VIII | Koruyucu

363 120 97
                                    

Kalbim kırıktı. Öfke doluydum ve kalbim parçalara ayrılarak abimin avuçları arasına dökülmüştü. Üstelik bunu yapam kişi kendisiydi.

Bir nefret seziyordum yüreğimin derinliklerinde. Kalbimin kırıklığından doğan bir nefret...

Belki abim ve sevgilisine, belki de yalnızca sevgilisi olacak o pisliğe karşıydı bu nefretim.

Hayır, belkisi fazlaydı. Abimden nedret edemezdim. Evet, kalbimi hiç acımadan darmaduman etmişti ve evet, bana üstü kapalı bir şekilde beni istemediğini söylemişti ama o'ndan nefret edemezdim, buna gücüm yetmezdi. O, benim abimdi. Küçük kardeşler ne olursa olsun abilerini sevmeye devam ederlerdi...

Abime kırgındım. Ve kırgınlıkların asla geçmeyeceğini bilecek kadar çok yaşamıştım.

Hiç şansı yoktu. Belki de saatlerimi almış olan feryatlarımın yaralarını asla iyileştiremeyecekti. Beni, hiç tanımadığım insanların evinde yapayalnız bir şekilde bırakıp gitmişti. Üstelik bunun tek nedeni, sevgilisiyle birlikte yaşadıkları eve misafir kabul etmemeleriydi.

Oysa ben, önümüzdeki tüm vakitleri özlemimiz dininceye kadar o'na sarılarak geçirmeyi dilemiştim. Yeniden, gece uykuya dalmadan önce son duyduğum şeyin abimin beni ne kadar çok sevdiği olsun istemiştim. Ayrı geçirdiğimiz ayların özlemini birlikte dindirelim istemiştim.

Ama anlaşılan oydu ki, özlem duyan tek kişi bendim...

Son bir hıçkırık daha kaçtı dudaklarımdan. Başım da boğazım da yeniden ağrıyordu şimdi. Üstelik Alisya, uzun süre önce uyumaya gitmişti. Bunu, evin neresinde olduğunu bilmediğim Kaptan'a seslenerek iyi geceler dilediğinde anlamıştım. Ben odaya çekilip ağlamaya başladığımdan beri o bile gelmemişti yanıma. Muhtemelen beni rahatsız etmek istememişti.

Saatlerdir ağlıyor olabilirdim. Gözyaşı ve hıçkırık döktüğüm anların hesabını tutmamıştım. Ama fazlasıyla uzun bir süre olduğunu algılayabiliyordum.

Ben hâlâ, yüzüstü bir şekilde üstüne atladığım yatakta hıçkıra hıçkıra ağlıyorken, içinde bulunduğum odanın kapısının usulca tıklandığını ve hemen ardından da aralandığını işittim. Gelenin Alisya olma ihtimali vardı. Belki de uyumaya giden kişi Kaptan'dı ve Alisya bu yüzden o'na iyi geceler dilemişti. Belki de bana yine o çaydan yapıp getirmişti.

Kafamda dönüp duran ihtimallerin gerçek olup olmadığını anlamak istediğimde, içe doğru bükerek yatakta üst üste koyduğum ve en üste de alnımı yasladığım kollarımı düzeltip, avuç içlerimi yumuşak yüzeye yerleştirerek belden yukarımı doğrulttum. Burnumu çektim. Hemen ardından yüzümü kapıya dönüp bağdaş kurarak oturur pozisyona geçtiğimde, gözlerim direkt olarak iki çift kırmızılığa tutundu habersizce.

Bir elinde koyu gri pijama takımı, diğerindeyse dumanı tüten çay olan Kaptan, ardında hafifçe aralık bıraktığı kapının önünde durmuş, -muhtemelen şişerek kızarmış olan- gözlerime bakıyordu.

Usulca yutkunup, yok hükmünde bir nefes soludum. Görmeyi beklediğim kişi asla o değildi.

Sağ elinde, bir garsonun tepsisini tuttuğu şekilde taşıdığı pijama takımını hafifçe havaya kaldırıp, "Bunları Alisya gönderdi," diye mırıldandı usulca. Ardından duvar dibindeki küçük, ahşap masaya ilerleyip pijama takımını üstüne bıraktı. "Geçen sefer üstündekilerle uyumaya mecbur kaldığın için çok özür dilediğini de iletmemi istedi," deyişinin hemen ardından yönü beni bulan adımları çok geçmeden dibimde durduğunda, yatağın benden arta kalan kısmına yerleşerek, hâlâ elinde olan büyük kupayı bana doğru uzattı. "Senin için..."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 16, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

RET | AY TANRIÇASI - [ Düzenleriyor ]Where stories live. Discover now