84.Bölüm: Bütün Güzellikler Onu Tanımlamak İçin Var.

4.7K 452 19
                                    

 Fei Klanı topraklarının en gösterişli ikinci yapısının içinde bir grup insan toplanmış hararetli bir şekilde tartışıyordu.

"Kanunları uygulamak için neden özen göstermiyoruz ? Fei Klanı topraklarında hükme uymamaya kim cesaret eder?" bir Yüce Yargıç öfkeyle söyledi.

"Hükmü nasıl vereceğiz ? Bir kişiye zaten hüküm verdik ve bir yargıcımız o piç kurusu tarafından öldürüldü!" dedi. Herkesin kaşları çatıktı burası Fei Klanı Yüce Adalet Divanıydı burası Fei Klanı toprakları içinde ki en yüksek otoriteye sahip kurumdu gerekirse Fei Klanını bile yargılaya bilirdi çünkü Klan Lideri Hanry böyle olmasını istemişti ama kanun onu uygulayan kişinin gücüyle doğrudan ilişkiliydi haliyle şuan Fei Klanı topraklarında büyük bir otorite boşluğu bulunuyordu.

"Kuzgun Ordusundan yardım isteyelim!" Bir başka Yüce Yargıç hemen bir fikir öne attı ve o sıra da korkunç bir aura hissetti. Herkes aynı anda camdan dışarı baktı ve devasa altın bir el gördü. Şehrin tam ortasına iniyordu ölüm korkusu anında kalplerini kapladı fakat bir an sonra buz mavisi başka bir avuç ortaya çıkıp altın ele çarptı ve yok etti.

Bir kaç saniye sonra Nicolasın sesi duyuldu.

Fei Şehrinin fakir bölgelerinden birisinde yaşlı bir dilenci sokağın ortasına oturup elini açtı. "Gökler sizi kutsasın, bu fakir keşişe biraz bronz verin." dedi sonra kaşlarını çattı ve gökyüzüne baktı aynı anda bir altın el gördü elini kaldırmak üzereydi ki buz mavisi bir elin ona çarptığını gördü.

Gözleri şokla büyüdü hemen avucunu sıktı ve içinde ki bronz paraların hepsini ezdi.

"Bu çocuk bu seviyeye şimdiden ulaştı... Onun vasat olduğunu düşünerek hata yapmışım... Sadece iyileşmiyormuş ayrıca gelişiyormuş." dedi gözlerinde bir umut ışığı belirdi.

Uzakta devasa bir dağın üstünde kurulu bir tapınakta kırmızı saçlı güzel bir kadın balkonda durdu ve uzaklara baktı. "Azizem bir sorun mu var?" dedi. Kadın kafasını çevirmedi ama karşılık verdi.

"Nicolas Fei, yine güçlendi... Gücü benden biraz daha az." dedi. Aynı sahne kralsız bölgede ki başka bir yüksek tepede de yaşanmıştı.

Bütün kıtanın ortasında yer alan unutulmuş İmparatorluk adalarında eski bir şatoda yaşlı bir adam tahtında gözlerini açtı, yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. Uzun beyaz sakalları ikiye ayrılmıştı teni soluk gri iken kulakları uzundu boyu üç metreye yakındı üstünde ki cübbenin arkasında yer alan ters hilalin iki ucunda yanan titrek soluk alevler vardı.

Bir elinde uzun metal bir mızrak tutuyordu, iki metal ucu aşağıya doğru yay çizerken ortasında bir ok başına benzeyen keskin bir kenar vardı. Mızrak başının tam ortasında ise bir Ork başına benzeyen sembol ve onun ağzında bir halka bulunuyordu.

Diğer elinde ise eski bir kandil vardı ve kandilin ucunda yanan soluk kırmızı bir alev hafif dans ediyordu.

Bu kişi eski Unutulmuş İmparatorluğun atası "ZAZA" olarak bilindi efsanelere göre kullandığı yetiştirme tekniği Orklar ve Elflerin yetiştirme tekniğinin bir karışımıydı ve onu garip bir şekle soktu.

Unutulmuş İmparatorluk kıta tarihinin 10 bin yıl öncesinde yok edildi ve bu yok oluş eşsiz bir savaşla taçlandırıldı ama bunlar sadece ağızdan ağza dolaşan efsanelerdi kimse tam olarak neler olduğunu bilmezken Unutulmuş İmparatorluğun Atası Aziz İmparator unvanlı Zaza zaten on binlerce yıl yaşamış gibi görünüyordu.

"Büyük Büyücü Tolon'un kehanetinde ki gibi... Felaket öncesi altın çağ nihayet geldi." dedi tekrar gülümsedikten sonra kendi zamanının gelmesini bekleyerek gözlerini kapattı.

Nicolas yaşanan şeylerden haberdar değildi olsa bile fazla umursamadı bir Sarhoş için Deva öldürmek saçmamıydı. O da bunun farkındaydı ama Nicolas 2 yıl sonra ayrılacaktı ve her hamlesi her saldırısı mantıklı olmak zorunda değildi. Tek gereken korkuydu yeterince korku yaratırsa Fei Klanına saldırmadan önce insanlar sadece şunu düşünecekti." O İblis bir gün geri gelirse, bize bunun bedelini ödetmez mi?" Bu soru ve yaratacağı korku Nicolasın isteğiydi.

Adalet sadece güçlünün uygulayacağı bir şeydi Nicolastan güçlüsü gelirse o zaman Fei Klanı kanunları bir osuruk kadar kalıcı olurdu.

Nicolas Lea ile birlikte bir mağazaya daha girdi. Lea hızlıca kıyafetler arasında dolaşırken Nicolas etrafa bakındı bu gün girdikleri 30. mağazaydı ve bütün mağazalara ufak bir servet harcayıp çıkmıştı. Statüsüyle pazarlık yapamadı ve statüsü sebebiyle kimse ona fiyat söyleyemedi hatta ödemesini isteyemedi ama Nicolas cömert olması gerektiğini biliyordu.

Sadece aptal olan aristokratlar statüsünü bedava alışveriş için kullanır ve yüzünü eskitirdir. Aslında olması gereken Nicolasın yaptığıydı bu her zaman ona daha fazla şan ve şeref getirecekti ama sorun şuydu ki Nicolas bunu umursamadı yine de Fei Klanının adını taşıyordu haliyle bunu umursayan babasını dikkate almalıydı.

Lea hızlıca kıyafetler arasında dolaştı bir yeşim renkli cübbe gördü anında gözleri parladı.

"Bu...İşte bunu istiyorum." dedi hemen yüzünde ki siyah peçeye rağmen vücut hatları ve gözleri eşsiz güzelliğini gizleyemedi dükkan sahibi Lea ya bakmaktan korktu ama yine de göz atmaktan kendisini alamadı.

Lea bir güneş gibi girdiği yere ışık saçtı kokusu bile kalıcı bir parfüm gibiydi onunla ilgili her şey abartılı hikayelere benziyordu fakat Lea bu hikayelerin aslında yetersiz betimlemeye sahip olduğunun kanıtıydı.

Öncesinde yada sonrasında var olacak her türlü güzelliği kendisine iltifat olarak almak için doğmuştu. Buna rağmen hiç bir şey onu tanımlamaya yetmiyordu Nicolasa hayatında ki en büyük şans sorulsa sayısız defa Lea olduğunu söylerdi bu sadece aşk için değildi ayrıca hafızasını kaybettiği zamanı da hatırlıyordu.

O zaman Lea'nın onun karısı olduğunu bilmiyordu ve portresine baktığı zaman kalbinin hızlı atmasına engel olamamıştı. Lea'nın üst alemlerde ki bir Prenses var olan en güzel varlık olduğunu hissetti sayısız kitap okudu herhangi bir şey için öğrendiği her dilde en iyi şiirleri okuya bilirdi edebi olarak hiç kimsenin onunla yarışacağını düşünmedi. Bir şeyi o kadar iyi tanımlardı ki aynı canlısı gibi insanın zihninde canlanırdı ama buna tek istisna dün, bugün ve yarın sadece Lea olacaktı.

Bu güzellik Galaksileri devirmeye yeterdi adı uğruna ırklar savaşsa yine de kazanan onu kendisine almaya cesaret edemezdi. Herkesin arzuladığı ama kimsenin almaya cesaret edemeyeceği bir hazineden farklı değildi.

Onun güzelliğine bağışıklı olmanın tek şartı sonsuz sadakatti Nicolas eğer bir astını denemek isterse tek yapması gereken Lea'nın yüzünü göstermekti eğer Nicolasa sonsuz bir sadakate sahip değilse Lea ya aşık olacaktı ama Nicolas asla bunu yapacak bir adamda olmadı. 

Bu yöntemi sadece Axel, Dean ve Sevrius'un Lea ya davranışlarından sonra fark etti. Aşık gibi değil Lea ya ailelerindenmiş gibi davranıyorlardı. Lanakta farklı değildi Nicolas bu sebeple insan olarak en çok bu dördüne güvendi zaten bunlar dışında Lea'nın peçesinin altını hiç kimse de görmemişti.

Lea yeşim cübbeyi aldığı gibi hemen depolama yüzüğüne attı. Nicolas sadece bir kese altın verip mağazadan çıktı. Lea gülümsedi hoş kahkahası sokakta yayıldı bir çok erkek durdu ve o noktaya baktı. Hepsinin gözü Lea ya düştü yüzü kapalı olsa da eşsiz fiziği kıyafetlerin altından seçildi ve o gözleri birer mücevher gibiydi. Vücudundan yayılan koku en kaliteli parfümleri bile geride bıraktı ama bu koku ayrıca hamle yapmalarını engelledi.

Böylesi olağan üstü kokuya sahip olan kişi bir yetiştirici olmalıydı hemde çok güçlü olmalıydı ayrıca o koku da tek başına değildi ayrıca Nicolasın erkeksi kokusu da bu kokuya tamamen işlemişti. Lea'nın kokusu ayrıca bütün evrene ilan ediyordu.

"Bir Kocam var!" Nicolasın kokusu Lea'nın üstüne sinmişti fakat Lea'nın kokusu Nicolasın her bir hücresine işlemişti bu tamamen kasıtlıydı. Lea özellikle kokusunu Nicolasın vücuduna işledi çünkü Nicolasın bir daha hafızasını kaybetmesi durumunda ona yaklaşan kadınların Nicolasın bir sahibi olduğunu bilmesini istedi.

Eğer hala geliyorlarsa o zaman onları öldürürken vicdan azabı hissetmezdi. Kör Kayalar Kıtasında küçük bir şehirde öldürdüğü kızdan sonra biraz vicdan azabı hissetmişti. 

Kaderimi Kendim Yazarım! (3.Kitap-Birinci Döngü)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin