18 • people change

1.5K 170 90
                                    

18

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.

18.Bölüm • İnsanlar Değişir

Öfkeden deliye dönmüş olan Jungkook'u sakinleştirmek amacıyla ona doğru bir adım atan Chaeyoung, Jungkook'un geriye doğru çekilmesi üzerine durdu.

Bir rüzgarın ağaç yapraklarını savurması gibi savrulmasına sebep olmuştu Jungkook'un, mıktanısın iki yanlış parçasının birleşince birbirlerini itmesi gibi uzak durmuşlardı birbirlerinden. Göze bürüyen öfke öylesine büyümüştü ki, bir taraf ortamı yumuşatmak için uğraşırken diğer taraf sanki siyah bir tufana kapılmış, kimseyi görmüyordu.

Başını ne yaptığına anlam veremezcesine sallayan Jungkook, içindeki hislerine de böylelikle dur demiş oldu. Hisleri oldu olası fazlaydı ancak böyle kuvvetli bir çıkışı daha öncesinde hiç olmamıştı. Bu bir ilkti, bu kıskançlıktan kudurduğu ilk andı. Ancak neden böyle hissediyordu? Özgürlüğü kendisi yazıyorken neden kafese kapatılmış bir kuş gibi çırpınıyordu? Soruları tamamıyla Chaeyoung'ta gizliydi ancak bir yanıt da yoktu. Her zaman olduğu gibi yine sadece birbirlerine bakıp susmaya devam ediyorlardı.

Konuşacak olsalar bütün kelimeler ayaklarına bir halı gibi serilirdi ancak her ikisi de ağızlarını açıp tek kelime bile etmiyordu.

Etrafta aniden yoğun müziğin arasından kısık kısık kahkaha sesleri duyulduğunda Chaeyoung'un sadece tek noktaya bakan gözleri arka tarafa, Jungkook'un omuzlarının arkasına, çevrildi. Kendilerine doğru gelmekte olan prensi görünce genç kızın kaşları havalandığında içinden zamanlamanın ne kadar kötü olduğunu düşünmeden edemiyordu.

Bütün bu öfkenin, bu anlamsız bakışların ve hatta anlamsızca oluşan sessizliğin sebebi olan beden yanlarına geliyordu. Evet, Chaeyoung'un biraz önce dans ettiği kişi olan o ismini bilmediği prens bir an da yanlarında bitmişti. Üstelik suratındaki koskocaman gülümseyiş, kendi içinde bile tutamadığı kahkahalarıyla dalga geçercesine Chaeyoung ve Jungkook'a bakıyordu.

Jungkook'un gözlerinden silinmiş olan öfkesi, yeniden irislerinde belirdiğinde bakışlarının tek odağı şimdi Kai oluvermişti. Bıçak açmayan ağzını sonunda aralayabilen Jungkook:
"Ne cürretle konuşmamızı gülerek bölersin!" diyerek haykırdı.

"Sakin ol Jeon, sadece burada tek başınıza ne yaptığınızı merak ettim. Halkta veliahtlarını merak etmiştir değil mi?"

Prens Kai bir şeyler ima ederek Jungkook'u daha da çileden çıkarmaya başladığında, Jungkook buradan gitmezse hiçte iyi şeyler olmayacağını anladı. Şayet bu atmosferde kalmaya devam ederse bir yumruk halinde sıktığı elleri, çocukluk arkadaşı olan Kai'nin suratındaki yerini alırdı. Ve bu böylesine güzel bir geceyi mahveden tek şey bu olurdu.

Jungkook, kasılmış olan omuzlarıyla Kai'nin omzuna hiçte yumuşak olmayan bir şekilde çarptı umursamazca. Bu, her şeyin burada bitmediğinin bir işareti ve gidişinin bir kaçış olmadığının simgesiydi.

legend あ rosekookOù les histoires vivent. Découvrez maintenant