9. Bölüm: Şarabın Sızısı

55.2K 3K 6.6K
                                    

"Çiçek açabilen tüm kaktüslere..."

BÖLÜM 9

🎼 Shaed - Trampoline 🎼

Günümüz

Eve geldiğimden beri salondaki koltuğa oturmuş babamın şarap koleksiyonunu izliyordum. Odanın bir duvarını boydan boya kaplamış bir vitrinin içinde sıra sıra özel şaraplar duruyordu. Hepsinin ayrı bir anlamı ve değeri olması onları daha çekici kılıyordu. İçlerinden birini alıp içsem babam ne yapar diye düşündüm. Damarlarımda hissettiğim heyecan, ağır hareketler ile ayağa kalkmamı sağladı. Ulaşılmaza, ulaşmak istemenin şehvetini yaşamak istiyordum.

Evde kimsenin olmadığını bilmek duygularımı daha da coşturuyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Evde kimsenin olmadığını bilmek duygularımı daha da coşturuyordu. Camdan şişelere tek tek dokunmaya başladım. Parmaklarım adeta şişelerle dans ediyordu. Etiketlerde yazan isimleri okurken çoğu insanın aksine hepsini ne kadar iyi bildiğimi düşündüm.

Üzüm çeşitlerini okudum.

Chardonnay..

Riesling..

Sauvignon blanc..

Kırmızı şarapların etiketlerini okudum.

Pinot noir...

Cabernet sauvignon...

Shiraz...

Syrah...

Parmaklarım şaşırdığım bir şarap şişesinde durdu.

61 Bordeaux...

Tüm dünyanın konuştuğu altın değerindeki şarap.

Şişeyi elime alıp gördüğüm şeye şaşkınlıkla baktım. Babam gerçekten bir psikopattı! Fransa'nın Bordeaux bölgesinden ismini alan bu şarap yıllardır dünyanın en iyi ve en pahalı şarapları arasındaydı. Bulunduğu bölge 1999'dan bu yana UNESCO korumasındaydı. Hatta bir müzayede sadece bir şişesi 150 bin dolara satılmıştı.

Şişeyi ellerimin arasında büyük bir güç gibi tutarken babamı bundan sonra ciddiye alıp anlattıklarını daha iyi dinlemeye karar verdim. Şarap koleksiyonu hakkında övünmeyi ve susmayı hiç bilmezdi. Haklıymış!

Koleksiyonun yanında duran dolaplardan bardakları es geçip elime ilk geçen tirbuşonu aldım. İkisiyle beraber bahçeye yöneldim. Çıplak ayaklarım çimleri bulurken esen rüzgar tenime değmeyerek beni üzüyordu. Şişeyi çimlere bırakıp üzerimdeki pantolondan ve tişörtten kurtuldum. İç çamaşırlarım ile kalırken saçlarımı açtım. Tenime değen rüzgar ve uçuşan saçlarımın ritmini sevdim.

Şarap şişesini tekrardan elime alıp biraz ileride yere oturdum. İçimde kopan fırtınalara rağmen her adımım sakindi. Bacağımın arasına koyduğum şişeyi sabitleyip tirbuşonu mantara geçirdim. Biraz baskı ve zorlama ile mantarı yerinden çıkardığımda kendime övgüler gönderdim. Şarabımı dinlenmesi için özgür bırakırken burnumu şişenin ağzına yakınlaştırıp içime tüm kokuyu çektim. Zihnime Cemal Süreya'nın şiiri doldu.

ASELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin