•34• Sen?

26.5K 1.6K 437
                                    

Gözlerini özledim.

Kayra Altan:

Odam da oturmuş beynimle savaş veriyordum.
Dünden sonra evden dışarı adım dahi atmamıştım.
Telefonumu kapatmış, odamı kapısını kilitlemiş öylece düşünüyordum.

Burak'a hiç bir zaman o gözle bakmamıştım.
Ama o nasıl yapmıştı?
Onun yüzüne bile bakmak istemiyordum.

Ferhat.
Onunla günlerdir konuşmuyorduk.
Zaten konuşmasını istemiyordum.
Bana alışmasını istemiyordum.
Ama çok özlemiştim.
En son kutumu vermiştim, eminim ki çoktan okumuştu.

Bir de dün Burak ile kavga etmişlerdi ve Buse'nin yanına gitmeye cesaret edemiyordum.
Burak çok kötü bir şey yapmıştı ve bunun Buse'yi yıktığına emindim.
Benim yüzümdendi her şey.
Ablam benim yüzüme perişan haldeydi.
Peki bunu Ferhat nereden biliyordu ki?

Markete gittiğim gün de demişti bir şeyler ama, anlamıyordum işte.

Odamın kapısına vurulmasıyla, bakışlarımı oraya çevirdim.
"Efendim."

"Kayra akşama misafir gelecek. Çabuk hazırlan."
Oflayarak tamam dedikten sonra tabiki de tekrardan yatağıma yattım.
Hazırlanacak halim falan yoktu.
Cama birisi taş fırlattığında sinirle oraya yöneldim.

Mahallede ki çocuklardı ve benim ile uğraşıyorlardı.
Camı bir hışımla açıp aşağa baktığımda tam ağzımı açıp bir şey diyecek iken Burak'ı gördüm.

O da çok kötü gözüküyordu, uykusuz gibiydi. Gözleri kan çanağına dönmüş, bana bakıyordu.

"Ne yapıyorsun sen!?" Diye bağırdığımda başını yukarı kaldırıp gözlerini kapattı.
Içini çekti uzunca.
"Kayra biraz konuşalım lütfen, dinle beni."

Sinirle güldüğümde, kaşlarımı havaya kaldırdım.
"Neyi dinleyeceğim, ablamı ne hale soktuğunu mu?"
Gözlerinde ki pişmanlık çok net belli oluyordu, ama sinirim ağır basıyordu.
"Ayrıca şu an benim camım da değil, Buse'nin camında olman gerekiyordu."

"Evet, haklısın. Çok haklısın ama inan bana kendimden bile nefret ediyorum.
Çok pişmanım, özür dilerim."

Dudaklarımı ısırdım ağlamamak için.
Benden neden özür diliyordu ki?

"Ben seni sevmiyorum Burak, anla artık bunu.
Buse'yi sevmeye çalış çünkü o seni seviyor.
Gerçekten seviyor.
Ben...ben Ferhat'ı seviyorum.
Sende biliyorsun. Git artık, lütfen."
Dedim bağırarak ama sonlara doğru sesim kısılmıştı.

Gözünden bir yaş düştüğünde, kendimden nefret ettim. Öyle söylememeliydim lanet olsun.
Gözlerini kapatıp bekledi biraz.
Sonra tam bir şey diyecek iken.
Yanımda ki cam açıldı.
Içerden Buse çıktı, yeni uyanmıştı belli oluyordu.
Tam bana dönecek iken aşağıda ki Burak'ı fark etti, gözleri dolarken.
Burak da ona bakıyordu.
Ardından bana döndü Buse.
Kafasını yavaşça saga sola salladı ve içeri girdi.

Hayır, hayır, hayır.
Neden bunların hepsi bizim başımıza geliyordu sanki.
Burak'a döndüm,
"Git Burak."

Hemen Buse'nin odasına koştuğumda
Kapıya olağan gücümle vurdum.
"Abla açar mısın lütfen!"

"Git Kayra, konuşmak istemiyorum."

Tekrar vurdum kapıya, bu sefer daha güçlü.
Açması lazımdı.
"Aç şunu, konuşalım.
Bak yemin ederim o geldi camın önüne, taş attı.
Hadi aç."

O da bağırdığın da kapıdan biraz uzaklaştım.

"Biliyorum Kayra! Benim canımı yakanda bu zaten.
Seni seviyor, benim kardeşimi.
Ben yıllardır beni seviyor biliyorum.
Seni unuttu zannediyorum ama yanılmışım.
Hala daha seni seviyor, seni sevecek.
Çocukluğumuzdan beri böyle, ama sen anlamıyorsun."

Kendime kızarken, içimden gelen bir anlık öfke ile hiddetle bağırdım.

"Ama ben onu sevmiyorum, sevmedim.
Ben Ferhat'ı seviyorum!"

Ağlaması kesildiğinde, uzunca bir sessizlik oldu.
Kapı açıldığında bana büyük bir şaşkınlık ile bakıyordu.
Tam ağzını açıp bir şey söyleyecek iken ben söyledim.

"Sonra anlatacağım söz veriyorum.
Ama şimdi hazırlanmamız gerek.
Yoksa annem bizi kesecek."
Dedim ve odama kaçtım.
Altıma siyah pantolon üstüme de bebe mavisi omuz dekolteli bir kazak giydikten sonra kolyemi de taktım.
Saçımı da topuz yaptığımda hazırdım.

Odadan çıkıp mutfağa yöneldiğimde telefonumu açıyordum, açıldığında ardı arkasına bir sürü mesaj geldiğinde kaşlarım çatıldı.
Daha sonra ise okuyamadan kapı çaldı.
Boşverip telefonu arka cebime koydum. Ve kapıya yöneldim.
Annemde arkamdan geliyordu.
Kapıyı açmam ile karşımda Ferhat'ı gördüm telefonu ile uğraşıyordu.

Gözlerim anında büyürken, kafasını kaldırdı.
Gözlerini kısarak bakarken hatırlamaya çalışıyor gibiydi gözü saçlarıma kaydığında,
anında gözlerini gözlerime çevirdi.
Ben ise donmuş gibi olduğum yerde bekliyordum.
Ben ona o da bana bakarken dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme oluştu.
Ardından şaşkınlıkla konuştu.

"S-sen?"

Gözlerini özledim.

Sezon finaline son 1....
Oy ve yorum ltfnn.
Seviliyorsunuz.😻

keşke beni sevseydin. | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin