Bölüm,11

2.1K 107 35
                                    

Babamla yarışma bitip herkes dağılırken bizde çıktık.Sonuçlar haftaya açıklanacaktı.Açıkçası fazla heyecanlıydım.Kazanan ilk 3 kişi okul kampıyla İstanbul'a gidip 3 gün kalma hakkı kazanacaktı. Tabi biz hariç başka kişilerde olacaktı okuldan. Onlarda sınıflarında 1.olanlar ve okulda ilk 3'e girenlerdi. Amacım birinci olmak ya da İstanbul'a gitmeye hak kazanmak değildi ama ses okumuş insanların kulağından sesimin nasıl olduğunu merak ediyordum. Tabi İstanbul'a da gitsem fena olmazdı.

Babamla taksiye binip evime doğru yol aldık. Taksinin içinde okulumdan konuştuk,babamın hayatından konuştuk.Biraz garipdi yüz ifadesi açıkçası. Ama çözemiyordum.

Eve geldiğimizde babamı zar zor ikna edip parayı taksiciye ödedim ve eve girdik. Babam evi görünce yüzünde kocaman bir şok ifadesi oluştu.

"Bu ne böyle Deniz?" babamın dediği cümle ile evi inceledim ve anormal bir şey var mı diye baktım.

"Nesi var? Neyini beğenmedin?"diyip cevabımı bekledim.
"Kızım burada eşya yok. Yer yatağında yatıyorsun resmen.Hadi geldiğimiz gibi çıkıp bir mobilyacıya gidiyoruz." tabii ya,ev bomboştu,dolap bomboştu.

"Olmaz baba,ben halledeceğim kendi başımın çaresine bakacağım." babam hemen kolumdan tutup kapının oraya götürdü beni.

"Ben senin babanım Deniz.Kız çocukları ne zaman babalarının sözlerinden dışarı çıktılar?Seni fazlasıyla ihmal ettim.Gel çabuk çıkıyoruz." Gülümsedim ve kıyafetlerimi değiştireceğimi söyleyip odaya girdim ve değiştirince çıktım.

Kapıyı kilitledim ve binadan çıktık. Etraftakilerin yardımıyla yakınımızdaki bir mobilyacıya doğru yola çıktık.

*

"Bak bu güzelmiş,kızım.Odana da uyuyor,dolabına da." babamın gösterdiği çalışma masasına baktım. "Evet güzelmiş gerçekten."

Biraz daha gezdirdi gözünü mobilyalarda ve yeni tarz bir şey çarptı gözüne.Yatak ve çalışma masası birleşik oldukça şık bir mobilya. Babam hemen beni arkamdan ittirip oraya götürdü.

"Deniz geçen senelerde hep bundan isterdin şimdi almaya ne dersin?" Gözüm istemsizce fiyatına kaydı ve fiyatta yazan 4 basamaklı rakamla direk babama döndüm.

"Yok yok.Çirkinmiş bu beğenmedim,sade bir şey alalım yeter."Küçüklükten beri hep böyle yapardım. Babam bana bir şey almaya kalksa önce fiyatına bakar sonra babama ben bunu sevmiyorum derdim.

"Deniz fıyatını dert ettiğini biliyorum.Ama lütfen,kırma beni. En azından yatak odanı ve televizyonunu ben alayım gerisini sen hallet olmaz mı?" babamın dediğiyle birlikte gözlerim açıldı.

"Yok artık baba bu fiyatın üstüne bir de televizyon mu alacaksın? Vallahi hiç gerek yok çok pahalı bura-"
"Deniz alıyorum dedim.Sen kanepeni koltuğunu kendin alırsın tamam.Hadi gel şunu alalım." Babam benim bir şey dememe fırsat vermeden görevliyi çağırdı ve az önceki yatak-masa birleşimi mobilya hakkında konuştular.Onlar konuşurken ben de televizyonlara bakıyordum.

Babam yanıma geldi ve birlikte göz attık televizyonlara. Televizyonun iyisini istemiyordum. İyi kötü kanalları gösteren bir şey olsa yeterdi bana.

Gözüm aralarında en ucuzu olan 479 Tl'lik hd led tv'ye kaydı. Aralarında en uygunu buydu. Babama gösterdim."Bunu alabiliriz gayet uygun ve güzel." babam başıyla onayladı ve tekrar görevliyi çağırdı.

Birlikte kasaya doğru ilerledik.

*
"Babam gerçekten yeter çok fazla şey aldın bana buna gerek yok."

"Hayır Deniz.Kızım evde aç aç mı kalsın? Yumurta-makarnayla olmaz o işler gel markette hepsini alacağız." Babamı yine durduramıyordum. Çok fazla iyiydi. Normaldede iyiydi bana karşı ama şimdiki bir farklıydı. Neyse çıkardı kokusu ya.

Babam market arabasıyla eline ne geçerse arabaya atıyordu. Arada bende gevrek tarzı şeyler koyuyordum.

En son bitirip kasaya doğru ilerledik ve fiyatın ne kadar tutacağını beklemeye başladım. En son fiyat ekranda çıktı ve "453.17" rakamını gördüm. Çok pahalı değil miydi? Oysa o kadar şey almamıştık.

Babama benle birlikte ödemesi için yalvardım ama kendisi tek başına ödedi yine. Sonra marketten elimizde poşetlerle çıktık ve market servisini bekledik.
"Baba sana çok teşekkür ederim,yani çok fazlaydı bunlar benim için çok teşekkür ederim.Daha bir şey almak yok."

Babam gülümsedi ve poşeti bırakıp saçımı okşadı."Kızım ben senin için her şeyi yaparım,tamam bir şey almayacağım daha ama bir ihtiyacın olursa beni mutlaka arayacaksın."

Başımı salladım ve market servisi gelince poşetlerle servise bindik.

*

Babamla birlikte marketten aldıklarımızı buzdolabına yerleştirirken çoktan akşam olmuştu. Babam ikide bir saate bakıp duruyordu. Gitmesini istemiyordum ama işi vardı. En son rahatlayıp yere oturduğumuzda babam bana bir şey söylemek için yanıma yanaştı.

"Deniz,biliyorsun ki biz seninle tek büyü-"
derken telefonu çaldı ve benden izin isteyip odadan çıktı. Acaba ne diyecekti? Babamı bekledim merakla.

Babam odaya geri döndüğünde montunu felan giymiş olduğunu gördüm.
"Ne oluyor baba?" babam hemen gelip bana sarıldı ve aceleyle,"Benim hemen dönmem gerekiyor kızım geç kalacağım."
Babamın bu haline şaşırarak başımı salladım ve onu bırakacağımı söyledim.

"Yok kızım ben giderim sen kal şimdi dönerken başına bir şey gelir aklım kalır." Sinirlenmiştim ama bir şey diyemiyordum. Başımı salladım ve dış kapıya kadar indim. Taksi gelene kadar sarıldık. Bu sahne bana bir yerden tanıdık geliyordu.

"Sen giderkende böyleydi." Dedi babam aklımı okumuşçasına. Onayladım ve dolan gözlerimi hiçe sayarak sımsıkı sarıldım. Taksi geldi ve tekrar sarıldık.

"Kendine iyi bak kızım kimseye kendini ezdirme. Başına bir şey gelirse ya da ihtiyacın olursa direkt alo diyorsun bana bak demezsen çok darılırım."

"Tamam babam sana da hayırlı yolculuklar. Gidince beni ara tamam mı?"

Babamla tekrar sarıldık ve taksiye bindi. Taksi ilerlemeyince babama baktım camdan.Eliyle içeri girmemi işaret etti. İçeri girdiğimden emin olmak istiyordu.Canım babam,hep böyle yapardı. İçeri girerken son kez el salladım ve içeri girdim. Yavaşça yanağımdan süzüldü yaşlar. Hiçbir şey yapamadım. Gitme diyemedim. Çok özledim ama özlemime doyamadım.

Aniden telefonuma gelen mesajla evin kapısının önünde durdum ve telefonumu çıkardım.

1 yeni mesaj.

Gizli Numara; Gel de biraz neşeni
yerine getireyim. Neşem yerinde diye yalan söylemeye kalkma sakın. El sallarkenki o acın yüzünden belli oluyordu. Okulunun arkasındaki park. Saat 6:25.

Saate baktığımda 5:59'du. Gidecektim.Beni mutlu edip gülümsetiyordu çünkü. Ve şuan beni mutlu edebilecek tek kişi oydu sanırım.

-
Eveeeet,ben geldiiiim! Uzun bir aradan sonra -hatta baya baya uzun bir aradan sonra- tekrar merhaba kitapfarelerim! LGS'yi bahane edip başınızı şişirmeyeceğim bu sefer. Uzun süredir wattpad kullanmaktan vazgeçmiştim. Yazasım gelmiyor ilhamım gelmiyordu hiç. Sıkılıyordum biraz ama sonra kitabımızın 4K olduğunu görüp benim için çok ama başkaları için azda olsa kitabın yeni bölümünü isteyen fareler gördüm ve dedim ki "İlham gelmiyorsa sen ilhama gideceksin." vee size kısa da olsa bir bölüm yazdım. Umarım beğenmişsinizdir. Sizi kocamaaaaan öptüm. Hoşçakalın!

—-Bu arada medya'da Eren Bey var!

AnonimWhere stories live. Discover now