16

26.1K 2.6K 1.4K
                                    

taehyung:
jeofnguk

jungkook:
sarhoş musun sen

taehyung:
hyr
göremşym ekranı
acil bxim eve gel

jungkook:
sikeyim noldu

taehyung:
yoongile kavga etyik

jungkook:
NE DEDİN NE DEDİN
YOONGİ İLE KAVGA MI ETTİN

taehyung:
evr yzdım ya
gözğm acıo çbk gel

jungkook:
bekle geliyorum
üstüne ben seni döveceğim

jeongguk çevrimdışı

taehyung:
uf çağırmsa mıydım

taehyung çevrimdışı

-

"aptal! gerizekalı! tebrik ediyorum seni, gerçekten." jeongguk aldığı mesajla birlikte düşünmeden yola koyulmuş ve pek de uzun sürmeyen bir sürenin ardından kendini son zamanlarda aşina olduğu kapının önünde bulurken gerçekten de içi içini kemiriyordu. yoongi ufak boyuna rağmen yumruğu sert olan biri olsa da taehyung'u dövebileceğini düşünmezdi ve bu durumda aklına birden fazla adamla taehyung'u dövmüş olma ihtimali geliyordu ki kapıyı yavaşça, iki büklüm haliyle açan taehyung'u gördüğünde düşünceleri doğrulanmış oldu. içinde sürekli biriken bir öfke vardı fakat bu öfkenin yoongi'nin alçaklığına mı, yoksa taehyung'un aptallığına mı ait olduğunu bilmiyordu. yapabildiği tek şey titreyen elleriyle taehyung'un tarif ettiği kadarıyla evdeki ilk yardım sepetini bulmak ve yaralanmış taehyung'a pansuman yapmak için koltuğa, yanına hışımla oturmak olmuştu.

çatılı kaşları ve hafifçene seğiren çenesiyle tüm yüzü kana bulanmış taehyung'un yaralarını kandan arındırmış ve tentürdiyotu yaralara hafifçe bastırmaya kaşından başlamıştı.

"ya ben-" taehyung itiraz etmek için ağzını açmıştı ki kaşındaki keskin sızı jeongguk sayesinde kendini üst seviyede göstermiş ve sızlanarak yerine sinmişti. böyle bir durumda jeongguk'a sesini yükseltmemesi gerektiğini anlamıştı zira haksız olan şu anda oydu.

"ben nereden bilebilirdim ki beş tane adamla geldiğini, resmen beni oyuna getirdi piç." jeongguk alayla hahladı taehyung'un savunmasına karşı. elindeki pamuğu yenileme ihtiyacı duyarak tentürdiyotu temiz bir pamuğa tekrar döktü tekrar ve bu sefer diğer bir yaraya, dudağının kenarındakine geçmek üzere kendini hafifçene koltuğun üzerinde kaydırarak yanındaki bedene yaklaştırmıştı.

"sen de bunu bekliyordun ki zaten, bir an önce yoongi'yi döveyim diye kıvranıyordun resmen." bir yandan sinirle söylenirken bir yandan da yüzleri arasındaki mesafe giderek azalıyordu fakat jeongguk bunun farkına bile varamazken taehyung giderek etrafını saran bu tatlı kokunun kime ait olduğunu bilircesine, dudağındaki yaraya rağmen dudağında gezinen parmaklar için gülümsedi hafifçe. jeongguk'un tüm ilgisi -taehyung'un aklındaki gibi olmasa da- taehyung'un dudağındayken tüm dikkatini dağıtan o ufak tebessümle dumura uğramıştı.

"tanımışsın beni az çok."

işte o an, jeongguk aralarındaki mesafenin ne kadar az olduğunu şiddetle kavrayabilmiş ve gerçekte bir milim bile hareket etmiyorken sanki daha da yakınlaşıyorlarmış hissi tüm bedenini sarmalarken istemsizce geri çekilme hissiyatında bulunmuştu. yaptığı şey saçmalık mıydı yoksa anlık bir dalgınlık mıydı, bildiği söylenemezdi ancak belki de kim taehyung'un gerçekten farkına vardığı ilk andı.

aralarındaki garip çekimi dağıtmak için koltukta yana kaymış ve elindeki kirli pamukla uğraşıyormuş gibi yaptı jeongguk fakat taehyung'un morali hafifçe bozulsa da yanakları giderek kızaran ve kekeleyen jeongguk'u gördüğünde keyfi yerine gelmiş sayılırdı.

"n-ne yazdı ki sana?"

"senden uzak durmamı çünkü seni üzdüğümü söyledi." taehyung beklemeden konuştuğunda elbette ki kaşlarını şaşkınlıkla kaldıracak bir jeonggum bekliyordu ve her şeyden önce, bu manzara ona epeyce tatlı geliyordu.

"ne? gerizekalı mı bu çocuk? cidden beni üzenin o olduğunu bilmiyormuş gibi..." jeongguk elini cebine atıp telefonunu çıkararak hızla şifresini tuşlarken aniden parmaklarının boş kalmasıyla neye uğradığını şaşırmış ve hemen sonrasında telefonunu elinde tutan taehyung'un üzerine neredeyse atlamıştı.

"verir misin şu telefonu taehyung? beni aldatıp üstüne kafasına göre benim hakkımda konuşamaz!" ikisi de koltukta oturmalarına rağmen, hatta ve hatta yaralarından dolayı hafifçe büklüm olmuş taehyung'a rağmen jeongguk bir türlü taehyung'un koluyla uzakta tuttuğu telefonunu alamıyordu ve biraz daha kendini yaralı çocuğun üzerinde ittirirken olmaması gereken bir şey olmuş, koltuğun yastığından destek alan eli kaymış ve taehyung'un göğsüne pat diye düşüvermişti.

taehyung hissettiği acının ilk defa bu kadar güzel bir dönüt verebildiğine şahit olmuştu ve artık biliyordu ki kalbinin bu denli hızlı atıyor olması, kendisine koca gözlerle bakan bu çocuğun kendi kalbiyle oynuyor olmasından ötürüydü.

jeongguk'un pansuman yaptığı zamanki yakınlaşmalarından çok daha yakında duruyorlardı ve göğüsleri birbirine yaslı oldukları için birbirlerinin kalp atışlarını duyabiliyorlardı. küçük olan biraz bile çekilememişti, büyük olansa telefon tuttuğu elini hafifçene yanlarına indirmiş ve gözlerini bir an olsun milim ötesinde duran güzel çocuğun çehresinden alamamıştı. "biliyorum güzelim, biliyorum. ama onu arayarak istediğini elde etmesine neden olursun. yapman gereken şey umursamamak."

jeongguk hafifçe başını sallayarak geri çekildi. ikisi de bu ufak mesafeden nedensizce rahatsız olurlarken ortamdaki garip havayı değiştirmek adına taehyung konuşmadan önce gergince başını kaşımıştı.

"sahte ilişkimizi öğrenmiş bu arada."

her şeyi beklerdi kim taehyung, ancak avucunda tuttuğu telefonun alınıp diğer elinin de beklemeden jeongguk'un parmakları arasına yerleşmesini hiçbir şekilde beklemiyordu. ve tabii ki kurnaz bir tebessümle işittiği kelimeleri de. ne

"o zaman biz de aklındaki tüm şüphelerini sileriz."

-

[instagram]

❤️497  •  💬 0

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

❤️497 • 💬 0

jjgguk: i love you no matter what.

bu gönderi yorumlara kapatılmıştır.

-

bu hikaye neden birden okunmaya başladı?

Revenge ✓Where stories live. Discover now