❝Burası ölümle yaşamın arasındaki son çizgi, burası kaybolan ruhların yeri. Burası Otivia, diğer bir adıyla karanlık şehir. Burada anılar yok, yaşanmışlıklar yok. Burası sadece büyük bir efsanenin dönüm noktası. Ve sen, Otivia için var oldun.
Efsane...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
20.Bölüm • Bu gözler
"Onu anlamıyorum," dedi genç kız şaşkınca. "Bazen bana karşı iyi davranıyor ancak biliyorum, her duygusunun altında bir öfke barındırıyor."
Bu sözlerle birlikte kendi yatağına ilerleyen Jisoo, bir şeyler düşünür gibi bir süre öylece oturduğunda bakışları aniden Chaeyoung'a değdi.
"Kesinlikle senden hâlâ haz etmiyor. Buraya ilk geldiğin günü hatırlıyor musun? Herkesi azarlayıp durmuştun ve Jungkook bunu yapmandan hiç hoşlanmamıştı."
Jisoo'nun söyledikleriyle aniden bir ok gibi oturduğu sandalyeden fırlayan Chaeyoung, tüm bunların gerçek olduğuna inanamıyor gibiydi. "Nasıl yani?" diye mırıldandı Chaeyoung, Jisoo'nun duyamayacağı bir sessizlikte.
Veliaht Jungkook'tan tam olarak kopmak istemediği için en azından bu oyun bitene kadar yüzüne bakabilecek değerde olmak istiyordu ancak görünen o ki, gerçek Prenses Rose bütün kibiriyle her şeyi ta eskiden mahvetmişti!
"Endişelenme Rose, senin bir prenses olduğunun farkında ve hareketlerinin nedenini yorumlayabilir."
Chaeyoung, Jisoo'ya gözlerini devirerek baktığında içinden hiçte iyi şeyler geçmiyordu. Chaeyoung'a göre bir prenses değil, bir kraliçe bile olsa kimse kimseye küstahlık yapmamalıydı.
Ama şimdi öğreniyordu ki, ismini taşıdığı kişi olan Prenses Rose buraya geldiği andan beri hiçte iyi şeyler yapmamıştı. Üstelik Chaeyoung bu hareketleri kendisi yapmadığı halde bunlardan utanç duyuyordu çünkü şimdi göründüğü kişi, o küstah prensesti.
"Ama ben değiştim değil mi Jisoo? Artık eski halimden eser kalmadı!" Chaeyoung kendini avutmak için midir bilinmez Jisoo'ya heyecanla sorusunu sorduğunda genç prensesin başını sallamasıyla sevinçten hızla Jisoo'nun üzerine atladı.
Hayatında ilk kez karşı cinse karşı bir şeyler hissettiğinden bu duygularını sonlandıracak olmasına rağmen kötü bir şekilde sonlandırmak istemiyordu. En azından Jungkook'un onu kötü biri olarak bilmesini istemezdi, iyi hatırlamasını dilerdi.
İki genç kızın çığlıkları geceye yeni senfoniler bırakırken, saray için aynı şey söylenemezdi. Hatta öyle ki, uyumakta olan kişiler kafalarını yastığa gömüp lanetler okumaya başlamışlardı bile.
Chaeyoung onu gıdıklayan Jisoo'yu üzerinden itmeye çalıştığı sırada büyük bir hızla açılan kapı ikisininde durmasını sağladı. Çünkü kapıdan onları kaşları çatık bir şekilde süzen Kraliçe Jeon, hiçte sevimli gözükmüyordu.
"Prensesler!" diye bağırdı Kraliçe Jeon aniden. Birlikte bu kadar ses çıkarmaları herkesi rahatsız ettiğinden fazlasıyla kızgındı. Jisoo, annesine umursamazca bakarken Chaeyoung için aynı şey söylenemezdi. Kraliçe Jeon genellikle odasından hiç çıkmadığından Chaeyoung onu daha önce hiç görmemişti.
