GİRİŞ

261K 7.6K 7.6K
                                    




''Cennetteki ırmağı kirleten her kötülüğe...''

GİRİŞ

''İçimdeki acının yoğunluğu ile merdivenlere yöneldiğimde önümü görmeye çalışıyordum. Gözlerimin açık olduğuna emindim ama göremiyordum. İçimden gelen kahkahayı tutmaya çalıştım. Bir elimi duvara dayayıp merdivenden inmeye başladım. Dudaklarımın yavaş yavaş genişlediğini hissediyordum. Tebessümüm büyüyüp kahkahaya dönüştüğünde hiçbir şey beni durduramadı. O kadar çok gülüyordum ki sesim bütün evi inletiyordu. Duvara kendimi yaslayıp kahkaha atarak merdivenleri inmeye devam ettim. Arkamdan sesler geldiğine emindim ama kahkahamdan duyamıyordum. Keşke zihnimdeki sesleri de bastırabilecek kadar güçlü bir kahkahaya sahip olsaydım.

Gözlerimden yaşlar geldiğini hissettiğimde daha çok gülmeye başladım. Sesim yükseldikçe kahkahamın çığlığa dönüştüğünü fark ettim. Kendime acıyordum. Gözlerimden yaşlar geldikçe kendime üzülüyordum. Elimin duvardan boşluğa kaydığını hissedince sağımda kalan masaya tutundum.

Susmaya çalıştım.

Duramadım.

Sesimi kısmaya çalıştım.

Başaramadım.

Koluma değen eli hissettiğimde hıçkırdım.

Kafamı çevirdiğimde elini hemen çekti. Dokunuşu ile susmuştum. Kahkahalarım durmuştu. Peki gözümden akan yaşlar neden durmuyordu?

Gözlerimi bana dokunan elden çektiğimde gözlerinin içine baktım. Gözlerimde gözyaşlarım dışında bir şey daha gördüğüne emindim.

İçimde söndürmeyi hiç düşünmediğim,

ATEŞİ.''

Gözlerimi açtığımda yüzümden akan tek damla yaşı hissediyordum. İçim yanıyordu. Üzerimdeki örtüyü bir kenara fırlatıp ayağa kalkmaya çalıştım. Dengemi kaybedip kendimi tekrar yatakta bulduğumda homurdandım. Derin nefes alarak doğrulduğumda amacıma ulaşmıştım. Karşımda duran aynayla bakışmaya başladım.

Kendimi izlemeye koyuldum. Saçlarım dağılmıştı. Gözlerim ışıktan dolayı kısık bakıyordu. İçlerinde bir parıltı gördüğümde mutluluktan değil de az önce gördüğüm rüyadan olduğunu düşününce kendime acıdım. Çünkü en iyi yaptığım şey kendime acımaktı. Geçtiğimiz aylar boyunca hiç yorulmadan bu konuda antrenman yapmıştım. Şansa bakın ki bugün son gündü. Artık kendime acımak yoktu.

Gördüğüm rüyayı ilk gün stresine verip ayağa kalktım. Odamda ilerleyip banyoya girip kendimi sıcak duşun altına bıraktım.

Duştan çıktığımda dolabım ile bakışıyordum. Ne giyeceğimi düşünmeye başladığımda sıkıldım ve siyah bir dar paça pantolonu yatağa fırlatıp siyah askılı bir tişörtü peşinden gönderdim. Siyah iç çamaşırlarıma siyah çoraplarım eşlik etti.

Giyindikten sonra aynanın karşısında kendimi süzdüm. Gösterişten uzak duruyordum. Siyahların içinde sade ama çarpıcı bir duruşum vardı. Gözlerimi bedenimden çekip yüzüme kaldırdığımda kendime baktım. Elmacık kemiklerim zayıfladıktan sonra ortaya çıkmıştı. Yanaklarımdaki fazlalıktan kurtulup kemikli bir çene ile kalmıştım. Görüntü hoşuma gitti.

Aynadan uzaklaşıp saçlarımı düzleştirmek için malzemelerin peşine düştüm. Belime kadar gelen kahverengi saçlarım vardı. Düzleştirdiğimde daha da uzamışlardı. Tepeden sıkı bir at kuyruğu yaptım. Aynalı masamın karşısına oturup hafif bir makyaj yapmaya başladım. Göz kapaklarıma kahverengi tek renk farı sürüp kirpiklerimi rimel ile uzattım. Dudağıma pastel tonlarda nude bir ruj sürdüm. Kulaklarıma halka küpelerimi geçirip ayaklarıma topuklu siyah botlarımı giydim.

Deri ceketimi üzerime geçirip anahtarlarımı ceketin cebine doldurdum. Telefonumu da masanın üzerinden alıp cebime koyduğumda hazırdım. Aynadaki görüntümden tatmin olup odamdan çıktım. Merdivenleri inmeye çalışırken rüyamı aklımdan çıkarmaya çalıştım. Bugün olmazdı.

Aşağıya indiğimde burnuma gelen kokulara midemden gelen ses eşlik etti. Mutfağa girdiğimde annemi kahvaltı masasında otururken Umay ablayı ise ona çay doldururken gördüm.

Annem bana baktığında içten bir gülümseme gönderdim. 

''Günaydın, bebeğim.'' dedi.

''Günaydın, annelerin en güzeli.'' dediğimde kaşlarını havaya kaldırdı. Tavrını görmemezlikten gelip Umay ablaya doğru ilerledim ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Gıdıklanıp gülerken,

''Günaydın, ablaların bir tanesi.'' dedim.

Tereddüt ederek ''Günaydın, prensesim.'' dedi.

Annemin gözlerini hala üzerimde hissediyordum. Görmemezlikten gelip masaya oturdum.

''Asel,'' dediğinde kafamı kaldırıp ona baktım.

Tek kaşımı kaldırdığımda ''İyi misin?'' dedi.

Otuz iki diş gülümseyip ''Fazlasıyla.'' dedim.

Ona nasıl olduğunu sormadan önümdekilerden atıştırmaya başladım. Annemin bana dik dik bakan gözlerini umursamayıp Umay ablanın arkamda çıkardığı seslere odaklanmaya çalıştım. Çayımdan bir yudum alıp, zeytine uzandığımda hala bana bakıyordu. Sinirlerim gerilmeye başladığında gözlerinin içine sert bir şekilde baktım.

''Bana bakmayı kes.'' dediğimde sesim istediğim gibi kızgın çıkmıştı. Cümlemden hiç etkilenmemiş gibi yapıp,

''Emin misin?''

dediğinde elimdeki çatalı tabağıma fırlatıp ayağa kalktım. Arkada Umay ablanın korktuğunu hissettiğimde annemde hiçbir mimik oynamamıştı.

Ellerimi masanın köşesine koyup ona doğru eğildim ve

''Hiç olmadığım kadar!'' dedim.

Arkamı dönüp çıkmadan önce gözlerinde değişen ifadeyi görmüştüm. İçimden lanetler okumaya başladım. Ağzıma gelen kan tadını aldığımda dudağımı ısırdığımı fark etmiştim.

Kapıdan çıkmadan önce sağda duran kaskımı aldım. Duyabilecekleri kadar sert bir şekilde kapıyı çarptığımda temiz havayı soludum.

Bağırmak istiyordum.

Havaya bir tekme savurup umursamamaya çalıştım.

Ama elimde değildi. Gözlerindeki duyguyu görmüştüm.

Melda Carter asla tedirgin olmazdı.

Ama bugün?

...

ASELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin