10 -"Çilekli pasta kadar sever misin?"

8.9K 435 9
                                    

Selam :D Grip oldum, çok kötüyüm. Bölümü kokulu rulom eşliğinde yazdım. Başım çok ağrıyor. Nazar mı değdi nedir :D :P Bende haberler kötü, umarım sizde iyidir. Çok öptüm. Allah'a emanet olun :)))

YENİDEN

Bölüm 10

Ertesi gün, Ersan Ünlü'nün kapısı son günlerde olduğu gibi sabahın erken saatlerinde çalınmaya başlamıştı. Genç adam mutfakta kahvesini karıştırıp içmeye hazırlanırken kaşlarını çattı. Gelenin kimliğini belirlemek için dahi olmasına lüzum yoktu. Kapısını aşındıran ve bunu hobi haline getiren tek bir kişi vardı. Kahvesini tezgahın üstüne koyup yavaş adımlarla kapıya ilerledi. Bezgin haline tezat, gülümsemeye hazır dudakları ona ihanet ediyordu. Ciddi olmaya çalışarak kapıyı açtığında, karşısında birini görmeyi bekliyordu. Lakin umduğu gibi olmamış, kocaman bir boşlukla karşı karşıya kalmıştı. Bakışları ağır ağır aşağıya doğru kayarken gözüne ilişen pembe kutunun varlığıyla şaşkınlığa uğradı. Kutu, sarı bir kurdelayla tutturulmuştu ve oldukça şık bir görünüme sahipti. Kapının eşiğinden çıkıp biri olup olmadığını kontrol etmek için başını dışarı uzattı. Sağa baktı, sola baktı fakat görünürde hiç kimse yoktu. "Allah Allah..." diye mırıldanarak eğilip yerdeki kutuyu alırken, kara gözleri tatminsizce parlıyordu. Böylesine kızsal bir kutunun kapısına bırakılması şüphe uyandırıcıydı doğrusu. Kapıyı kapatıp tekrar mutfağa ilerlerken kutuya kötü kötü bakıyordu. Sanki içinden saatli bomba çıkacakmış gibi tedbirliydi.

Kutuyu tezgahın üzerine bırakıp kurdelayı büyük bir sakinlikle çözdü. Sarı kumaş kenara yığılırken, pembe kutuyu yokladı. Ardından bir hışımla açıverdi kutuyu. Ve içinde gördükleriyle, nefesini genişçe saldı. Bunca gerilime değmeyecek bir şeyi görmek sinirini bozmuştu.

Çilekli pasta.

Yaşadığı rahatlama ve boş vermişliği arka plana atıp, en sevdiği pastaya odaklanırken onu kimin yaptığı sorusunun cevabı kafasının içinde tam tur dönüyordu. Gamze Şentürk yine marifetlerini sergileyerek övgü kazanmaya çalışıyordu anlaşılan. Hatta gözüne girmeye çalışıyor bile olabilirdi. Neden yaptığını bilmese de Gamze'nin en başından beri yapmakta olduğu şeylerin başında bu geliyordu.

Pastayı kutunun içinden tamamen çıkardığında, amacı ondan bir dilimde olsa yiyebilmekti. Gamze yapışkan, ukala, gıcık ve yüzsüz bir kadındı fakat pastası en az yüzü kadar güzeldi. Pastanın bıraktığı boşlukta duran kartı görünce kaşları aniden çatıldı. Kalp şeklinde şeker pembesi bir kartın üzerine yazılmış yazıyı fark ettiğinde derhal onu eline aldı ve üzerindeki yazıyı sesli bir şekilde okudu.

"Beni de çilekli pasta kadar sever misin?"


Güldü. Sebebini bilmeden, yargılamadan, sorgulamadan sadece güldü. Gamze, en sevdiği pasta kadar sevilmek istiyordu demek. Dünyalar kadar değil de, bir çilekli pasta kadar... En önemlisi de, Gamze onun tarafından sevilmek istiyordu.

Düşünmeye fırsatı olmadan sırtına atlayan kişiyle afalladı. Yüzündeki gülüş anında dağılırken olduğu yerde sendelemişti. Gülerek kollarını boynuna dolayan kadını şimdi kokusundan ve gülüşünün tınısından tanımıştı. "Sürprizimi beğendin mi?" diyen Gamze mutlu mesut genç adamın sırtından inerken, Ersan gözlerini devirerek ona dönmüştü. "Bayıldım." Alaylı tavrı Gamze'yi bozmak yerine daha da gülümsetmişti. "Ben de öyle düşünmüştüm." dedi genç kadın şımarıkça. Ersan esmer teniyle büyük bir ahenk sağlayan krem rengi tişörtünü düzeltirken Gamze'ye ters ters baktı. Demin sırtına atlama cüretini nasıl gösterdiğini çok merak ediyordu. Fakat ondan önce sorması gereken başka bir soru vardı. "Evime nasıl girdin?"

YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin