19 • otherwise i will go crazy

1.5K 174 155
                                    

19

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

19.Bölüm • Yoksa Çıldırırım

Veliaht Prens Jungkook yeni bir güne tam tamına bir saat önce yelken açmışken Chaeyoung henüz yatağından bile çıkmamış bir şekilde öylece duruyordu.

Akan zaman tuzla buz oluyordu ancak yine de ikisi bu yeni günde henüz karşılaşmamışlardı, oysa ki Jungkook dün geceden beri Chaeyoung için endişeleniyordu. Jisoo'ya söylediği sözün bir kelimesini işitmişti. Değişir demişti Chaeyoung sarı saçları gökyüzünde uçuşurken. Ses tonu öylesine soğuktu ki, Jungkook ister istemez gecenin o soğuğunda bile üşümüştü. Devamını duymak istemişti ancak Chaeyoung 'değişir' der demez cümlesini bitirmiş ve saraya doğru koşarak uzaklaşmıştı.

Sahiden ne değişirdi? Chaeyoung birinin değişmesinden mi bahsediyordu? Yoksa değişen çevresi miydi? Jungkook aklında yankılanan onlarca sorunun içerisinde boğuşurken istemsizce elindeki çatalı sertçe masaya bırakmıştı. Masada bulunan bütün herkes şaşırarak Jungkook'a bakmaya başladığında genç prens yaptığının farkına yeni varmıştı.

Kralın, babasının, yanında sebepsizce böyle gürültülü bir ses çıkarması saygısızlık olarak kabul edilirdi. Ancak bu Jungkook'un umurunda bile değildi, bu kraliyet masasındaki saygı yıllar önce bitmişti. Jungkook'un zihni, kralın ona "Bir sorun mıu var?" demesini es geçerek masadaki boş sandalyeye odaklandı aniden.

Arka kısmı tamamen altından yapılmış olan sandalye de her sabah Chaeyoung otururdu ancak bugün o sandalye bomboştu. "Bir şeyler var." diyerek mırıldanan Jungkook tıpkı biraz önceki gibi gürültülü bir şekilde sandalyesinden kalktı hızlıca.

Prenses Rose buraya geldiğinden beridir her sabah kahvaltı masasında olurdu ancak bugün yoktu, bu bir şeylerin olduğunun kanıtı niteliğindeydi. Yemek salonunu terketmek için kapıda bekleyen askerlere kapıyı açmaları için eliyle işaret verdi Jungkook.

Ne kadar doğruydu bilmiyordu ancak gidip Prenses Rose'u kontrol edecekti. Masadaki kimseye onu soramayacağı için ne olduğunu gidip kendisinin öğrenmesi gerekiyordu.

Tahtadan yapılmış iki kapı hızla ikiye ayrılarak açıldığında Jungkook yemek salonundaki kimseden bu ani gidişi için özür dilemeden yukarı kata çıkmaya başladı. Arkada bıraktığı şaşkın yüzleri hissedebiliyordu ve öyle ki, babasının bu yaptığına öfkeleneceği de kesin bir gerçekti.

Koridorları hızlıca geçerek ikinci kata ulaşmaya çalışan Jungkook, karşısına çıkan yaşlı bayana hızla çarptığında elinde taşıdığı cam tabaklarla birlikte yere düşen yaşlı kadın için arkasına bile bakmadan ilerlemeye devam etti.

Tam olarak 'gözü dönmek' deyiminin bir örneği olarak yaptığı hiçbir şeyi önemsemeden sadece prensesi düşünüyordu. Neden ona bir şey olup olmadığını önemsiyordu ki? Dün gece herkese veda edilirken prensesin söylediği sözler neden Jungkook'u ilgilendiriyordu?

legend あ rosekookTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang