3.Bölüm:Korku dolu geceler!

1.1K 1K 643
                                    

Çocukken hayat ne güzeldi.
Az şeyle yetinecek kocaman
Bir yüreğe sahipsin çünkü...
Meğer insan büyüdükçe
Derdi de onunla büyürmüş.
Boşuna dememiş şair:
"Keşke hep çocuk kalsaydım."
Şu an kirlettiğim sayfalarla
Belki uçurtma yapardım,
Yada suda yüzen
Kocaman bir gemi...
Hiçbir şey yapmasaydım bile,
Gecenin bu saatinde kan kusmazdım.
(Mehmet Hatip Yılmaz)


LEVAMİ - 3. Bölüm : Korku Dolu Geceler!

Annem yerde oturmuştu ve etrafında birkaç tane mum vardı. Önünde de bir kitap vardı. Sayfalarının kıvrışıklığından dolayı çok eski olduğu belli oluyordu. İçinden dua gibi bir şeyler okuyup üflüyordu. Beni görmesiyle ani bir hızla kalkıp kitabı sakladı. Bana sinirli bakışlar atmayı da ihmal etmedi. Ben ise ne olduğunu şaşırmış duruyordum. O sırada saçımdan tutup beni odama kadar sürükledi. Beni yere atıp;
"eğer gördüklerini birine söylersen seni mahvederim. Bu olayı görmemiş sayacaksın. Yoksa sonucu çok kötü olur."
dedi. O an ki sinirle;
"Sonucu ne olacak ha? Beni öldürecekmisin?"
Diye bağırmaya başladım. Üvey annem birden gülmeye başladı. Şaşkınlık ve sinirle annemi izliyordum. Gülmesi bitince;
"Hemen ölüp kurtulmak yok. Önce acı çekeceksin. Anne yapma diye bana yalvaracaksın. İşte o zaman gözünün yaşına bakmayacağım."
Dedi. Yerimden kalkıp bağırmaya başladım;
"Sana mı yalvaracağım? Beni tanıyamamışsın. Sana yalvaracağıma kamyonun altında kalırım."
Annem bu söylediklerime şaşırmıştı. Yüzüme "şimdi sen bittin." der gibi baktı ve odamın kapısını çarpıp gitti.
Sinirden ne yapacağımı bilmiyordum. Odamdaki eşyaların hepsini yere atıp gözyaşlarımı bıraktım. Üvey annem beni hiç sevmemişti ve hiç sevmeyecekti. Ben ise üvey annemin beni tehdit etmesine, dövmesine rağmen içimde yine kin yoktu. Ben kimseye karşı kin, nefret besleyemiyordum. Bundan dolayı da bana bir şey dediklerinde üzülüyordum. Biliyorum üzülmeme değmezdi ama elimde değildi. Telefonuma gelen bildirimle gözlerimin yaşını sildim ve telefonumun ekranını açtım. Berkay'dan mesaj gelmişti.
"Eve vardım. Musaitsen biraz konuşalım mı? Sıkılıyorum."
yazmıştı. Derin bir nefes alıp:
"olur, musaitim."
yazdım. Mesajı gönderir göndermez aktif oldu ve yazmaya başladı. Bende o sırada yerden kalkıp yatağıma uzandım. Telefonum tekrar titrediğinde Berkay'ın:
"okul hakkında birkaç bilgi edinmek istiyordun. İstersen anlatabilirim." yazdığını gördüm. Tabi ya okul hakkında sorular soracaktım ne çabuk unutmuşum. Hemen klavye ye girip;
"anlatırsan iyi olur."
dedim. Kısa bir aradan sonra bana: "mezarlık konusunu hala şaka yaptığımı zannediyorsun değilmi?" yazdı. Bende:
"hangi deli okulun bahçesine mezarlık yaptırmak ister ki? Bu yüzden şaka yaptığını zannediyorum."
yazdım. Birkaç gülme emojisi yollayıp:
"sen öyle sanmaya devam et. Sonra da bana korkuyorum Berkay deme." dedi. İçimde biraz tedirginlik olsa da pek takmayıp telofonumu kapattım. Yarınki ders kitaplarımı çantama koyup giyeceğim kıyafetleri hazırladım ve yatağıma yattım.

Alarmın sesiyle uyandığımda saatin 7.00 olduğunu anladım ve dün hazırladığım kıyafetlerimi giymeye başladım. Yorgunluktan dolayı yatağa yatar yatmaz uyumuştum. Bugün ise biraz daha kendimi iyi hissediyordum ama içimde garip bir his vardı. Sanki kötü bir şeyler olacaktı. Aklıma gelen bu düşünce ile titremeye başladım. Hemen aklımdakileri atıp aynamın karşısında makyajımı yapmaya koyuldum. Hazırlandığımda mutfağa girip birkaç bir şeyler atıştırdıktan sonra babama hazır olduğumı söyledim. Babamında hazır olduğunu görünce beraber evden çıktık. Arabaya bindiğimde ise hiç konuşmadan radyoyu açtım. Bir kaç reklamdan sonra şarkılar çalmaya başlamıştı. Bende camdan dışarı bakarak zaman geçirmeye çalıştım. Canım biraz sıkılmıştı. Telefonuma bakmaya karar verdim. Telefonumu elime alıp biraz gezindikten sonra dün lunapark çıkışında kurduğumuz whatsapp grubuna hiçbir şey yazmadığımızı fark ettim. Klavye yi açıp:
"günaydınlaar.(":"
yazdım. Biraz beklemenin ardından gruptan mesaj gelince hemen whatsapp a girdim. Kayra'nın: "günaydın canım."
yazdığını gördüm. Görüldü atıp çıktım. O sırada da okula varmıştım zaten. Okulun duvarlarının çok yüksek ve dikenli tellerle kaplı olduğunu daha yeni fark ediyordum. Yine de pek fazla umursamayıp okulun içine girdim. Okul çok büyük olmasına rağmen hiç girmediğim birsürü yerler vardı. Ben sadece kantin, tuvalet ve bizim sınıfın yerini biliyordum. Bunları bilmemin de yeterli olduğunu düşünüyordum. Sınıfa girdiğimde yine sessiz bir hava vardı. Bu çocuklar hep böyle sessiz miydiler? Yoksa daha okulun ilk haftası diye mi böyleydiler? Bir türlü anlamış değildim. Sınıfa biraz göz gezdirdim. Sınıfta 5 kişi anca vardı. Heralde ders saatinin gelmesine daha çok olduğu için sınıf bu kadar azdı. Yerime yerleştikden sonra sınıfa giren Berkay'ı gördüm. Gayet hoş bir havası vardı. Gözleri beni bulduğunda yanıma geldi ve
"Bugün ne yapıyoruz?"
dedi. Hergün bir şeyler yapmak zorunda mıydık?
"Bilmiyorum, senin aklında ne var?"
Dedim. Biraz düşünmek için duraksadı. Gözünü etrafta bir süreliğine gezdirdi. Aklına bir şey gelmiş olacak ki hemen gözlerini gözlerimle buluşturdu.
"Sana okulu gezdireyim mi? Teras katını mutlaka görmelisin. Tek kelimeyle efsane. Hem dersin başlamasına daha çok var. Biraz gezmiş oluruz."
Dedi. Hevesli bir şekilde anlatmıştı. Hevesini kırmamak için;
"Olur, benim de içimdeki his biraz olsun gider."
Dedim. Şaşırmış bir ifadeyle;
"Ne gibi bir his?"
Dedi. Sakin bir tavıra bürünerek;
"Teras da anlatırım."
Dedim. "Tamam" anlamında kafasını sallayıp önden yürümeye başladı. Bende hemen sıramdan kalkıp peşinden gittim.

|Levami| ~düzenleniyor!Where stories live. Discover now