6.Bölüm:Parktaki Çocuk!

930 994 426
                                    

Anlatamıyorum
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz?
Gözyaşlarıma,
Ellerinizle.
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu.
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var,
Biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün.
Epeyce yaklaşmışım duyuyorum;
Anlatamıyorum.
(Orhan Veli Kanık-Anlatamıyorum)


LEVAMİ - 6. Bölüm : Parktaki Çocuk!

Nasıl ya? Nasıl hamile olabilirdim? Aklım bir türlü almıyordu. Tamam Berkay'la sevişmiştim ve korunmayı da unutmuştum. Fakat ilk yapışta hamile kalmayı hiç beklemiyordum. Ne yapacağımı şaşırmış şekilde ordan oraya dolanıyordum. Üvey annem bunu öğrense kesin "başımıza orospu oldu çıktı, ayy ben bunla nasıl ilgileneceğim. Tansiyonum fırladı valla." der. Bide oldu olacak evlatlıkdan çıkarır. Tamam sakin ol Hayal. Bide iyi yandan bak. Berkay dan bebeğim olacak. Beraber aile olacağız. Berkay'a göz ucumla baktım. O da ne olduğunu şaşırmış, hareketsiz duruyordu. Acaba şuan ne düşünüyordu? Belki de bebeğimizin ilk adımlarını, ilk konuşmasını düşünüyordu. Baba olmaya hazır mıydı? Berkay'ın bağırmasıyla yerimden sıçradım.
"Nasıl ya? Nasıl? Bu nasıl olabilir?"
Sanırım o da böyle olmasını beklemiyordu. Fakat bu tavrı beni iyice sinirlendirmişti. Bende aynı şekilde bağırarak;
"Ne nasıl Berkay? Seviştik ya hatırlamıyor musun? Oldu demekki. Yapacak bir şey yok. Bundan sonra bize de iyi bir aile olmak kalıyor." dedim. Şaşırmış şekilde bana bakarak;
"Ne saçmalıyorsun sen Hayal? Ne sevişmesi? İyi misin sen Allah aşkına? Bana suç atma. Ben senle sevişmedim. Öyle bir şey de yapmam. Kimle ne haltlar yediysen doğru düzgün anlat. Ben burda salak değilim. Şu belirsiz bebeği de yarın aldır bitsin." dedi. Şaşırmış kalmıştım. Yoksa bu olayların hepsi bir hayalmıydı? Yok. Hayır, hayal olamaz. Ben uyumuyordum. Ee ben uyumuyorsam bu niye sevişmemişiz gibi konuşuyordu? Kaan ve Kayra dan mı çekiniyordu? Benim tanıdığım kadarıyla Berkay çekinecek biri değil. O zaman nedendi? Bu davranışları neden? Kaan ve Kayra'ya baktığımda onların da şaşırmış bir şekilde bizi izlediğini fark ettim. Ortamda gerginlik vardı. Tekrardan Berkay'a baktım ve;
"Asıl sen saçmalıyorsun ya. O bebek ikimizin. Onu aldırmayacağım, yaşatacağım. Hatırlamıyor musun ya seviştiğimizi? Hem ben başka kişilerle bunu yapacak kadar karaktersizmiyim sana göre? Sen beni tanıyamamışsın Berkay. Ben sana güvendim. Yazıklar olsun sana!" dedim ve evden ayrıldım. Kalbimi kırmıştı. Artık onun yüzüne bile bakmak istemiyordum. Ne yani? Ben bu adama mı güvenmiştim. Beni sikip bir kenara atan adama mı? Bide sanki iftira atıyormuşum gibi konuşuyor. Hadi yani gözümle görmesem tamam. Dur bir dakika. Ne saçmalıyorsun Hayal? Sen görmeden nasıl yapacak? Tövbe tövbe.

Nereye gittiğimi bilmeden yürüyordum bu karanlık sokaklarda. Beladan kaçarken başka bir bela çıkıyordu başıma. Yani anlayacağınız hayatım iki ucu boklu değnekdi. Fakat bu mutlu olmayacağım anlamına da gelmiyordu. Elbet bir gün mutlu olacaktım. Hava hafifce esiyordu. Bu havada dışarı çıkmayı çok seviyordum. Ne zaman rüzgar hafifce bedenime işlese o zaman umudum daha çok artıyordu. Sanki sırtımdaki bütün yükler alınmış gibi hissediyordum. Fakat bu sefer işe yaramıyordu. Artık iki canlıydım ve o bebeği yaşatmak için canımı verecektim. Ne zorluklar çekersem çekeyim o bebeğin bir kılına zarar gelmeyecekti.

Dinlenmek için hemen yanımda olan parka yöneldim ve çardağa oturdum. Bebeğim büyüyecek ve bu parkta oyunlar oynayacaktı. Bende onu doyasıya izleyecektim. Minicik elleriyle çiçekler toplayıp bana uzatacaktı. Bende onun o bal yanaklarını öpecektim. Bizi mutlu günler bekliyordu. Artık bu belalardan kurtulmuş olacaktık. Belki de asıl belalar yeni başlayacaktı... Kim bilir...

Bir çocuğun yanıma gelmesiyle düşüncelerimden ayrıldım. 9 yada 10 yaşındaydı. Bana;
"Abla yanına oturabilir miyim?" dedi. Şaşırdım ve;
"Tabi, oturabilirsin." dedim. O kadar eli yüzü temizdi ki bana ilk cümlesi şu oldu;
"Abla sigran varmı?"
O anda sinirlendim. Napacaksın? Diye kızmaya başladım. Üzgün ve çekingen bir şekilde;
"Babam için istiyorum." dedi. Şaşkınlıkla izliyordum.
"Babanın sigara alacak parası yok mu?" dedim.
Onun bana dediği cümle şuydu;
"Anneme aldırıyor. Annem artık onun sigarasına para yetiştiremiyor."
Çoğu maddeyi kullanan bir babası vardı ve bu çocuk babası için tanımadığı birinden sigara istiyordu. Fakat kimse bir sigara yüzünden babasının annesini her gün dövdüğünü bilmiyordu. Bu bir insanın acısıydı. O çocuk belki de bir sigara için her şeyi sildi ama babası o sigara için çocuğunu düşünmedi. Gözümden yaşlar akıyordu ve bir kere daha hayatımın değerini anladım. Aslında bazen o kadar zor da kalıyoruz ki dünyanın en büyük derdi bizdeymiş gibi davranıyoruz. Fakat her şeyin üstesinden zamanla gelebileceğiz. Sadece biraz zaman lazımdı. Mutlu olabilmek için acılara katlanmak zorundaydık. Bu bir dünyanın kanunuydu. Her şeyin bir bedeli vardı bu dünyada. Mesela ne kadar zaman geçirirsen o kadar ölüme yaklaşıyorsun. Bazen dertlerinden dolayı öldüm diyorsun ama hayat seni yaşatıyor. Bazen de daha yolun yarısındayım diyorsun bi bakıyorsun yol buraya kadarmış. Bu yüzden kim olduğun, nerde olduğun önemli değil. Asıl önemli olan içindeki o sevgi, şefkat, mutluluk...

Telefonuma gelen bildirim sesiyle yerimden sıçradım. Çocuk da bu halime anlam verememiş olacak ki bana bakmaya başladı. Telefonumu açtığımda mesajın Berkay'dan geldiğini anladım.
"Seni cehennemim de yakacağım Hayal."
Yazmıştı. Bende hafifce gülümseyerek;
"Senin cehenneminse yanmaya razıyım." dedim ve telefonumu kapattım.

|Levami| ~düzenleniyor!Where stories live. Discover now