•22• Islanmış gözler.

32.7K 1.9K 487
                                    

Gözlerini özledim.

Ferhat Çalık:

Okulda her zaman ki bankta Ece ile birlikte oturuyorduk.
Elleri ellerimdeydi, bir şeyler anlatıyordu ama ben hiç birini duymuyordum. Onunla neredeyse 2 haftadır beraberdik ve bu 2 hafta boyunca beynim tüm benliğime sıçmıştı.

Değişik bir şey vardı onda.
Beni sevdiğini görebiliyorum bundan hiç bir zaman şüphe duymadım zaten ama farklı bir şey, farklı bir his.
Beynim bunu sayıklayıp duruyordu 15 gündür. Bu benim kafamı fazlasıyla karıştırıyordu.

Sanki o değildi yani belki de ben kendi kendime kuruntu yapıyordum. Gerçekten hiç bir fikrim yoktu. Ama onu hatırlamadığım bir gerçekti, ne gözlerini, ne de yüzünü daha önceden görmemişim gibiydi.

Yanağımda dudaklarını hissettiğimde kafamı çevirdim. Şaşkınca bakıyordu bana.

" Dinlemiyor musun beni, yoksa sıkıldın mı?"
Dediği şey ile durdum, cidden büyük ayıp etmiştim. Bende onun yanağına uzandım, bir öpücük kondurdum ve gülümseyerek bir şeyler zırvaladım çünkü kafam acayip doluydu.
" Hayır tabi ki sıkılmadım, şey düşünüyordum, acaba hafta sonu bir yerlere mi gitsek ne dersin?"
Sırıtarak düşünürmüş gibi yaptı, çok tatlı gözüküyordu cidden.

"Neden olmasın ki?" dedi heyecanla, o an beynime lanet okudum, ben bu kızı seviyordum.

Ders zili çaldıktan sonra, sınıfa çıktım Berke her zaman ki gibi test çözüyordu, bu son senemizdi ve eğer kazanamazsam büyük bir hayal kırıklığına uğrayacağımdan emindim.

Yerime geçip hocanın gelmesini beklerken, duvara odaklamıştım.
O sırada Berke enseme vurunca, kendime geldim.

" Sikicem belanı Berke?"
Dilini şıklatıp, onaylamaz bakışlar attı ve yine salakça konuşmaya başladı işte.

"Ayıp ayıp dermi insan hiç kankasına öyle şeyler, hem senin neyin var bakem anlatabilirsin bana canparemm." derken umursamıyordum bile, boş bakışlar atıyordum her zaman ki gibi.

"Cidden bir şey olmuş hee."
Ona dönüp tavan yapan sinirimle birlikte yüzüne baktım,
"Bir şey olmadı Berke,"
O da sinirlenmişti ve bana söylemezsen ağzına sıçarım bakışları atıyordu.

" Söylüyor musun yoksa Merve'den mi öğreneyim?"
Sinirle sınıftan çıkıp bahçeye indim, delirecektim yakında. Beynim bana büyük bir oyun oynuyor ve bu benim hiç hoşuma gitmiyor.
Bahçede sinirle volta atarken, Berke çıktı ve yanıma hızla geldi.

" Kafam çok karışık lan çok karışık.
Ece kim bilmiyorum, beynim bana onun Küçük Hanım olmadığını söylüyor her seferinde. Ben buna inanmak istemiyorum, olmuyor işte oğlum beceremiyorum, ben herkesin kalbini kırmaktan başka bir bok bilmiyorum." Dedim bağırarak, gerçekten çıldırmak üzereydim artık.

Bana yaklaştı ve hemen sarıldı, o da üzülüyordu benim bu halime, anlıyordum.
İlkokuldan beri arkadaştık ve yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi, arkadaştan öte kardeştik biz. Sırtıma ben yanındayım dercesine vurdu.
" Halledicez kardeşim tamam mı, sen üzme kendini ama bak ne yap biliyor musun?" dedi ayrılırken.

"Sadece kalbinin sesini dinle,"

Şeyma Çalık:

Evet abim yine geri zekalı olduğunu kanıtladı, 2 hafta önce.
O kızla çıkmak da neyin nesiydi, anlamamıştım hiç.
Ona bunu nasıl yaptı, ben minik ayıcığımı sevmeye başladı zannetmiştim.
Demek ki bu konu da pek de iyi değilmişim.
O kızı seviyor gibi gözüküyordu ve ben bunu hala daha minik ayıcığıma nasıl söyleyeceğim hiç bir fikrim yok.

Söylemesem ne olurdu ki acaba?
Öğrenirse çok üzülürdü çünkü.

Aslında ayırmaya çalışsam fena olmaz he,
Acaba yapsam mı? O kızı hiç sevmedim ve nerden çıktı bir anda hiç te anlamadım.

Öküz işte kız 3 aydır sana yazmıyor diye ne diye hemen sevgili yapıyorsun, vicdanın da mı yok senin mal.

Offf nasıl söyleyeceğim lan ben bunu?
Diye kara kara düşünürken kapı çaldı, ameliyat 2 hafta önce olduğundan dolayı hala biraz başım ağrıyordu, ama çok şükür iyiydim.

Kapıyı açtığım da karşımda Ayıcığımı görmeyi beklemiyordum.
Yüzü gülüyordu, ama solgundu her zaman ki gibi.

"Beeenn Geldimmm!" Dedi bağırarak, Ferhat'ın evde olmadığını biliyordu, geç gelirdi.

Hemen ona sarıldım ve kapıyı kapattım.
"Hoşgeldin kankaaa." dedim ve odaya doğru yürürken, kapıdan ses geldi.
Amann Allah'ım bir hırsız eve girmeye çalışıyordu, ve anahtarı vardı.
Yanımda ki ayıcığım bana korkuyla döndü ve fısıldadı.
" Abin mi yoksa bu? Bana lütfen hayır de."
Aaa bak onu hiç düşünmemiştim he, lan bu daha fenaydı hırsız girmesinden. Gözlerim faltaşı gibi açıldı hemen ardından ise kapı açıldı.

Koşarak benim odama sakladım canım kankamı(!)

Ağzıma sıçmazsa iyidir.

Daha sonra odaya döndüm Ferhat koltuğa uzanmıştı yorgun gibi duruyordu,

"Ne dikiliyorsun başımda Şeyma, gitsene arkadaşının yanına."

İşte şimdi bittim onu görmüş olamazdı hayır ya, olmaz.

" Ne sen onu gördün mü, kimse yok ki evde hayal görmüşsündür sen."

Sanırım biraz çok bağırdım.
Gözlerini açıp biraz süzdü daha sonra tekrar kapattı ve devam etti.

" Siktir başımdan Şeyma, kapıda ayakkabıları gördüm. O yüzden şimdi defol."
Derince bir iç çektim, daha sonra nefesimi geri verdim.

" Mal." Dedim daha sonra salondan çıktım, ve koşarak odama girdim he salonun kapısını kapatmayı da unutmadım. Oda da volta atıyordu benim minik kankam.
Beni görünce durdu gözlerini kısarak baktı.

" Görmüş mü beni? he ne dedi? ayakkabılar dışarıdaydı. Neden erken gelmiş?"
Kolundan tutup çekiştirdim.

"Eğer susmazsan birazdan görecek, çabuk ol."
Sessizce kapıya açtım, zeki minik kankam ayakkabılarını çok yavaş giyiyordu, ama abimle karşılaşsa benim ağzıma ederdi. Tam gidiyordu ki içerden abimin telefonu çaldı ve,
'Sevgilim' diye yanıtladı, telfonda ki kişiyi.
Önümde ki beden sarsıldı ve duvara tutundu ben ise hala şokta bir şekilde ona bakıyordum. Yavaşça bana doğru döndü. Tabii ki de bir çift ıslanmış göz görmek, beklediğim bir şeydi.

Gözlerini özledim.

Aman Allah'ım nerelere geldik.

Oy ve yorum tabi ki de isteyeceğim.

Yine de teşekkür ederim;

Yazar ve okur arkadaşlarım.

giderim...

keşke beni sevseydin. | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin