini umursayacak halde olmadığımın o da farkına varmış olacak ki konuşmasını sürdürdü.

"Aralarında bir restleşme olduğundan dolayı, tesiste askerler ikiye bölünmüş durumda. Bu yüzden Algan Bey'in emrine, kaynağının nereden geldiğinin bizimde bilmediğimiz bir özgüvenle itaatsizlik ettiler."

Kendi eleştirisini de sözleri arasına fazla resmi ve ciddiyet içerisinde serpiştirmesi onu tuhaf bakışlarımın hedefine koyarken, diğer adam daha fazla kendini tutamayarak araya girdi bir yanlış düzeltmek ister gibi.

ZAMANSIZ SEVGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin