I | Kötü ruh

1.5K 183 531
                                    

Sevdası aşkın imkânsızlığının pençelerinde can vermiş olan herkese ithafen...

꧁꧂

Ay ışığının altında yürüyenler o'nlardı, ama parlaklığı bizi aydınlattı...

I | Kötü ruh

Her biri kendi varlığında tutkulu bir dansa tutulmuşçasına etrafta ahenkle süzülen küçük, beyaz toz taneleri; tenimi okşayan yumuşak esintinin kollarında salına salına havada uçuşuyor, ayaklarımın altında uzanan zeminin zift karası yüzeyine seriliyorlardı usulca.

Hepsi devasa bir ışıktan kopmuş minik parçalar gibiydiler ancak, artık yalnızca kendilerini aydınlatmaya yetecek güce sahiplerdi...

Gözlerimi sırasıyla hepsine değdirmeye devam ettim. Çevremi kucaklayan ve beni lanetine hapseden bu zifiri karanlığı incelemeyi bırakalı çok oluyordu. Onu umursamıyordum artık. Neresi olduğunu bilmediğim bu yer ezberime kazınalı uzun zaman olmuştu.

Belki de kendi karanlığımdaydım. Belki, cansız bir varlıktan farksız olarak bomboş yaşayıp devam ettirdiğim hayatımın berbatlığının temsiliydi bu karanlık, bilmiyordum. Tek bildiğim, bu zifiriliğin şu saniyelerde verdiği huzurun az sonra korkunç bir huzursuzluğa dönüşeceği gerçeğiydi.

Benim toza alerjim vardı. Çevremdeyse sayılamayacak kadar çok miktarda toz taneciği...

Az sonra hepsi, defalarca kez deneyimlediğim gibi burnumu kaşındıracaktı ve her tekrarın kopyası olarak bir anda patlayacağını bildiğim hapşırığımın yarattığı gürültü beni yine, sayısız gecemi mahkûmu yapan kâbusun içine sürükleyecekti. Üstelik ben, bunu biliyor olmama rağmen yine yeniden derince soludum burnumun ucunu okşayan havayı...

Ve işte yine oluyordu..!

Tüm taneciklerin bana karşı saf bir nefretin içerisindeymişler hissini ruhuma işleyerek burnuma verdikleri kaşıntılı rahatsızlık, kaşlarımı çatarak dudaklarımı aralamama, kesik birkaç soluğu içime çekmeye başlamama sebep oldu. Yüreğim hoplarcasına soluk aldım, aldım, aldım.

Ve sonunda gözlerim ihtiyaçla sıkıca kapandığında, nahoş rahatsızlığın peşisıra gelen patlamayla kucakladığım rahatlamanın sebep olduğu o tiz ses, art arda etrafa dağılan dalgalar eşliğinde yavaşça uzaklaşarak silindi kulaklarımdan.

Ben duyduğum hazla beraber burnumu ovalarken, ezberime kazınan o ses çınladı kulaklarımda yeniden. Yine aynı üç kelimeyi söylüyordu sitemle; "Bir şeyler yap!"

Başımı umutsuzca iki yana salladım. Bu sesin sahibi her kimse, o'na kim olduğunu sormayı da uzun zaman önce bırakmıştım.

Tekrar etti: "Bir şeyler yap!"

Benden yapmamı istediği şeyin ne olduğu ve o şeyi nasıl yapacağımla ilgili hiçbir şey söylemeden, ezber ettiğini düşündüğüm aynı sözcükleri tekrar edip duruyordu.

"Ne yapmamı istiyorsun?!" diye haykırdım sonunda dayanamayarak. Ve bekledim. Az sonra tam sağımdan geçip gideceğini bildiğim, ama ne olduğunu asla bilmediğim varlığın tenime armağan edeceği tatlı esintiyi hissetmeyi bekledim.

İşte tam da o anda, başımı ani bir hareketle sağıma çevirmeme sebep olan rüzgâr okşadı tenimi. Tatlı şiddetiyle dans ettirdiği saçlarım hafifçe hareketlenmiş, kalbim bir kez daha tattığı korkunun yavanlığıyla hızlanmıştı. Ses tellerim korkumun etkisiyle titrer, yüreğim endişeyle çırpınırken, "Kim var orada?!" diye seslendim, zifiri karanlığın uçsuz bucaksız kucağına doğru.

RET | AY TANRIÇASI - [ Düzenleriyor ]Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt