•29• Top sahası.

30.4K 1.7K 602
                                    

Gözlerini özledim.

Kayra Altan:

Elimde ki kutu ile birlikte Ferhatların evine gidiyordum, ondan aldıklarımı ona vermeye gidiyordum.
Onun tek bir eşyası bile bende kalırsa,
yapamazdım.

Apartmana vardığım da Şeyma kapıdaydı, geleceğimi biliyordu zaten.
Dalgın olduğu her halinden belliydi,
Ferhat için üzülüyordu, anlaşılıyordu.

Karşısına geçip oturduğumda önce gülümsedi sonra sessizce,
"Hoşgeldin Kayra." dedi.
Ben ise sadece,
"Özür dilerim," demekle kaldım.

Neden diye sordu merakla,
"Abin için, kırdım onu."
Söylediğim şey ile bir şeyler düşünür gibi oldu.
Sonradan kahkaha attı.

"Seni bulacak kanka, haberin olsun, ayrıca onun için böyle değilim" Dedi gülerken, ama yine de üzgün gözüküyordu.

"Şeyma ne oldu sana?"
Oflayarak kollarını birleştirdi, karnında.

Beni sakinleştirmek istercesine kolumu kavradı ve yerime geri oturttu.

"Sana bir şey söyleyeceğim, ama kızma tamam mı?"
Gülerek eline vurdum, büyük ihtimalle bir tane sweatimi almıştı yine.

" Ya kızım yine mi aldın sweatlerimi!?"

Gözlerini kaçırıyordu, benden.
Neler olduğunu çözememiştim.

"Abim senin benim arkadaşım olduğunu biliyor, yani ona yazan kişinin benim arkadaşım olduğunu.
Kanka valla ağzımdan kaçırdım, özür dilerim. Ama adını bilmiyor, bulamaz yani merak etme, en yakın arkadaşım falan diye bir şey demedim, valla çok özür dilerim." Dedi yavru köpek bakışları atarak, ve dudağını büzerek.

Ama artık umrumda değildi, hiç bir şey. Ne yapıyorsa yapabilirdi.
Beni bulsa da bir şey fark etmezdi.
Artık yorulmuştum hem de fazlasıyla.
Onu sevmek mutluluk veriyordu bir tek bana.
Ki beni bulacağını da tahmin etmiyordum, Şeyma'nın çevresi çok fazlaydı.
Ama şu an tek istediğim bir kişiyi daha benim yerime koymamasıydı.
Bunu kaldırabileceğimi zannetmiyordum.

" Umarım daha başka bir şey dememişsindir Şeyma."

Güldü ve bana sarıldı.
"Hayır lan yapar mıyım?
Beni affettiysen gel parka gidip çekirdek çitleyelim." dedi geri çekilirken.

Off nasıl özlemiştim parkta çekirdek çitleyip dedikodu yapmayı.

" Olur gidelim."

Evden çıkmış parka doğru yürüyorduk ki, elimde ki kutuyu fark ettim ahh vermeyi unutmuştum.
Şeyma'ya dönerek, kutuyu uzattım.

"Kanka bunu al abinin odasına koy, biliyorsun ne olduğunu."
Şeyma kutuyu elimden aldı eliyle 1 dk
derken koşarak eve girdi tekrardan.
5 dakika da geri geldiğinde, parka gelebilmiştik. O kutuda şiirlerim vardı ona yazmıştım, bende olan her şeyi, o kutudaydı.

Bir banka oturduğumuzda, kaydıraklara baktı.
Hüzün dolu bakışlarla.

"Hatırlıyor musun?
Ne güzel oyun oynardık burda eskiden.
Sen, ben, Berke ve Abimin arkadaşları..." dedi özlemle.

Salıncaklara bakarak gülümsedim.
"Hatırlamaz olur muyum, ne güzeldi eskiden.
Hepimiz çok güzeldik, çok iyi anlaşırdık." Dedim gözlerimi parkta gezdirirken.
Bir anda aklıma o gece geldiğinde yine ürpermiştim.
Fazlasıyla korkutmuştu o çocuk beni.
O günü kafamdan silmeye çalıştım ve biraz ileri doğru yürüdüm.

Eski top sahasını gördüğümde aklıma gelen anıyla gülümsemeden edemedim.

10 sene önce...

Küçük kız topu almaya çalışıyordu, ondan çok büyük olan çocuğun elinden ama boyu yetişmiyordu işte.
Düşmemek için elini çocuğun omzuna koymuş, havaya kaldırdığı topu almaya çalışıyordu.
Ne kadar da uzundu, aynı zamanda da gıcık.

"Ya versene topu bizde oynayalım Burak abi."
Diye bağırırken parmak uçlarında yükseliyordu kız, ama uzanamıyordu.
Çocuk çok memnundu bu durumdan, kızı sinirlendirmek hoşuna gidiyordu.

" Vermiyorum Kayra, hem bana abi deme."
Küçük Kayra, sinirle ayaklarını yere indirdi, yorulmuştu.
Yere oturup kafasını kaldırdı çocuğu görebilmek için, deve gibiydi mübarek.

"Niye ki, sen benden 4 yaş daha büyüksün.
ben 1'e gidiyorum sen 4'e."

Çocuk güldü ve yere oturdu kızın karşısına.

"Sen ana sınıfına gidiyorsun Kayra 1'e değil, hem büyük olmam bir şey değiştirmiyor istemiyorum abi demeni."
Kız merakla ona doğru eğilirken,
"Neden ki Şeyma ile Buse diyor?" Diye sessizce sordu.

Burakta aynısını yaparak kıza doğru yaklaştı ve sessizce fısıldadı.
"Ama sen deme olur mu?"
Biraz düşünürmüş gibi yaptı Kayra,
Daha sonradan Burak'ın mavi olan gözlerine baktı.

"Bilmem olur herhalde." dedi kız geri çekilirken. Bir de çaktırmadan topa bakıyordu.

Küçük Kayra, Burak'ın onun yanına oturmadan önce topu sahanın ucuna koyduğunu görmüştü ve hızla kalkarak oraya doğru koştu.

Burak bunu fark ettiğinde o da arkasından koştu, Kayra hızlı koşamazdı ve Burak onu geçmişti.

Burak topu aldığında, arkasından Kayra'nın çığlığını duydu.
Ayağı taşa takılıp düşmüştü.
Hızla o tarafa dönerken, dizlerinin kan olduğunu fark etti Kayra'nın.

Koşarak oraya gittiğinde, yanına çömeldi küçük kızın.

"Çok acıyor mu ?" diye sordu.

Hıçkırarak ağlıyordu, Kayra.

"E-evet çok." Dedi titreyerek ve ağlayarak.
Burak kıza baktı gözünden düşen damlalar, saçlarını da ıslatmıştı kızın.
Dalgalı koyu kahve saçlarını.

Burak kendisine içten içe kızarken peçeteyle Kayra'nın dizlerini temizliyordu aynı zamanda.

Kafasını kaldırarak kıza baktı onun yüzünden düşmüştü, ve canı acımıştı.
Minik elleride çizilmişti.
Bir anda küçük kıza sarıldı ve kulağına doğru fısıldadı.

"Özür dilerim minik kız."

Gözlerini özledim.

keşke beni sevseydin. | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin