× 2 ×

531 46 105
                                    

Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki Carol ne olduğunu anlayamamıştı.

O gün aslında Wanda'yla buluşmak için hazırlanmıştı. Aynanın karşısında yüzündeki küçük tebessümle beraber en sevdiği yakutlu küpelerini takıyordu. O anda birden telefonunun güzel melodili zil sesini işitmişti.

Telefonuna baktığında arayanın Fransa'da yaşayan kuzeni Adam olduğunu görmüştü.

İçinden küçük bir ses meşgul tuşuna bas dedi ona. Wanda'yla olan buluşmasını tehlikeye atmak istemiyordu çünkü. Belki belli etmiyordu ama Wanda'ya kendine verdiğinden daha çok değer veriyordu Carol.

En sonunda derin bir iç çekerek telefonu açtı.

"Alo? Carol, orada mısın?"

Kuzeninin sesini duyduğu anda içini bir pişmanlık dalgası kapladı. Adam'ın bu ses tonunda konuşması demek bir şey teklif edeceği veya isteyeceği anlamına gelirdi.

"Evet, buradayım."

"Harika! Birkaç günlüğüne Amerika'ya geldim! Bu akşam bir yemek yemek ister misin? Üç yıllık arayı kapatmak için?"

Carol kuzenini severdi. Biraz fazla geveze olabiliyordu ama aynı zamanda eğlenceli biriydi de.

Wanda'yı ekmesi gerekiyordu. Bu, Carol'ın ölsem yapmam dediği türden bir şeydi. Ama yaptı. Hem de büyük bir pişmanlıkla.

"Tabi, olur. "

Kuzeni heyecanla konuşmaya devam etti. Anlaşılan Carol'ın sesindeki isteksizliği fark etmemişti.

"Güzel o zaman! Saat yedide seni alırım. Uygun mu?"

"Evet."  demişti Carol pişmanlıkla.

"Pekala, görüşürüz!"

Kuzeni telefonu kapattığı anda birkaç saniyeliğine rahatlamıştı. Ancak aklına Wanda'yı ektiği gelince yine huzuru kaçtı.

Hemen yakutlu küpelerini çıkardı. Onları sadece Wanda için takardı. Başka biri için değil.

Yavaşça sandalyesine oturmuştu. Wanda'ya haber vermeliydi. Ama kendisinde bunu başaracak gücü bulamıyordu.

Hiç bir şeyden korkmayan Carol Danvers, bir tuşa basmaktan korkmuştu.

Ardından, Carol, önündeki birkaç saati odada bir ileri bir geri yürürken düşünerek geçirmişti. Saat tam yedide kuzeni gelmiş ve birlikte bir restorana gitmişlerdi. Tabi Carol gittikleri yerin, aslında Wanda'yla buluşacakları yere çok yakın olduğunu anlamamıştı.

Ve ardından olaylar gelişmişti. Wanda şu anda büyük ihtimalle ondan nefret ediyordu. Ve hepsi tek bir kişinin suçuydu:

Carol'ın.

Üç dakikadır aynı yerde mıhlanmış kalmıştı. Belli ki Wanda ondan vazgeçmişti. Ama bu demek değildi ki Carol da ondan vazgeçti. Orada beklenecek bir şey olmadığını anladığında hayalleri yıkılmış ve pişman bir şekilde Adam'ın yanına dönerken kendi kendine bir söz verdi.

Bir yolunu bulup kendini Wanda'ya affettirecekti.

Not Just Friends | Wandarol |Where stories live. Discover now