42.Bölüm: Umutsuzluk (2.)

3.6K 406 9
                                    

Dean parlak siyah gözlerini kıstı ve elini suya daldırıp ellerinde ki kanı yıkarken bir yandan Axel'e baktı. Axel elinde tuttuğu iksiri boynunda ki yaraya sürüyordu.

"Bu kuşatmayı kırmaya çalıştıkları 3. sefer oldu." dedi Dean tonu sertti bakışları keskin ve öldürme niyetiyle doluydu.

Bir buçuk aydan uzun süre de 3 büyük savaş olmuştu. Işık Şövalyelerinin adasına bu bir buçuk ayda kör kayalar kıtası dışından pek çok uzman geldi bunların neredeyse %90'ı Nüwe alemindeydi bazıları neredeyse Yarı Deva alemine yakındı.

Bu süre de çok sert savaşlar oldu Siyah Nilüfer Organizasyonu 6 Nüwe Alemi uygulayıcısı ve 20 den fazla Ruh Bölme Alemi uygulayıcısı kaybetti savaşta ölen Aziz Tanrıların sayıları sayılamayacak kadar çoktu. Mutlak bir katliam olsa da hala baskın olan taraf onlardı ama son savaşta bazı şeyler öğrenmişlerdi.

Daha büyük bir güç geliyordu yakında burada olacaklardı ve içlerinde bu sefer 1 Yarı Deva olacaktı henüz mevcut Yarı Deva bile ortaya çıkmamışken sayıları ikiye çıkarsa bu durumda sonu hiçte iyi olmazdı.

Dean ilk defa umutsuzluk hissetmiyordu ama bu sefer bu his oldukça güçlüydü.

"Direneceğiz, Patronun antik kılıç dağından çıkmasına sadece 5 gün kaldı. 5 gün sonra her şey bitecek." Axel bütün umutlarını Nicolasa bağladı Işık Şövalyeleri güçlüydü başlangıçta sadece böcek gibilerdi onları öldürüp duruyorlardı ama kör kayalar kıtasına giderek daha fazlası geldi ve şimdi ufak bir avantajları vardı fakat sonra ki savaşta muhtemelen avantajları olmayacaktı.

Bu sırada Baltasında ki kanı bir bezle silen Sevrius kafasını kaldırdı gözlerinde ki bakış eskisi gibi değildi. Şimdi ne aptal ne de saf görünüyordu aksine son derece baskın bir güç taşıyordu.

"Bu sefer 5 Nüwe öldürdük ikisi ise ağır yaralı kaçtı. 3 saldırı yaptılar ve toplamda 10 Nüwe  öldürdük 18 tanesini ağır yaraladık. Sonra ki saldırı çok daha ağır olacak, Hanımımızı kaçırmak için bu saldırıyı kullanacaklarını düşünüyorum." dedi hayata dair konularda aptal olabilirdi ama konu savaş olunca içinde eşsiz bir dahi yatıyordu.

Axel kafasını salladı, Dean dişlerini sıktı bu durum kabul edilemezdi eğer Lea adadan kaçırılırsa o zaman Nicolas hepsinin derisini yüzerdi. Buna şüphe yoktu, Nicolasın hayatında en önem verdiği kişi ailesiydi ve üç kişi odağında yer alıyordu.

Birisinin saçının teline zarar gelse bütün dünyayı yok etmeden iyi bir uyku bile çekmezdi.

"Savunan taraf olmaktan bıktım! Biz mi kuşatıyoruz yoksa onlar mı? Saldırıp hanımımızı kurtaralım!" Dean net bir tonda konuştu bu durumda olmaktan ve umutsuz hissetmekten nefret ediyordu.

Axel kafasını salladı "Savunuyoruz çünkü patronun emirleri böyle. O gelene kadar burayı koruyacağız amacımız zaman kazanmak kurtarma operasyonu yapmak değil." dedi. 

Dean elini savurdu ve su dolu kap çadırın duvarına uçtu odada tok bir ses duyuldu ve kap yere düşerken metal sesi odada yankılandı.

"LANET OLSUN! LEA BENİM ABLAM GİBİ! O PİÇLERİN ONU DAHA FAZLA TUTMASINA İZİN VEREMEM!" Dean öfkeyle bağırdı bedeninden taşan öldürme isteği son derece güçlüydü.

"Ben farklı mı düşünüyorum sence ? Hanımefendi hepimizin ablası gibi, onu kurtarmak için ölmeye hazırım ama onu kurtarırken zarar görmesi riskini alamam." Axel kaşlarını çatıp söyledi. Dean sustu amacı Axel'i suçlamak değildi fakat şu durumda defalarca Axel onu saldırmaktan alı koyan kişiydi. Dean gücüne güveniyordu tek başına zaten 4 Nüwe uzmanı öldürmüştü bunların birisinde ise üçüne karşı tek savaşmış ve hepsini öldürmüşken bir başkasında 5 tanesine karşı tek savaşıp birisini öldürüp üçünün ağır yaralamış sonuncusu ise hafif yaralarla kaçmıştı.

Kaderimi Kendim Yazarım! (3.Kitap-Birinci Döngü)Where stories live. Discover now