Selam...🙋
Keyifli okumalar... 🤗
Sıkı sıkı sardınız mı sevdiğinizi hiç? Onu kaybetme ihtimaliyle uzun süre bekleyip yeniden gördüğünüzde doldu mu gözleriniz? Kalbinizi biri sıkıştırırken bir anda serbest kalmış gibi hissettiniz mi? Ciğerlerinize yetmeyen nefesin bir anda fazlaca iyi geldiği oldu mu?
Beş ay...
Koskoca beş ay geçti onsuz. Az görmeyin sakın. Bir yılın yarısından bir ay eksik. Yirmi hafta, yüz elli gün, üç bin altı yüz saat, iki yüz on altı bin dakika yapıyor.
Şimdi ise hasret kaldığım adamla onun evinde fakat iki ayda onun olamayacak kadar sahiplenip değiştirdiğim odada, benim aldığım yatakta, onun pek de hoşuna gitmeyen hayvan figürlü nevresimlerin arasında ve tabii kollarında yatıyordum. İşte şimdi tam evli çiftler gibi olmuştuk. Aramızdaki tek eksik küçük gibi görünen fakat büyük farkındalık yaratan imzadan ibaretti. Biliyordum o da olacaktı.
Yarım saat önce uyanmış hâlâ bekliyordum. Fakat ne yazık ki bu bekleyişim sonuçsuz kalacak gibiydi. Çok yorgun olduğunu söylemişti dün gece. Şu beş ay boyunca ne yaşadı bilmiyorum ama gözleri biraz çökmüş ve kızarık duruyordu. Sanırım çok fazla uykusuz kalmıştı. Onu rahatsız etmeden yanından sıyrılarak kaçmaya çalışırken son anda bileğimi yakaladı. "İnci."
Gözlerini açamadan adımı mırıldanması beni gülümsetirken kalkamadığım yatakta ona doğru biraz daha yaklaşıp uzayan saçlarını sevdim. Şefkat dolu bir sevgiydi bu. Başına bir öpücük kondurup fısıldadım. "Uyu sen bir tanem. Ben buradayım."
Huysuz bir çocuk gibi yine gözleri kapalı mırıldandı. "Gitmeni istemiyorum."
Onun bu hâli kıkırdamama sebep olurken belime dolanan eliyle beni kendine çekti. Şaşkınlıkla mırıldandım. "Cihan..."
O ise umursamazdı. "Hım..."
Başını göğsüme koymasıyla uykusuna kaldığı yerden devam etmeye başladı. Alt dudağımı ısırarak yüzünü görmek için çabaladım. "Ama kahvaltı."
Başını kaldırıp tek gözünü açan sevdiğim o kadar tatlı görünüyordu ki dayanamayıp gülümsedim. "Ben seni yesem olmaz mı?"
Yanaklarımın ısınmasına engel olamadığımda gözlerimi kocaman açtım. "Yaa... Ne kadar ayıp." Ben utançla sayıklarken o hâlâ uğraşmaya devam ediyordu.
"Ayıp yatakta olur diyeceğim ama tam da sözüme uygun yerdeyiz."
Kaşlarım anında havalanırken koluna küçük bir çimdik attım. "Bak ya... Çek şu kolunu kalkacağım."
Yerinden bir santim bile oynamadan çapkın bir şekilde gülümsedi. "Bir öpücük verirsen olur."
Elimi kaldırıp omzuna vurdum. Adam öpücük diyordu, ben vuruyordum. Ne kadar da romantik bir çifttik. "Sen çok fenasın ama yemezler yüzbaşı."
Omzuma küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi. "Hım... Zeki bir sarışın demek, çok iyi. Bana da dişli bir rakip gerekiyor zaten."
Kıkırdayarak ayağa kalkıp banyoya doğru yol alırken onu geride bıraktım. "Asıl rakibi birazdan mutfakta göreceksin."
Arkamdan bağıran Cihangir'le başımı iki yana sallamaktan kendimi alamadım. "Güzelim bırakalım da mutfak sağlam kalsın."
Banyoda işlerimi hallederek salona geçip Paşa'nın ihtiyaçlarını karşıladım. Benim güzel köpeğim iki aydır bu evde bana eşlik ediyordu. Onunla vakit geçirmek benim için terapi gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baytar Hanım (Basıldı)
General Fiction"Aşkın en bordo haliydi bizimkisi..." Mutluluğun peşinden koşarken ayağım takılıp dizlerimin üstüne düştüğümde küçük bir çocuk gibi ağlamaya başladım. Tam o sırada beyaz atlı olmasa da yeşil kamuflajlı bir adam çıktı karşıma. İlk başta siyah botlar...