13.BÖLÜM "Zarflar Ve Fotoğraflar"

488 162 20
                                    


HELLÖÖÖ✨🦋
Nasılsınız? Ben çok iyiyim. Uzun bir aradan sonra güzel bir geçiş bölümüyle geldim ben beğendim tadında da bıraktım. Asıl bomba diğer bölümde tabi ki. Umarım beğenirsiniz günden güne büyüyoruz ve bu
beni çok mutlu ediyor. Teşekkür ederim Alabora Ailesi. Vote ve yorum yapmayı unutmayın. 🙏🎉 Seviliyorsunuzzzz🖤🎈

Nf - How could you leave us
Nf- Time

13.BÖLÜM | "ZARFLAR VE FOTOĞRAFLAR"

Adımlarım sekteye uğradı, yavaşça gözlerimi kapayıp bankın köşesine tutundum. Sarsıldım, çok derinden sarsıldım. Gözyaşlarım çehremi sardı, kaburgalarımda da bir mezarlık oluştu. Dilime dökülemeyen o sözcüğü biliyordum en derinden belki en baştan oluşan bir yenilgiydi. Oyunu ikimizde kurallarına göre oynamamıştık. Oyuntuya gizlenmiş onca şey vardı. Gün yüzüne çıkmasını istemeyeceğim çok şey vardı. Kendime itiraf edemediklerim, sözcüklerin arkasına gizlenerek önüme seriliyordu.
Alaz Merih benim dönüm noktamdı. Yaralarla dolu bir adamdı. Bense bir aptaldım. Onu görmek istediğim şekilde görüyordum. Düşüncelerimde oluşan adamla benzerlikleri vardı sadece, aynısı değildi. O iyi bir adamdı. Onca yaptığı şeye rağmen iyi bir adamdı. Belki de değişen düşüncelerimdi.
Gözlerimi yavaşça açarak güzel denizin manzarasını seyrettim, hırçın dalgalarının sesini dinledim. Alaz Merih deniz gibiydi. Hırçın dalgaları olan, boğacak gücü olan bir denizdi. Ve ben defalarca kez o denizde boğulmuştum. Boğulmaya devam ediyordum. Evet, bu beni yoruyordu yıpratıyordu. Ama bir gün o gittiğinde ben gittiğimde denize hasret kalacaktım. Çünkü ben ona bağlanmıştım. Bağıra bağıra inkar etmek istesem de bu bağlanmaktan öteydi.

Hisler yabancıydı.

Alaz Merih'in kabanına sıkı sıkıya sarılırken cebinden gelen titreme sesiyle donup kaldım. Telefonunu unutmuştu. Bakışlarımı arkamdaki girişe çevirip öylece baktım.

Telefonu bilerek bırakmıştı!

Telefonu kabanın cebinden çıkarıp ekrana baktım. Kaya arıyordu, yanıtla tuşuna basıp kulağıma götürdüm. Dudaklarımı aralayıp bir şey diyecekken öfkeli sesle durdum.
"ilaçlarını niye içmedin sen?" demesiyle donup kaldım.

Ne ilacından bahsediyordu?

"Kaya ben Lavinia," Diye konuştum sessiz bir sakinlikle, sesimdeki kaosu hissettirmedim. Hissetmemesi için elimden geleni yaptım.

"Ah Lavin!" diye mırıldandı, bocalamış ve ne diyeceğini bilemez bir şekilde söylemişti bunu. "Alaz Merih'i aramıştım. Onun telefonu sende mi?"

"Kabanı bende cebinde unutmuş."

"yanında değil mi?" diye sordu.

Denizin sükûnetini izlerken, dudaklarımı aralayarak: "Yakınlarımda." Dedim.

"ona verebilir misin telefonu?" dediğinde arkamdaki kafeye baktım.

"Tabi veririm."

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim Kaya, görüşürüz."

"See you Lavin." Telefonu kapatarak, omzumdaki ağır kabanı kollarıma aldım. Banktan kalkıp, kafeye doğru ilerledim. Merdivenleri çıkıp içeriye adımladım. Sıcak soğumuş bedenime çarparken gevşediğimi hissettim. Alaz Merih'e doğru adımlarken Alazen'e dönüp başımı aşağı doğru eğip beklemesini işaret ettim. Başını sallayınca Alaz'a doğru ilerledim. Kızın arkası dönüktü. Fakat Alaz'ın tam görüş açısındaydım. Beni fark etmişti. Yanlarına geldiğimde kızın bakışları da bana dönmüştü. Kabanı boş sandalyenin koluna koyup, sandalyeyi çekip oturdum. Telefonu Alaz'ın önüne bırakıp bacak bacak üstüne atıp küçümseyici bir tavırla kıza döndüm.

ALABORAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin