MerhabaKeyifli okumalar...🥰
Hayatımın en güzel günlerini yaşıyordum. Mutluluk, sevgi, huzur... Her şeyden biraz vardı. Sevgi için paraya ihtiyaç yoktu. Fakat parasız da hayat geçmiyordu. Ama herkesin para anlayışı farklıydı. Kimine göre doyması için milyonlar yetmez kimilerine göre de karnı doysun yeterdi. Ben zenginliği en üst seviyelerde yaşamış bir insandım.
Evet, güzeldi...
Her istediğinin olması, bir mağazaya gittiğinde istediğin alışverişi yapıp sonunu düşünmemek, sayısız kredi kartların, son model araban, kocaman odan, hizmetliler, takılar, pırlantalar, kaygısız hayat... Hepsi harika şeylerdi.
Ama bir Cihangir etmiyordu işte...
Şimdi ise düşünmem gereken kliniğim, kiralarım, elektrik, su, doğalgaz, gelir-giderler gibi bir sürü şey vardı. Ama mutluydum. Çalışıyordum ve bunları rahatlıkla karşılayabilecek bir işe de sahiptim. Huzurluydum. Hırslarının içinde boğulan insanlarla değil sevdiğim adamla ve biricik ev arkadaşımlaydım.
Mutluluk değişkendi. Çok para istersen azı seni mutsuz ederdi. Ya da ev, araba istersen alamamak seni üzerdi veya sevgi ister karşılık bulamazsan bu seni kırardı. Yani mutluluk bizimle alakalıydı. Fakat hiçbir şey de kolay elde edilmiyordu. Biraz emek biraz da çabalamak lazımdı. Zaten kolay olan şey de insanoğlu için fazlasıyla değersizdi.
Bir hafta olmuştu Cihangir'le sevgili olalı. Bir haftadır ayaklarım yere basmıyordu. Ne muhteşem şeydi sevmek, bir insanın karşı tarafa güzel duygular beslenmesi. Bir haftadır ya akşam ya da sabah buluşuyorduk. Hiç yalnız bırakmıyordu beni. O kadar alışmıştım ki bu duruma onsuz olmayı hayal etmek bile istemiyordum.
Klinikteki koltuğuma oturmuş saatlerdir evrak işleriyle uğraşıyordum. Günlerdir gevşek davranmanın acısı yeni yeni çıkıyordu. Aksattığım her şey bana fazlasıyla geri dönüyordu. Kayıtları bilgisayara sırayla girerken Yusuf da ders çalışmakla meşguldü.
Kliniğin kapısının açıldığında başımı kaldırıp gelen kişiye baktım. Deniz'i görünce ayaklandım. İçeri girerek birkaç adımda yanıma ulaştı. Gülümseyerek elimi uzattım. Beklemiyordum ama gelmesine de çok şaşırmamıştım.
"Hoş geldin Deniz."
Elimi karşılıksız bırakmayarak hafifçe sıktı.
"Hoş buldum. Nasılsın İnci?"
Elimle koltuğu göstererek oturmasını işaret ettim.
"Teşekkür ederim. Sen nasılsın?"
Oturarak elindeki taşıma çantasını sehpaya bıraktı.
"Ben de iyiyim. Sana küçük bir misafir getirdim."
Çantanın içindeki kediye gülümseyip Deniz'e döndüm.
"Kimmiş bakalım misafirimiz?"
Aynı tebessüm Deniz'in de dudaklarında dolanıyordu.
"İsmi Çıtır. Arkadaşımın kedisi. O çok yoğundu, ben getirdim."
Onaylarcasına başımı salladım.
"Hım... Peki neyi varmış Çıtır'ın?"
Cebinden çıkarttığı karneyi bana uzattı. Elime alarak incelemeye başladım. Fark ettiğim eksikle memnun bir şekilde gülümsedim.
"Sadece parazit aşıları eksik, hemen hallederiz."
Başımı kaldırdığımda Deniz'i masamdaki isimlikle ilgilenirken buldum. Küçük bir bakış attı.
KAMU SEDANG MEMBACA
Baytar Hanım (Basıldı)
Fiksi Umum"Aşkın en bordo haliydi bizimkisi..." Mutluluğun peşinden koşarken ayağım takılıp dizlerimin üstüne düştüğümde küçük bir çocuk gibi ağlamaya başladım. Tam o sırada beyaz atlı olmasa da yeşil kamuflajlı bir adam çıktı karşıma. İlk başta siyah botlar...