1.Bölüm:Yeni Hayat!

1.9K 1.1K 1.1K
                                    

Herkesin,
Bir umudu vardır,
Bir savaşı,
Bir kaybedişi,
Bir acısı,
Bir yalnızlığı,
Bir hüznü...
Çünkü;
Herkesin bir gideni vardır.
İçinden bir türlü uğurlayamadığı.
(Turgut Uyar - Herkesin bir umudu vardır)

LEVAMİ - 1. Bölüm : Yeni Hayat!

(Hayal'in ağzından)

Sonbahar ayındaydık. Yapraklar ağaçlardan bıkarmışçasına yerlere dökülmüşlerdi. Sanki tutundukları dallardan ümitlerini kesmişlerdi, tutunacak dalları kalmamıştı. Yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu. Sanki yaptığımız kötülükleri temizlemek istiyordu. Belki de bizim halimize ağlıyordu bulutlar... Kim bilebilirdi ki? Herkes yağmur damlalarının kalplerini temizlemesinden korkarmış gibi evlerine koşturuyorlardı. Belki de yaptıkları kötülüklerden vazgeçemiyorlardı... Kötülüklerden vazgeçmek insanlara bu kadar mı zor geliyordu? Yada iyi biri olmak çok mu zordu? Belki de hayat onları bu duruma zorluyordu. Kim bilebilir? Gözüm ağacın hemen yanındaki küçük kız ile annesine takıldı. Yağmurda ıslanmaya aldırış etmeden yağmurun altında annesi kızını kucağına alıp döndürüyor ve gülüyorlardı. Küçük kızın attığı mutluluk çığlıkları her yeri inletiyordu. O çığlık attıkça annesi onu doya doya öpüyor ve kocaman sarılıyordu.

Annemle oyunlar oynayıp güldüğümüz zamanlar aklımda canlandı. Eğer annem yaşasaydı tekrardan benimle oynar mıydı? Ya da alışverişe gidip ellerimizde onlarca poşetle mutlu bir şekilde eve döner miydik? Doya doya öper miydi beni? Gece üstümü açtığımda üşümeyim diye üstümü örter miydi? Hastalandığımda başucumda durup hiç uyumadan benim iyileşmemi bekler miydi? Dertlerimi dinleyip kafamı okşar mıydı? Ağladığımda ateş gibi, dokunduğu her yeri yakan gözyaşlarımı siler miydi? İçimdeki anneme olan sevgimi bastırıp tekrardan bir arada olamayacağımızı aklıma getirdim.

Annemin ölümü üzerine aradan dört sene geçmişti. Koskocaman dört sene, acı dolu dört sene... Sırtımı yaslayacağım hiçbir dal kalmamıştı. Tek kanadı yaralı, yavru bir kuş gibi kalmıştım ortada. O yavru kuşun acı çektiği kadar yorgundu ruhum. Yüreğim soğumuş, gözlerimdeki yaşlarda aka aka tükenmişti. Annem yokken çölde susuz kalmış gibiydim. Babamın ise bu durum pek umurunda değildi. Annemin öldüğü gün başka kadın ile evlenmişti. Evet doğru duydunuz, annemin öldüğü gün...

Babamın böyle bir şeyi neden yaptığını hala aklım almıyor. Başka biriyle evlenmek için annemin ölmesini mi bekledi? Bunu yapacak kadar annemi hiç mi sevmedi? Ben hayatımın en kötü anımı yaşarken babam en mutlu anını yaşıyordu. Bu yüzden hayatım boyunca babamı affedebileceğimi sanmıyorum. Üvey annem desen beni hiç beğenmiyor, sürekli babama beni kötülüyordu. Kadına iyilik yapsam da yapmasam da bir türlü yararlanamıyorum. Bu yüzden kendimi dışarıya atıyorum, bu seferde akşama kadar dışarda gezdi diye şikayet ediyor. Yani anlayacağınız her gün evde kavga, dövüş oluyor. Bazenleri kaçıp bu evden kurtulmayı düşünmüyor değilim. Fakat biliyorum ki bu çözüm de hiçbir şeye yaramayacak. Bu arada ben kim miyim? Benim ismim Hayal. 17 yaşındayım. Babam ise Ahmet. Mesleği Barmen ve geç saatlerde geliyor bazenleri ise hiç gelmiyor. Üvey annemle de bar da tanışmışlar ve evlenme kararı almışlar. Ben karşı çıksam da beni dinleyen olmadı. Evlenmekle de kalmayıp sırf üvey annem istiyor diye Bursa'dan İstanbul'a taşınmak zorunda kaldık.

1 haftadır İstanbul'dayız fakat bir türlü alışmış değilim. Her gün olaylar oluyor; kavgalar, tartışmalar, polis gelmeden susmak bilmeyen insanlar... Neden konuşarak olayları çözmek yerine kavgaya başvuruyorlar anlamış değilim. İşleri zorlaştırmaktan ve huzur bozmaktan başka ellerine ne geçiyor ki?

|Levami| ~düzenleniyor!Where stories live. Discover now